Memur Maaşı - Öztin Akgüç

Öngörülen maaş düzenlemesi, 2012 ve 2013 zam önerileri, tartışmalara hatta günlük gösteri grevlerine yol açtı. Enflasyona ezdirmeme, bütçe olanakları gibi savlar yinelendi. Sorunun hem ekonomik boyutu, hem toplumsal yönleri vardır. Ekonomik boyutunu, bütçe harcamaları ve GSYH (gayri safi yurtiçi hasıla) ölçülerine göre ortaya koymaya çalışalım. Gösterge olarak merkezi yönetim personel giderlerinin 1) merkezi yönetim bütçe harcamaları içindeki payı, 2) gayri safi yurtiçi hasılaya oranı, yıllar itibarıyla aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Tablonun ortaya koyduğu gibi AKP iktidarı döneminde 2002-2012 yılları arasında merkezi yönetim personel giderlerinin merkezi yönetim bütçe harcamaları içindeki payı yüzde 20 ile yüzde 23 aralığında değişmiş; GSYH’ye oranı ise yüzde 8.5’ten yüzde 5.6’ya değin gerilemiştir. Rakamların ortaya koyduğu gibi personel giderleri, bütçe harcamaları içinde belirleyici bir ağırlığa sahip olmadığı gibi; personel giderlerinin GSYH oranı da düşmekte, başka bir deyişle kamu çalışanları AKP döneminde milli gelirden daha az pay almaktadır. Tablo, memur maaş artışının bütçe dengesini bozacağı, kamu çalışanlarının enflasyona ezdirilmediği, artan refahtan pay alındığı gibi savları doğrulamamaktadır.
Memur maaşlarının sadece reel düzeylerini korumaları amaç olmamalıdır. Kamu çalışanları artan gelirden de pay almalıdır. Kaldı ki kamu çalışanlarının reel ücret düzeylerini korudukları savı da doğru değildir. TÜİK’in fiyat endekslerinin, Türkiye’de fiyat artış hızını ne ölçüde yarattığı tartışmalarını bir yana bırakalım; endekslerin fiyat artışlarını tam yansıttığı kabul edilse bile, enflasyon farkları, anında değil belli bir zaman aralığı ile, gecikme ile ödenmektedir. Arada yine fiyat artışı yaşandığı gibi ayrıca paranın bir de zaman değeri de dikkate alınmamaktadır. Enflasyon farkının ödemesi yapılırken, telafi edici eklemelerin de yapılması gerekir.
Kamu çalışanlarına yoksulluk sınırı üstünde maaş, ücret ödemek, artan refahtan pay vermek, yaşam kalitelerini yükseltmek kuşkusuz toplumsal bir yükümlülüktür. Personel giderlerinin, gayri safi yurtiçi hasılaya oranının giderek azalması, toplumun bu yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği konusunda en azından kuşku yaratmaktadır. Personel giderleri/GSYH oranının düşmesi, kamu çalışanlarının artan gelirden göreli olarak daha az pay aldıklarını göstereceği gibi milli gelir tahminlerinin abartılı olması kuşkusunu da doğurmaktadır. Oranın paydasını büyüttükçe oranın değeri de düşer. Kanımızca, personel giderleri/GSYH oranının AKP iktidarı döneminde düşmesinde iki neden de geçerlidir. Kamu çalışanları arttığı ileri sürülen refahtan pay alamadıkları gibi ekonomik büyüme başarısını(!) kanıtlamak için GSYH tahminlerinde yapılan istatistiksel hatalar da, abartmalar da oranın düşüşünde etkili olmaktadır.
Bütçe; hükümet programını, hedefleri, öncelikleri, tercihleri yansıtır. Kamu kaynakları bu hedefler, tercihler, öncelikler doğrultusunda kullanılır. Bütçe büyüklüğüne, personel giderlerinin harcamaları içindeki payına bakıldığında pekâlâ, kamu çalışanlarına, dengeleri bozmadan, yeni vergi tehdidinin ardına sığınmadan da, artan gelirden pay verilebileceği görülür. Memur maaşı bir tercih, bir verilecek öncelik sorunudur.
Kamu çalışanlarına toplumdaki yerleri, statüleri ile uyumlu, yaşam kalitelerini yükseltici maaş ve ücret ödenmesi mümkündür. Buna karşı kamu çalışanlarından görevlerini kamuya hizmet, vatandaşa saygı çerçevesinde yerine getirmeleri de beklenmelidir. Türkiye’de ne yazık ki kamu personelinin bir bölümü devletten maaş ve ücret aldıkları halde, iktidarın adamları gibi partizanca davranmakta, yahut mensup oldukları tarikat ve cemaatin talimatı doğrultusunda hareket ettikleri izlenimi uyandırmaktadır. Bu tür davranışların kamuya hizmet, kamu görevlisi bilinciyle hareket, hatta ahlaki değerlerle bağdaşır yanı yoktur. Kamu hizmetlilerine gereken yeterli ücret ödensin, yaşam düzeyleri yükseltilsin, kamu bürokrasisinde liyakat ölçütü de nesnel şekilde uygulansın.
Türkiye hukuk devleti olacaksa, kamu hizmetleri gerektiği gibi görülecekse, vatandaşın onuru korunacaksa, hatta Türkiye kalkınacaksa bu ancak etkin bir kamu yönetimi ile mümkün olabilecektir. Gereken yeterli ücret ödensin, ancak istenen kamu hizmetleri de sağlansın.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget