Fosilperestlik - Yaşar Nuri Öztürk


Fo­sil­pe­rest­lik, fo­si­le tap­mak de­mek. De­yi­mi, Ba­tı dil­le­ri­ne, La­tin­ce'de­ki ‘fos­si­lis’ten ge­çen fo­sil ke­li­me­siy­le, Fars­ça'da­ki pe­rest­îden (tap­mak) ke­li­me­si­ni kul­la­na­rak oluş­turduk. Fo­sil, da­ha ön­ce ya­şa­mış bir var­lı­ğın toprak altın­da­ki ka­lın­tı­sı demek.
Var­lı­ğı top­rak öte­si­ne  ge­çe­bi­len bir can­lı­nın tüm  yüce­li­ği, fo­sil­den da­ha faz­la bir şey ola­bil­mek­tir. Bu yüz den in­san, tüm ruh­çu dü­şü­nür­ler için, fo­sil ol­ma­yı aşan bir var­lık­tır. Evet, in­sa­nın bir fo­sil ya­nı var­dır ama onu sa­de­ce fo­sil ola­rak dü­şün­mek in­san ger­çe­ği­ne ha­ka­ret­tir. O hal­de in­sa­na say­gı­yı in­sa­nın fo­sil ya­nı­na bağ­la­mak, ça­mu­ru ve ye­ral­tı­nı kut­sal ilan et­mek şek­lin­de bir il­kel­lik­tir. Fo­sil­pe­rest­lik, in­sa­nı, ölüm­süz ilkelerin ko­nu­su ol­mak­tan çıkarıp et, kan ve ke­mik yı­ğı­nı du­ru­mu­na ge­tir­mek ve in­sa­na say­gı adı al­tın­da fo­si­le tap­mak di­ye ta­nım­la­na­bi­lir.

Put­pe­rest­li­ğin en yı­kı­cı yan­la­rın­dan bi­ri, ide­nin (yaratıcı düşüncenin) ye­ri­ne fo­si­li ko­ya­rak in­sa­nın ça­pı­nı
kü­çült­me­sin­de, uf­ku­nu da­ralt­ma­sın­da be­lirgin­le­şir. Vah­ye da­ya­lı din­le­rin put­pe­rest­lik­le sa­vaş­la­rı bir an­lam­da
fo­sil­pe­rest­lik­le sa­vaş­tır. Put, ölüm­sü­zün ye­ri­ne ko­nan çü­rü­me­ye mahkûm fo­sil var­lık­tır. Tüm şe­kil­ci­lik­ler­de az ve­ya çok fo­sil­pe­rest­lik var­dır. Fo­sil­den ide­ye ge­çe­bil­mek, za­manüs­tü ger­çe­ği, ev­ren­sel ilkeleri
ya­ka­la­ya­bi­len ben­lik­le­rin işi­dir.
Kur'an, in­sa­nı, fo­si­le tap­mak­tan kur­ta­rıp ilkele­re bağlan­ma nok­ta­sı­na yük­selt­mek is­ter. Bu­nun için­dir ki Kur'an, her şey­den ön­ce di­ni, ki­şi­ye bağ­lı bir ku­rum ol­mak­tan çı­ka­rır. Di­nin ku­ru­cu­su ve ko­ru­yu­cu­su bir ki­şi ve­ya konsil de­ğil, Ya­ra­tı­cı Kud­ret'tir ya­ni fo­sil­leş­me­si söz ko­nu­su edi­le­me­ye­cek var­lık. Bu­nun bir uzan­tı­sı ola­rak di­nin adı da ki­şi ve­ya ki­şi­le­re nis­pet edil­mek ye­ri­ne ba­rış ve esen­lik an­la­mın­da­ki bir kav­ra­ma nis­pet edil­miş ve İs­lam
ol­muş­tur. Bu ad de­ğiş­ti­ri­le­mez, bir baş­ka ke­li­mey­le bir­leş­ti­ri­le­mez. Kur'an, di­ni, onu ta­nı­tan pey­gam­ber­le­rin
adı­na nis­pet et­mek­ten bi­le ka­çı­nır.
Ki­şi­le­rin ve­ya kon­sil­le­rin ko­tar­dı­ğı din vah­yin di­ni ola­maz. Vah­yin di­ni­ni ki­şi ve­ya kon­sil­le­rin adı­na nis­pet ede­rek an­mak, Kur'an'a gö­re, şirk­tir. Konsillerin veya kişilerin adına nispet edilen camilerde namaz kılınamaz. Çünkü bu nispet, şirkin bir uzantısıdır.
Ya­ra­tı­cı'nın bir­li­ği­ne bağ­lı di­ni, ki­şi­le­re bağ­la­ya­lı­dan be­ri, vah­yin rah­met ve be­re­ket eli üze­ri­miz­den çe­kil­miş­tir. On as­rı aş­kın bir za­man­dır,  Kur'an di­ni­nin yaf­ta­sı al­tın­da fo­sil­le­re bağ­lan­mak gi­bi bir fe­la­ke­tin ku­ca­ğın­da
kıv­ra­nı­yo­ruz.
Fo­sil­pe­rest­lik, yüz­yıl­lar­dan be­ri, ko­ca bir kit­le­nin şu­u­ral­tı ha­li­ne ge­ti­ril­miş­tir. Bu­nun için­dir ki di­ni, ev­ren­sel ilkelerin kay­na­ğı olan ki­ta­ba bağ­la­mak­tan âde­ta ka­çı­yor ve onu yüz­ler­ce fo­sil ada ve­ya ki­şi­ye nis­pet edi­yo­ruz.

