Farklı inançlardaki Anadoluluların tarihi ortak yaşam alanını toza dumana boğdular
Anadolu Rumları ile Anadolu Türklerinin tarihsel dostluklarını simgeleyen Fethiye yakınlarındaki “Kayaçukuru”, onca koruma çabalarına ve SİT kararlarına rağmen bu kez de “ATV” denen “motorlu araç”ların ve turistlerin bindikleri küçük hava araçlarının tahribatı altında.
Eski bir Rum yerleşmesi olan Kayaköyü ile ona komşu Türk köylerinin yamaçlarında sıralandığı ve bu köylerin çağlar boyu ortaklaşa kullandıkları bereketli ova, sadece tarımsal ve doğal zenginliğiyle değil, “kültürel geçmiş”i nedeniyle de yıllar önce SİT alanı ilan edildi.
Köylerin bulunduğu yamaçlar her tarafından sarmaladığı için “çukur” konumunda bulunan ovadaki tarlaların, bahçelerin, ağaçlıklı alanların, patika yolların ve kır evlerinin “bozulmadan yaşatılmaları” da SİT kararlarının önemli koşulları arasında…
Bundan ötürü “antik ve metruk” Kayaköyü’nde restorasyonun dışında, yeni yapılar için imar yasağı getirilirken, Kayaçukuru’nda da geleneksel bağ-bahçe evleri dışında turizmcilerin yoğun yapılaşma istekleri reddedildi. Aynı amaçlı kimi kaçak yapılaşmalara karşı ilgili kamu kurumlarının mücadelesine, yöre insanları da destek verdiler.
Kayaköyü, 19’uncu yy. sonlarında 3 bin nüfuslu ve “Levissi” adında 800 haneli bir kasabayken, 1923 mübadelesinde terk edildikten sonra, sadece taş ev kalıntıları, iki kilisesi ve taş yollarıyla bugünlere kalan, özgün ve eşsiz bir kentsel kültür mirası.
Yunus Nadi, Sami Karaören gibi Cumhuriyet gazetesini simgeleyen isimlerin doğdukları ve çocukluklarını yaşadıkları bir tarih hazinesi olan Kayaköyü’nün, Mimarlar Odası’nca 80’lerde başlatılan “Barış ve Dostluk Köyü” olması kampanyası, kamuoyunda da geniş ilgi görmüştü. UNESCO’dan destek istenen bu proje gerçekleşemese bile, kimi sağlam kalmış evlerin onarımı ve Kayaçukuru’ndaki bağ evlerinin kullanımıyla sanatçılar tarafından da adeta bir “kültür ve sanat köyü” yaratıldı...
Çılgın arabalar
Şimdi ise köylerin ve Kayaçukuru’nun korunması çabalarıyla adeta alay edercesine “ATV”lerle gerçekleştirilen sözde turizm faaliyeti yüzünden Anadolu’nun bu özgün ve bereketli ovası tahrip ediliyor! Sadece turistik kara araçları için değil, helikopter ve küçük uçak benzeri hava araçlarının iniş ve kalkışları için de yeşil dokunun yok edilmesine neden olan “pist”ler yapılıyor.
Gelişmeleri yakından izleyen Kayaköyü sevdalılarından Aylin Örengil, dehşetle izlediği ATV tahribatı hakkındaki e-mektubunda özetle şunları yazıyor: “Yamaçlardaki Türk yerleşimlerinden Belen Mahallesi 2 yıl önce ATV ile turist turlarının kalkış merkezi oldu. Gemile koyuna kadar uzanan parkurda, tarihi ve doğal alan harap edilmeye başlandı.”
Örengil’e göre tahribatı yapanlar, “bir yerleşim biriminde gezi düzenlediğinin sorumluluğunda olmayan, çocuklara, hayvanlara ve o alan içindeki her türlü canlı türüne karşı umarsızca araç süren ve sürdüren ‘şuurunu’ yitirmiş şahıslar...”
ATV çılgınlığı Kayaçukuru’nu ve köyleri öylesine esir almış ki Kayaköyü, Belen, Keçiler gibi ovaya bakan mahalle ve köylerde yakın geçmişe dek en değerli güzellik olan “sessizlik, sakinlik, dinginlik” artık kalmadı… Her an, her yerde karşınıza korkunç gürültüsüyle ve tozu dumana katan bu “ucube” araçlar çıkabiliyor.
Belen Mahallesi Muhtarı’nın bu saygısızlığa “köye yararı var” diye destek vermesine de içerleyen Aylin Hanım diyor ki: “İki sene önce bu araçlar köye geldiğinde şikâyet ettik; hiçbir yetkili ilgilenmedi. Köyde 25-30 kişi bir araya gelip protesto ettiler. Eyleme katılan otel sahibi bir bayan arkadaşımız Ölüdeniz yolunda sıkıştırılarak tehdit edildi.”
Tarlada ‘pist’ler
Bütün bunların “turizm” adına yaşanması ise işin bir başka hüzün verici yanı… Akdeniz bölgemizde yaygınlaşan çevreye saygılı gerçek turizm sektörü bunalım içinde. Kayaköyü’nün yakınında bulunduğu Ölüdeniz’de, geçen sezon “her şey dahil” günde 5 Pound’a oda satıldığını söyleyen köylüler, ATV araçlarıyla çok daha fazla para kazanıldığı için bu cendereyi çektiklerini itiraf ediyorlar.
Kayaçukuru’nda aynı anlayışla başlatılan sözde hava sporları için de iki kişilik küçük uçaklar uğruna tarlaların içinde geniş ve uzun pistler yapılıyor. Öyle ki yeterli boş alan bulunmazsa “yeşil doku tıraşlanıyor” ve tarlalar, kamyonların taşıdığı inşaat molozlarıyla doldurulup, üzerleri çakılla kaplanarak iniş-kalkış parkurlarına dönüştürülüyor.
Aynı küçük uçaklar için yine tarım arazilerinin içine yapılan hangarlar da tahribatın bir başka nedeni...
Sözün kısası, Dünya Mirası olmaya aday Kayaköyü’nün varlık nedeni olan; “Anadolu’daki farklı inançlar”dan insanların çağlar boyu “ortak yaşam alanı örneği” olarak kültür miras niteliği taşıyan Kayaçukuru, kaçak yapılaşmanın ötesinde motorlu ve pervaneli sözde turizm araçlarıyla da tahrip ediliyor.
Fethiye Kaymakamlığı’nın ve Muğla Valiliği’nin bu vahşiliğe daha fazla gecikmeden engel olacaklarından eminim...
Yorum Gönder