Liste savaşlarının yaşandığı CHP Kurultayı’nın ardından Parti Meclisi üyelikleri de kesinleşince partide sular duruldu. Kurultay stresini atan Genel Başkan Kılıçdaroğlu, sol ve Cumhuriyetçi kesimlerin geniş bir güçbirliğinin gerekli olduğunu belirterek, CHP’nin siyasal eylem planını Yurt’a anlattı.
CHP'nin 34. Olağan Kongresi'nden güçlenerek çıkar ve oluşturacağı Merkez Yürütme Kurulu (MYK) ile de partiye damgasını vuracak olan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile iç ve dış siyaseti konuştuk. Kılıçdaroğlu, Yurt Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, Ankara Temsilci Nahit Duru, muhabir yazar Necdet Saraç, siyaset muhabirleri Ömer Ödemiş ve İsmail Dükel’in bulunduğu görüşmede önemli açıklamalar yaptı. İşte Yurt’un soruları ve Kılıçdaroğlu’nun yanıtları:
Kongre geride kaldı, ancak özellikle PM seçiminde liste savaşları olduğu yolunda bir de algı oluştu. Sonuçta listeye dışarıdan giren isimler de oldu. Sonuçtan memnun musunuz, MYK'yı şekillendirdiniz mi?Henüz değil ama kafamda var bir şeyler. Sonuçtan memnunum. 500'e yakın delegenin PM’ye aday olması güzel bir şey. İl başkanlarının, milletvekillerinin nabzını tutarak, 98 kişilik bir liste önerdim. 2 kişi hariç herkes seçildi.
SARI LİSTE BENİM DEĞİL
Kongrede dağıtılan sarı listenin de sizin olduğu söyleniyor?
Sarı liste haberi gelir gelmez açıklama yaptım. ‘98 kişilik bir listem var. Onun haricinde başka listem yok’ dedim. Daha önceden alternatif listelerin çıkacağı söylenmişti. Engellemek mümkün değil. 98 kişilik listeye baktığınız zaman sarı listenin dışından da pek çok kişi seçildi.
CHP İKTİDARINA İHTİYAÇ VAR
CHP, Türkiye solunda tek iktidar alternatifi. Kurultaydaki konuşmanızda sola, yurtsever cepheye bir çağrınız olmadı?Ben o hamleyi yaptım. İlk kez bir CHP Genel Başkanı TMMOB Genel Kurulu’na katıldı. Aydınlara çağrı yaptım. ‘Ayrıntılarda kavga etme lüksümüz yok. Biraraya gelip, mücadele etmeliyiz. Türkiye zor bir süreçten geçiyor. Güç birliği yapmalıyız’ dedim. Aynı şeyi TTB'nin Genel Kurulu'nda da söyledim. Ne TBB ne de TMMOB ağırlıklı olarak CHP'lidir. Cumhuiyetçi kadroların tamamını da çekmek zorundayız. Artık bizim ayrışmaya, küsmeye hakkımız yok. Ne olursa olsun Türkiye'nin çağdaş uygarlık değerlerini yakalayabilmesi için CHP 'nin iktidarına ihtiyacı var. CHP iktidarı aslında kan gölüne dönen Ortadoğu’da AB için de bir güvencedir. AB'de hiç bir yol alamadık. ABD için de bir güvencedir.
HERKES KATKI VERMELİ
Bu konuda Şükrü Elekdağ bir ön rapor hazırladı. Fakat ara seçimler oldu öyle kaldı. Elekdağ’ın hazırladığı taslak rapor, dar bir grupla tartışıldı, şimdi daha ayrıntılı bir rapor hazırlayacağız. İstanbul'da dar bir grupla tartışacağız. Daha sonra bu aydınların tartışmasına açılacak, sonra da kamuoyu ile paylaşacağız. Çözüm için olumlu iklimin yaratılması siyasetçilerin suçlayıcı üslubundan kurtulmasıyla gerçekleşir. Başbakanın daha yumuşak bir uslup kullanması lazım. Bu atmosferin yaratılması için de medyanın katkı vermesi lazım. ‘Siyasetçiler niye bir araya gelip bu sorunu çözmüyorsunuz?’ diye sormaları gerek. Üç, sivil toplum ve meslek kuruluşlarının, üniversitelerin bu ilkimin yaratılmasına katkı vermesi lazım. Bir araya gelinirse bu sorun çözülebilir…
İKİ YILDA ÇOK ŞEYİ DEĞİŞTİRDİK
AKP, Numan Kurtulmuş ile yeni bir ittifak geliştirdi. Şimdi sizden çok daha cesur adımlar bekleniyor… Eğitim ve Kürt sorunuyla ile yaptığınız çıkış önemliydi, arkası gelmedi. Sizin bu noktada daha cesur davranmanıza engel nedir?Engel yok. Eğitimi, programımıza koyduk. Buradan geri adım atmak söz konusu değil. Anadili herkes öğrenmeli. Gerekirse katkı da yapmalı. n Tamam geri adım yok, CHP'nin söylemleri derli toplu. Reformist ama devrimci söylemler. Ancak bunu sokağa taşımıyorsunuz? CHP’yi biz değiştirdik. Yüzde 10 seçim barajının kalkmasını telaffuz etmek kimsenin aklına gelmezdi, biz söyledik. Eskiden bizi ordu ile özdeş tutarlardı. Tamamen farklıyız. Hiç o konulara girmedik. Ordu saygı duyduğumuz bir kurumdur. Biz ordu siyasete girmeyecek, siyaset orduya girmeyecek diyoruz. Tutuklamalara bakınız, bunlar demokrasi, özgürlük değil. Siyasi otoritenin ermine uygun olarak yargılama baskıya dönüştüğü aman demokrasiyi yok edersiniz. Geldiğimiz süreç de o. Başbakan açıkca yargıya talimat veriyor. Tutuklu milletvekilleri ile ilgili çok net konuştu. ‘Onların tahliye olması için gerekli düzenleme yapılmadı’dedi. Nedemek bu? ‘Onları serbest bırakmayın’ emek. Hâkimler, ‘Olur’ dedi. Olay bu. Güzel bir şey söylediniz. Seçimlere hazırlıksız yakalandık. Genel Merkez olarak hazırlandık, her soruna proje ürettik, ama örgütlerimizi eğitecek zamanımız yoktu. Gerçekçi olmamız lazım. Önce projelerimizi örgütümüze anlatacağız ki ilçe başkanı gidip kahvede anlatsın. Zamanımız yoktu. Parti okulumuz yoktu, onu açtık. Şimdi eğitmenlerin eğitimini yapıyoruz. En geç 2 yılda 81 ilde bizim eğitmenimiz olacak. Gençlik lik kolları, kadın kolları yoktu ki. İl başkanlarıyla yaptığım toplantıda söyledim. Hepiniz CHP’li olun. Yani ideolojiniz, hedefiniz olacak.
LAİKİK GÜVENCEMİZDİR
İmam hatip okullarıyla ilgili olarak aileler kampanyalar başlattı. Eylülde kimin nereye gideceği belli değil. Ayrıca, Genel Başkan seçildiğiniz günlerde irticanın tehlike olmaktan çıktığını söylemiştiniz. Hala aynı noktada mısınız? Çünkü sokak aynı düşüncede değil…
Sokağa çıkmıyorsunuz diyorsunuz. Seçimlerden sonra İzmir’de, Niğde’de, Zonguldak’ta, Tandoğan’da miting yaptık. Bizim dışımızda yapan yok. Tandoğan Meydanı’nda miting yaparken arkadaşlara ‘CHP bayrağı ile gelmeyin’ dedik. Cumhuriyetçileri çağıralım, bütün sivil toplum örgütleri gelsin diye düşündük. Yani bu ülkede ‘Ben geleceğe güvenle bakamıyorum, bu iktidar geleceğime balta vuruyor, geleceğimiz köreltiyor diyen herkesi oraya çağırıyoruz’ dedik. Davet ettik, karşılığını buldu. CHP olmasaydı, 4+4+4 sisteminin parlamentodan geçmesinden kimsenin haberi olmazdı. Mücadele eden, dayak yiyen, kavga eden biziz. Herkes öğrensin bilsin diye bu adımları attic. Tayyip Erdoğan, kamuoyuna yansımasın diye Milli Eğitim Komisyonu’nu önceden doldurttu ve milletvekillerimiz içeri giremedi. Oyladılar, kabul ettiler. Anayasa Mahkemeside kabul etti. Olayı Anayasa Mahkemesi’ne götürdük. Mahkeme inceliyor, bakalım ne olacak? Laiklik bizi bir arada tutan, toplumsal barış ve huzuru sağlayan, inançların güvencesi olan temel bir kurum. Laiklik, aynı zamanda zamanda inançlara saygının da bir güvencesi. Yani insanlar istediği şeye inanacak, ibadetini yerine getirecek. Bunun güvencesi de Anayasa’da yer alan “laik devlet” ibaresidir. Devletin tanımlı inancı olmaz. Allah ile kul arasındaki manevi ilişkinin güvencesi laikliktir.
Türkiye, Suriye üzerinden savaş çığlıkları atıyor. Hükümet tam bir savaş ortamı yaratıyor. CHP’nin pozisyonunu nasıl tarif ediyorsunuz? CHP, daha geniş kapsamlı bir barış konferansı düzenleyebilir mi?
Bölge ülkeleriyle, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le, İran Devlet Başkanı Mahmut Ahmedinejat’la atta Latin Amerika’dan Hugo Chavez’le barış için ortak fotoğraf verilebilir mi? CHP’nin yani muhalefet partisinin böyle bir şey düzenlemesi çok zor Arap Baharı’nın sonuçlarını tartışmak üzere Arap Konferansı yaptık. Beklentileri ne ölçüde karşıladı. Onlar Türkiye’ye gelsinler, laik, demokratik, tartışma özgürlünün olduğu bir devlet görsünler istedik. Oraya sosyal demokratları da dinci partileri de çağırdık. Özgür bir tartışma ortamı yarattık. Bu konuda miting yapılabilir. Ama uluslararası bir konferans zor gözüküyor.
GÖRÜŞMEDEN NOTLAR
Kılıçdaroğlu kendine güvenli
Yurt Gazetesi olarak CHP Genel Merkezi’nin Genel Başkanlık katı olan 12. katına çıktığımızda klimaların üflediği serin hava Ankara’nın kavurucu sıcağından bizi kurtarmıştı. Makam odasına girdiğimiz Kemal Kılıçdaroğlu’nun ekibimize gösterdiği sıcak ilgi bizi daha da “serinletmişti.”
Kurultay’da delegelerin ezici bir bölümünün oylarını alarak yeniden Genel Başkan seçilen Kılıçdaroğlu’nun kendine güveni ve rahatlığı dikkat çekiciydi.
Doğrudan bir söyleşiden daha çok, Kurultay sonrası bir kutlama ziyareti olarak düşündüğümüz sohbet, kısa bir “Suriye brifingi” ile başladı. Gazetemizin Suriye uzmanı Ömer Ödemiş’in “Mini brifingi”ni ilgiyle dinleyen Kılıçdaroğlu’nun, yorumlarından gazetemizi neredeyse satır satır denilecek ölçüde takip ettiğini gördük.
Sohbeti sorularla şekillendirmeye başladığımızda, Kılıçdaroğlu’nun PM sonuçlarından memnun olduğu, kafasında da MYK’yı önemli ölçüde şekillendirdiği anlaşıldı. Kurultayda ciddi tartışma yaratan ve “anahtar” işlevi gören ünlü “sarı liste” konusunda Kılıçdaroğlu, “ben hazırlamadım” diye net bir açıklama yaptı ve bu konuda ısrar etti.
“Niçin sokakta değilsiniz, niye daha cesur davranmıyorsunuz, söylemleriniz giderek kucaklayıcı olurken, sokakta yoksunuz” biçimindeki değerlendirmemize ve bu konudaki sorularımıza, Kılıçdaroğlu daha çok “kolay değil, iki yılda yeni bir yapı yaratmaya çalışıyoruz, hazırlanıyoruz” diye yanıt verdi.
Yanıtlar daha çok, bir durum tespiti ve savunma eksenli olunca, “köşeli ve çarpıcı” olmaktan doğal olarak uzaklaşıyordu.
“Sola birlikte hareket etme çağrınız olacak mı? Büyük örgüt olmanın sorumluluğunu yerine getirip, bu konudaki beklentilere yanıt verecek misiniz?” şeklindeki sorumuza yanıt verirken, Kılıçdaroğlu’nun beklentimizin aksine olumlu bir yaklaşım göstermesi bizi şaşırttı.
Dahası, Kılıçdaroğlu’nun Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipler Birliği (TBB) genel kurullarına katıldığını hatırlatıp yaptığı konuşmaları örnek göstererek, parti dışı solu ve bütün cumhuriyetçileri içerecek bir güç birliğinden yana olduklarını söylemesi, hem CHP için hem de Türkiye için çok önemli ve yeni bir siyasal duruma işaret ediyordu.
Parti içi eğitime ve kurumsallaşmaya önem veren Kılıçdaroğlu’nun vurgulamalarından ortaya çıkanları ise şöyle özetlemek mümkün: MYK’yı oluşturduktan sonra, eğitim ve Kürt sorunu gibi konular başta olmak üzere CHP daha fazla kamuoyunun önünde olacak. Belki o zaman daha “köşeli” konuşmaya başlayacak…
CHP’nin Ortadoğu’da barışın sağlanması, ABD ve Batılı ortaklarının çıkarları için Suriye ile bir savaşa girilmesini önleme konusunda daha fazla inisiyatif alacağının işaretlerini de veren Kılıçdaroğlu “Hem Türkiye’nin hem de bölgenin CHP iktidarına ihtiyacı var” diyor.
Kürt sorunu konusunda da çok ilginç bir çıkış yaptınız. Kafanızda ne var?
Yorum Gönder