İSLAM DÜNYASINI FOSİLPERESTLİK MAHVETTİ

İslam dünyasında, fo­sil kuv­vet­le­re baş­vur­ma­dan ruh­la­rı coş­tur­mak imkânsız de­ne­cek ka­dar zor olu­yor. Mü­ca­de­le, fo­sil kuv­vet­ler için ve­ri­li­yor, al­kış­lar fo­sil kuv­vet­ler için yan­kı­la­nı­yor. Fo­sil kuv­vet­le­rin çok­lu­ğuy­la öy­le­si­ne övü­nü­lü­yor ki me­zar­lar bi­le he­sa­ba ka­tı­lıp sa­yı­lı­yor.  (Tekâsür su­re­si) Ha­re­ket ve va­rış nok­ta­la­rı­nı fo­sil
kuv­vet­ler be­lir­li­yor. Sev­gi­ler ve yer­gi­ler fo­sil kuv­vet­le­re yö­ne­ti­li­yor. Par­ça­lan­ma­nın, di­diş­me­nin te­me­lin­de bu var­dır.  
Sal­ta­nat­la­rı­nı, kit­le­le­ri par­ça­la­mak üs­tü­ne otur­tan­la­rın, ev­ren­sel ilkeler ye­ri­ne ‘fo­sil kuv­vet­le­rin klik
din­le­ri’ne ça­ğır­ma­la­rı iş­te bu yüz­den­dir. Çün­kü ev­ren­sel ilkelerde bir­le­şen in­san­la­rı bir­bir­le­riy­lesür­tüş­tü­re­rek
çı­kar sal­ta­na­tı­na ener­ji sağ­la­mak müm­kün ol­maz. Kit­le­le­ri sö­mür­mek için her ilke bir fo­sil kuv­vet­le eşit­le­ne­rek or­ta­ya sü­rü­le­cek­tir. Ve­li­lik tür­be-fo­sil­le, ilim ule­ma-fo­sil­le, po­li­ti­ka li­der­-fo­sil­le... Şirk, iş­te bu­dur...

Din­den si­ya­se­te, sa­nat­tan ti­ca­re­te ka­dar kor­kunç bir fo­sil sö­mü­rü­sü in­sa­nı­mı­zın bey­ni­ni, ru­hu­nu ve ke­se­si­ni
ke­mir­mek­te­dir. Fo­sil sö­mü­rü­sü­nün işe ya­radığı iyi bi­lin­di­ği için­dir ki her­han­gi bir kol­tu­ğa otu­ran, mih­ra­ba ve­ya min­be­re çı­kan, fo­sil kuv­vet ha­li­ne ge­lin­ce­ye ka­dar ora­dan in­mek is­te­me­mek­te­dir. Ta­sav­vuf bir fo­sil ruhân­îler, fı­kıh bir fo­sil i­mam­lar, po­li­ti­ka bir fo­sil li­der­ler ve ni­ha­yet de­mok­ra­si bir fo­sil i­lah­lar ku­ru­mu­na dö­nüş­tü­rül­müş­tür. İş­te bu yüz­den, bü­tün bu alan­lar­da ye­ni ve ya­şa­yan de­ğer­ler üret­mek ye­ri­ne fo­sil ilah­la­ra kulluk et­me­yi
yeğ­li­yo­ruz. Da­ha ba­şa­rı­lı ol­mak, bir fo­sil ila­hı da­ha faz­la kut­sa­ma­ya bağ­lan­mış­tır. Fo­sil kuv­vet­le­re dil uzat­mak­sa
oyun­bo­zan­lık ve kut­sa­la say­gı­sız­lık di­ye dam­ga­lan­mak­ta­dır. 
Fo­sil ilah­la­rın ye­ri­ne ger­çek Ya­ra­tı­cı'yı, fo­sil kuv­vet­le­rin ye­ri­ne de za­ma­nüs­tü ilkeleri koy­ma­dık­ça şey­tan üfü­rü­ğüy­le bes­le­nen ölüm­cül uy­ku­dan uyan­ma­nın ha­ya­li bi­le müm­kün de­ğil­dir.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget