Bodrum’da her yerde (çarşıda pazarda, balıkçılarda, esnafta, dükkânlarda, lokantalarda, meyve pazarlarında, tüm minibüslerin, dolmuşların arka camlarında…) dev afişler: Kırmızı zeminde gülümseyen bir yüz ve “Başkanımızı geri istiyoruz!”, “O sadece Bodrum aşkıyla çalıştı” sözleri!
Bodrum ve gerçek Bodrumlular neye uğradıklarını anlayamıyorlar. Belediye Başkanları Mehmet Kocadon, “menfaat sağlamak için çete kurduğu” iddiasıyla tutuklanıp, Muğla Cezaevi’ne kondu. Tam da mevsim başında! Hem de bence şiddet içeren, adeta bir “şov” havasında yapıldı bu. O günden beri “Bu bir tuzak, bu bir komplo” sözleri ve ardından “Bodrum’u alamayacaksınız!” savı kenetli dudaklardan sessiz bir çığlık olarak yükseliyor Bodrum’dan!
AKP’ye geç baskısı
Doğma büyüme Bodrumlu Mehmet Kocadon, 2004’te Ortakent belediye başkanı seçilmiş, orayı ihya etmiş; 2009’da da Bodrum belediye başkanı seçilmişti. Kocadon ailesi sülalece oldum olası CHP’li. Mehmet Kocadon her iki seçimde de CHP adayı olmak istemiş ama CHP kabul etmediğinden (!) hiçbir şansı olmayan DYP’den seçime girip kazanmıştı!
AKP, “İzmir’i, Bodrum’u, Muğla’yı, Antalya’yı alacağım” diye kararlı ya, o günden beri Mehmet Kocadon’a AKP’ye geçmesi için çok baskı yapıldığını Bodrum’da bilmeyen yok. “Eyvah, çevresindekiler geçti ya o da geçerse” endişesi bile yaşandı. Ama “Anam beni evlatlıktan reddeder” diye Mehmet Kocadon parti değiştirmeyeceğini her fırsatta ortaya koydu.
İşte Bodrumluların son gelişmeleri “Siyasi bir komplo” olarak değerlendirmelerinin gerisinde şu yukarıdaki iki paragraf var!
İskele Meydanı’nda sesler
Geçen pazartesi Bodrum İskele Meydanı’ndaki “Başkanımızı geri istiyoruz” mitingi iptal edildiği halde bin kişi toplanmıştı. Ne bir slogan ne bağırıp çağırma… Sadece kucaklaşma…
O İskele Meydanı ki 50 yıldır derme çatma yapılanmalar nedeniyle yok olmuştu İlk kez Mehmet Kocadon sayesinde meydan niteliğine kavuştu (1962’den beri gelirim Bodrum’a. Tanığım). Şehircilik mimarisinde yerel yapı sanatını yücelten Mimar Ersen Gürsel’den başka türlüsü beklenmezdi zaten!
Meydanda duyduğum sesler: “Bodrum yarımadasının yarısı Kocadon ailesinin, daha ne menfaati”.
“Ruhsatı yok diye babasının evini yıktıran adam bu! Belediye aracına kendi cebinden benzin alan adam bu!”
“AKP yandaşlarının kapatmak istediği koya imar izni vermediğinden başına bunlar geldi!”
“Ben tanığım…”
“Güvenimiz sonsuz” diyenler…
Günlerdir Bodrum’da konferanslar veren Muazzez İlmiye Çığ da destek için meydana gelmiş…
Mehmet Kocadon’un eşi Hülya, ağabeyi Bodrum Ticaret Odası Başkanı Mahmut’la konuşuyorum: “Biz adalete ve yargıya güveniyoruz” diyorlar. (Ne iyi! Ben de güvenebilsem keşke!)
Korku imparatorluğu
Yaşlı bir teyze: “Ben buraya evden kaçıp geldim. Çocuklar torunlar, sakın gitme seni de tutuklarlar dediler, ama kaçtım.”
Korku imparatorluğuna bakar mısınız?..
Bu arada ben de korktum: Yerel birçok gazetede söylediğim ve söylemediğim şeyler benim ağzımdanmış gibi yayımlandı. “Bodrum Gündem” gazetesi ve Anadolu Ajansı dışında kimseyle konuşmadım oysa…
Neden mi Bodrum’dayım: Her yıl orta ve liseyi birlikte okuduğumuz sınıf arkadaşları, Türkiye’nin bir başka köşesinde buluşuruz. Bu yıl sıra Bodrum- Torba’daydı da ondan!..
***
Sevgili Mustafa Balbay’ın Meclis konuşması harikaydı. Bir tümcenin altını defalarca çizdim ve Egelilerin sessiz çığlığına kattım:
“Demokrasilerde bir siyasetçi kendisi gibi düşünenlerin verdiği destek kadar değil, kendisi gibi düşünmeyenlerin duyduğu saygı kadar büyüktür.”
Yorum Gönder