Yabancı İşgaline Nasıl Çanak Tutulur - Kurtul Altuğ

Geçenlerde araştırmacı-yazar Şükrü Server Aya’yı Ulusal Kanal’daki “Politikanın Nabzı” programıma konuk etmiştim. Yaşamını uzun yıllar ABD’de geçirmiş bir işadamı olan Server Aya, aynı zamanda da bir düşünür, bir yurtsever, Atatürkçü bir araştırmacıdır da.  Aya programda “Sözde Ermeni Soykırımı” savının bilinmeyen pek çok nedenini açıkladı, programa yurtiçi ve yurtdışından pek çok mesaj yağdı. Server Aya dün bana  bir ülkenin nasıl işgal edildiğine dair araştırmaları olan bir yazarı tanıtan bilgiler ulaştırdı.
Yazarın üç yayımlanmış eseri var. ( İbrahim Okur-Fransa’da İşgal  Yılları- Gümüş KurşunKurtla Yiyip Çobanla Ağlaşanlar, Afrika Zengin Ama Yoksul)
Yazar İbrahim Okur sadece bir yazar değil aynı değişik platformlarda  tebliğler  sunmakta. O tebliğlerinden birinde yazdığı kitabını anlatırken söze, Pierre Lazareff’den bir cümleyle başlamış. “Demokratik bir rejimde basın yalan söylerse rejim de ölüme mahkum olur.” (P. Lazareff 1942 )
İbrahim Okur “Fransa’da İşgal Yılları“nı yazarken 2.Dünya savaşı öncesinde Fransa’nın iç siyasi çekişmelerinin Türkiye’nin 2000′li yıllardaki siyaset ikilemiyle olan paralelliğini de göstermekte. Öte yandan Türkiye’de hayli etkin tepeden inmeci zihniyetli, bir entelektüel zümreyle, eline geçen her fırsatta Fransa’yı öven bir basından söz etmekte. Tanzimat’tan bu yana bu tür övgüleri bırakınız aynı zamanda Fransa’yı uygarlık için örnek alan toplumsal bir yapıya da tanık olmadık mı? İbrahim Okur diyor ki:
“Elbette ki biz Türkler, uzun zamandır büyük, büyük hatalar yapmasaydık Avrupa karşısında bu kadar gerilere düşmezdik.”
Oysa sadece Fransa değil, aynı zamanda 1945′ten bu yana ülkemizi sarıp sarmalayan bir başka ülke ABD’ye de büyük hayranlık duymuşuzdur! Tanzimat hareketi hukuki ve ekonomik devrimler getireceği vaadiyle ilan edilmiş, bir dış borç yükü getirmekten öte hiçbir anlam da taşımamıştır.
İşgale Giden Yolin daha 1907 yıllarında fark ettiği fakat Türk Halkının anlamakta güçlük çektiği gerçek, sonradan Osmanlı’nın parçalanması ve bölünmesi sonucunu getirmiştir. Kitap, Pierre Lazareff’in “Basın Rezaletleri” adlı eserinden esinlenmiş.
Mustafa Kemal’
1942 yılında Alman işgali günlerinde Paris’ten Amerika’ya kaçan Pierre Lazareff isimli ünlü bir gazeteci tarafından kaleme alınan inceleme-belgesel Fransa’daki medya dünyasından söz ediyor, demek istiyor ki: “Fransa’yı çökerten dördüncü kuvvet medya-basın her ülkede kendini gösterebilir.” Fransa’nın işgaline dek varan basın ve medya rezaletlerinin, aynısının ülkemizde tıpa tıp yaşandığına tanık olmaktayız. Kendi ulusal gazetelerimiz, TV kanallarının yalan ve uydurma haberlerle ülkemizi ne hale getirdiğini görmekte değil miyiz?
Fransa’da savaş yıllarında, gençlik suskun, ordu hırpalanmış ve halk basının aldatılarıyla efsunlanmıştı. Halk, Alman ordusunun Paris’e önce bir fahişe ordusu gönderdiğini, bunların eğlenmeye düşkün Paris erkeklerini nasıl baştan çıkardıklarını, nasıl istihbarat toplama işine başladıklarını, tek kurşun atılmadan Paris’in kayıtsız şartsız nasıl teslim olduğunu izlemekteydi.
Ünlü yazar Balzac 1942′den önce (1840′larda kaleme aldığı bir yazısında) Fransa halkını şöyle uyarıyordu:
“Halk birçok gazete okuduğuna inanabilir, fakat aslında bir gazete vardır” Lazareff Paris basının ihanetini Balzac’ın işte bu sözlerinden yola çıkarak anlatmış. Umalım ki bizim yandaş ve keyfine düşkün medyamızın son yaratılan kaos ortamından ve siyasi olaylardan aklı başına gelecektir!..
Unutmayalım ki, kendi yararları için vatan satıcılığını ya da savaşı körükleyenlerin öteki dünyada bile yeri yoktur.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget