Milli Eğitim Bakanlığı’nın, eğitimci olmayan üst düzey kadrosu hata üzerine hata yapmayı sürdürüyor. Tabii ki fatura Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e çıkıyor. İlköğretim Yasası’nda yapılan değişiklikle ilgili merak edilen konulara açıklık getirmek amacıyla “soru-cevaplı” bir kitapçık hazırlandı. Bu, konuları aydınlatmaktan çok, kafa karışıklığını artırdı.
Hatalar zinciri daha ilk satırda başlıyor. Kanunda ve bakanlığın açıklamasında ilköğretime başlama yaşı 60 ay olarak belirtilmesine rağmen, bakanlık kanuna aykırı olarak genelgeyle okula başlama yaşını 66 aya çıkardı. Hata yalnız orada değil, anaokuluna 37-66 ay, anasınıfına 48-66 ay arasındaki çocukların alınacağı belirtilmesine rağmen, kanunda, bunlar da göz ardı ediliyor, 60 ayı dolduranların ilkokula başlayacağı kanunda yer alıyor.
Bakanlık, yeni eğitim sistemini tanıtırken, gelişmiş ülkelerden örnekler veremiyor, sadece Rusya örneğine sığınıyor. Yani, eğitim modelimiz Rusya’dan örnek alınmış oluyor.
Dersleri öğretmen seçecek
Kur’an-ı Kerim ile Hz. Peygamberimizin Hayatı “seçmeli dersler” olarak kanunda yer aldı. Böyle bir şey ilk kez bu iki ders için uygulandı. Peki, diğer seçmeli dersler hangisi? Bunlar belli değil. Bakanlığın açıklamasında “ortaokul ve lisede seçmeli dersler için geniş bir havuz oluşturulacak ve okulların öğretmenler kurulu bu havuzdan dersleri seçecektir” deniliyor.
Burada niyetin ne olduğu belli. Bakanlığın açıklamasının anlamı şudur:
Öğrenciye, ders seçme hakkı tanınmıyor, öğretmenin belirleyeceği derslerin seçmeli ders olarak okutulması öğrenciye dayatılıyor. Kanunda sadece Kur’an-ı Kerim ile Siyer-i Nebi dersleri yer aldığı için ortama da uyulup öğretmenler, bu iki dersi seçecek. Dolayısıyla “seçmeli” olan iki ders okullarda bir yerde “zorunlu" olarak seçtirilmiş olacak. Artık diğer dersleri de önümüzdeki dönemde öğreneceğiz.
Bakanlık, sadece adını koymadı
Milli Eğitim Bakanlığı’nın kendi kendine soruyu ve verdiği cevabı okuyalım:
“
Soru: Yeni eğitim sisteminde (özellikle seçmeli dersler belirlenirken), toplumsal talepler dikkate alınacak mı? Örneğin, ilkokul öğrencilerine din eğitimi imkânı sağlanması hususu veya Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi, 1.sınıftan itibaren müfredatta yer alacak mı? Ayrıca, farklı din ve mezheplere göre seçmeli dersler sunulacak mı? Türkiye’de konuşulan dillerin öğretimi talepleri de dikkate alınacak mı?
Cevap: İlköğretim okullarında seçmeli dersler belirlenirken öğrencilerin gelişim özelliklerinin yanı sıra ilgi ve ihtiyaçlarının da dikkate alınması gerektiği Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 2010 yılında aldığı 75 sayılı Kurul Kararında açıkça belirtilmiştir. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi ilkokul 4. sınıftan itibaren okutulmaktadır. Farklı din ve mezheplere göre seçmeli derslerin okutulması ya da Türkiye’de konuşulan farklı dillerin öğretimi konusunda öğretim programlarının yanı sıra öğretmen faktörünün de göz önüne
alınması gerekir.
Bu cevabın açıklamasını, Talim ve Terbiye Kurulu’nun üst düzey yetkilisine sordum. İşte, yapılmak istenenler:
“Farklı mezhep ve inanç grupları için seçmeli dersler olacak. Öğrenciler, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini zorunlu okudukları gibi kendi din ve inançlarıyla ilgili seçmeli ders de alabilecek.
Asıl önemli konulardan birisi de, Kürtçenin ‘seçmeli ders’ olarak okutulmasının yolunun açılmasıdır. 2012-2013 eğitim-öğretim yılından itibaren Kürtçe ‘seçmeli dersler’ sınıfında yer alabilecek. Bu diğer dilleri de içine alacak bir biçimde genişletilebilecek.
Gerek mezheplere göre gerekse dillere göre seçmeli dersler Cumhuriyet tarihinde ilk kez eğitim sistemi içinde yer almış olacak. PKK ve onunla bağlantılı olan siyasi parti ‘ana dilde eğitim’ istiyor. Ana dilde eğitim değil ama seçmeli olarak ‘ana dilde öğretim’ hakkı getirilmiş oluyor. Bakanlık, bilinçli olarak bu konuyu örtülü bir biçimde açıkladı. CHP’nin de, Kürtçenin seçmeli ders olarak okutulmasına karşı olmadığından da cesaret alındı.”
Sınıfta seccade, okulda mescit
Bakanlığın açıklamasında “Birinci sınıftan itibaren öğrencilere ahlak eğitimi, değer eğitimi veya karakter eğitimi gibi uygulama temelli derslere yer verilebilir” deniliyor. Bunun “okullarda mescit açılıp uygulamalı eğitim” olarak anlayanlar olduğu gibi seccade getirilip sınıfta uygulamalı namaz eğitimi verilebileceğini değerlendirenler de var. Bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da belirsizlik var.
Bakanlık, ortaokul ve liselerde Kur’an-ı Kerim dersinde öğrencinin başını kapatabileceğini” açıklıyor. Anlaşılıyor ki, bakanlık yetkilileri Kanundan, Öğrenci Kılık-Kıyafet Yönetmeliği’nden de habersiz. Ya da bunlar rafa kaldırılmış…
Yorum Gönder