Bu neden böyledir? İnsanoğlunun şuuraltı asla temizlenmiyor. Şuuraltı kirliliğine değişik açılardan bakabilirsiniz. Görmezlikten gelemeyeceğiniz gerçek, çağımızın devlerinden biri olan psikolog Jung'un şu tespitidir: İnsanlığın şuuraltı, bir kolektif bataklık gibi sürekli koku çıkarır. Kolektif geçmişin en iyi temizlenmiş yaraları bile birer irin ve pas kalıntısı halinde şuuraltı deposunda saklanır ve yüzlerce maske kullanarak hayatımızda arzı endam eder.
Bunun içindir ki Kur'an, gelenekleri ve eskiyi putlaştırmayı insanlığın yolunu vuran namert şirk zulümlerin başında görür ve yüz elliyi aşkın ayetinde insanlığın dikkatini bu zulme çeker. Şirkin omurga noktasında, gelenekleri ilahlaştırmak vardır. Kolektif şuuraltının irini budur. Bu irinden bünyesini temizlemeyen bir benliğin şirk marazından kurtulması hayal bile edilemez.
Bu konuda sahip bulunduğumuz tek kurtuluş gemisi, vahyin mesajlarını toplayan Kur'an'dır. Kalıntılarını taşıdığımız şirk illetinin şuuraltımıza yığdığı görünmez, fakat yönlendirici kolektif irinini ancak Tanrı kitabının zamana yenik düşmeyen şuaları eritip temizleyebilir.
Hz. Muhammed, irinli şuuraltının ileriki zamanlarda ümmetinin hayatında hortlamaması için çok büyük mücadeleler verdi. Hatta denebilir ki, onun bütün mücadelesi bu şirk şuuraltının hortlamasına yönelik bir mücadele olmuştur. Unutmayalım, Kur’an, tek düşman olarak zulmü göstermekte ve şirki de zulümlerin en büyüklerinden biri olarak tescil etmektedir.
Hz. Muhammed'in endişesinin boşuna olmadığını tarih bize gösteriyor. Hak Elçisi'nin vefatının hemen ardından şirk illeti depreşmiştir. İslam, değişik kültürlerle temas edip değişik çevrelerce yoruma uğratıldıkça Kur'an'ın tevhit mesajı yozlaşmaya maruz kaldı ve Zâtü Envât tutkusu, sadece ağacı, taşı, türbeyi, duvarı değil, başta Hz. Peygamber olmak üzere birçok insanı da şirk aracı yaptı.
Öncelikle Hz. Muhammed'in çehresi değiştirildi. Sakalından kesildiği söylenen tüyler, tevhit dininin mabedinde kuyruklar oluşturan insanlara öptürüldü. Tevhit peygamberinin, lekelenmemesi için onca gayret gösterdiği mescitler ona hürmet adı altında şirk kalıntılarıyla dolduruldu.
MÜŞRİK ŞUURALTI HER YANI İSTİLA EDİYOR
Bugün tüm İslam dünyası, o arada Anadolu, korkunç bir ‘gizli şirk’ (tabir, Peygamberimizindir) illetinin pençesinde kıvranmaktadır. Maskeli şirk, ruhaniyet, ermişlik, ‘ulemay-ı fihâm, mesâyihi kiram hazarâtına, sakal-ı şerîfe, türbe-i mübarekeye, mekaabir-i evliyaya hürmet’ adı altında tevhidin ölçülerini bir bir yıkmakta, kitleleri sinsi bir şirkin kahrı altında inim inim inletmektedir. Bu vahim şirkin en büyük zararı ise gerçek Allah adamlarının töhmet altında kalmaları olmaktadır. Şapla şeker, kuru ile yaş birbirine karışmıştır.
Tevhidi vicdanına egemen kılmış benlikler, Kur'an penceresinden bakarak şunu görmekteler: Anadolu, şirk hastalıklarının kahrı altında yanıp kavruluyor. Yarı ilah veya kamufle edilmiş sahte peygamber durumunda bir yığın ‘yol vurucu maskeli müşrik’ ortalığı sarmıştır. Bunların içinde Allahlığını, peygamberliğini açıkça ilan edenler bile vardır. Gören gözler içinse bunlar birer Müseylimetül Kezzâb (yalancı peygamber) hortlağıdır. Gençlik; ruhaniyete, ermişliğe davet adıyla bu Müseylime bozuntularının hegemonyası altına çekilmektedir. Bunların sömürülerine hammadde hazırlamak için din, âdeta Kur'an düşmanlığıyla, ilim ve akıldan tiksinmeyle eşit hale getirilmiştir. Kitlenin akla ve Kur'an'a dönüşünü hayal etmek bile bu müşrik bezirgânların nefesini kesmektedir. Varoluşlarını, dinin akla ve Kur'an'a teslim edilmesine yönelik ümit ve gayretleri etkisiz kılmaya bağlamışlardır.
Gerçek dine saygılı benlikler sesleri çıktığınca haykırıyorlar:
Temiz ve kozmik bir kana ihtiyaç var! Maskeli şirk irinini bireysel ve sosyal bünyemizden atacak bu Levhi Mahfuz kaynaklı kan Kur'an'dadır.
İnsanımıza ilan ediyoruz: Dini Kur'an'a teslim edin, hurafe ve şirk ticaretini durdurun. Yoksa tevhidin sahibi olan kudret ‘sûr’a üfürülmesini emredecektir. Onun şu uyarısını artık dinleyin:
Yorum Gönder