Sarkozy Ne Kadar Sağa Kayacak? - Nilgün Cerrahoğlu

Sarkozy’nin gerçekte sağa kaydığı filan yok. Fransa cumhurbaşkanı olabildiği kadar sağda zaten. Sarkozy’nin ağzından henüz gerçi “üstün Batı” sözleri çıkmadı.

Sarkozy Ne Kadar Sağa Kayacak? - Nilgün Cerrahoğlu
Sarkozy, bahardaki cumhurbaşkanlığı seçimleri için kampanya tarihini beklenmedik bir hamleyle erkene aldı ve kendisine çok yakın olan “Figaro” gazetesine verdiği sağcı bir “Fransa’nın değerleri” söyleşisiyle yarışı başlattı.
Fransa Cumhurbaşkanı’nın adaylığı gelecek hafta resmiyete bürünecek olsa da “Figaro” söyleşisi; Elysee’ye ikinci kez talip çıkan adayın kampanyasına hangi temaların damga vuracağını ortaya koyuyor.
“Le Monde”un; “Sarkozy (aşırı sağ) Ulusal Cephe arazisinde avlanıyor” başlığıyla özetlediği tablo uyarınca Fransa Devlet Başkanı, tekrar seçilmesi durumunda Fransızlara “yabancılar ve göç” konusunda, sınır dışı etmeyi hızlandıracak bir referandum vaat ediyor. İlaveten; yabancılar ve göçmenlerle birlikte hedefine oturttuğu diğer zayıf halka “işsizler ve işsizlik yardımı” konularında da ikinci bir referandum öneriyor.
Çözüm ‘şamar oğlanı’ bulmak
Sarkozy, “Fransa’nın değerleri”ni işine geldiğince kullanıyor.
Müslümanları dışlamak için yapageldiği gibi bazen “laiklik” kalkanına sarılıyor. Ancak sıra Katolik oyları tavlamaya gelince, “eşcinselleri” öne sürüyor; “eşcinsel evlilikler” ve “ötanazi”ye izin vermeyeceğini söylüyor. “Aday Sarko” gözünü kırpmadan kâh “Fransa’nın laik değerlerini”; kâh “Katolikliğin dayatmalarını” araçsallaştırıyor.
Şapkadan çıkardığı bu tavşanlara ilave olarak Fransa Cumhurbaşkanı, krize yalnız kendisinin çare olacağını söylüyor. Bunu, kampanyasına bizzat destek veren Angela Merkel’in işbirliği ve Almanya’nın yakın ortaklığıyla sağlayacağını açıklıyor.
“Le Monde”, “Liberation” gibi gazetelerin “Sarkozy’nin sağa kayışı” sözleriyle anonsladığı bu “kampanya stratejisi”, aslında yeni değil…
Bu sütunda çok önce Emmanuel Todd’un Fransa’da yankı yapan “Apres la Democratie/Demokrasiden Sonra” isimli kitabından bahsetmiştim…
Sarkozy’nin Elysee Sarayı’ndaki ilk yıllarında yayımlanan kitap; “Saldırgan, kendisiyle dolu, zengin hayranı; ama ekonomi ve diplomaside kifayetsiz kalan bu siyasetçinin nasıl Cumhurbaşkanı olabildiğini” irdeliyordu. Todd, sosyal çözülme, ekonomik kriz, derinleşen gelir farkları, orta direğin güç yitirmesi gibi temel meselelere çözüm üretemeyen Sarkozy’nin; sorunlara yalnız “şamar oğlanı” bularak karşılık verdiğini söylüyordu.
Sarkozy, “şamar oğlanı” olarak 2007 seçiminde “AB kapısından çevrilecek Türklerle” “Müslüman göçmenleri” kullanmıştı…
“Müslüman göçmenler”, “iç tehdit” bağlamında öne sürülüyordu.
“Dış tehdit” bağlamında da; “Türkiye’ye düşmanca dış politikalar” gündeme getiriliyordu.
Bu iki sacayağını birbirine bağlayan düşünce; “üstün Batı fikrini savunan” “occidentalisme/Batıcılık” doktrini oluyordu…
“Üstün Batı” mesajları Fransız halkının beynine kâh ayan beyan açıktan, kâh “sübliminal mesaj” tabir edilen üstü örtülü söylemlerle işleniyordu.
Sarkozy bu şekilde kendisini, “Müslüman toplulukların tehdidi” altında yaşayan “Fransız halkının ulusal kimliğinin” garantisi olarak takdim ediyordu.
Ana tema ‘üstün medeniyet’
2007 seçiminde sözü edilen bu “ulusal kimlik güvencesi” adına “ulusal kimlik bakanlığı” tartışmasını ortaya atan ve böylece aşırı sağ oyları toplayan Sarkozy; beş yıl arayla bu kez “Fransa değerleri” adına “göç/yabancı referandumundan” söz ediyor.
2007 seçiminde böyle bir yandan Fransızların yabancı korkusuyla oynayarak oylarını arttıran Sarkozy; rakibi Royal’i ayrıca gündem dışına çıkaran bu ırkçı tartışmalarla meşgul ederek köşeye sıkıştırmıştı.
Bugün gene aynı yöntemleri kullanıyor.
Kamuoyu yoklamalarında popülaritesi aylardır yüzde 30 üzerinde seyreden ilk sıradaki rakibi, sosyalist aday Hollande’ı, “yabancı düşmanlığı” alanına çekerek kontrpiyede bırakmayı hedefliyor.
2007’deki gibi kampanya girizgâhını; bu defa gene “Türkiye’ye karşı düşmanca bir dış politika çizgisiyle” açıyor. “AB argümanları” yerine bu kez “Ermeni soykırımını” kullanıyor. İçerde bunu “üstün Batı değerleriyle” tamamlıyor. Şablon aynı.
Sarkozy’nin gerçekte sağa kaydığı filan yok. Fransa cumhurbaşkanı olabildiği kadar sağda zaten.
Sarkozy’nin ağzından henüz gerçi “üstün Batı” sözleri çıkmadı. Ama onun yerine bu mesajı, “Sarkozy’nin neferi” olarak bilinen İçişleri Bakanı Claude Gueant, kampanyanın başlamasıyla verdi.
Nefer Gueant, geçen haftaki bir toplantıda; “Bütün medeniyetler eşit değildir!” deyiverdi; “İnsanlığı savunan (Fransız medeniyeti!), insanlığı inkâr eden (başka deyişle İslam!) medeniyetten ileridir. Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik değerlerini savunan (Fransız medeniyeti!); tiranlığı savunan ve kadınlara boyun eğdiren (İslam!) medeniyetlerden üstündür.”
Fransa parlamentosunda kavga koparan bu sözler için daha sonra değerlendirme yapması istenen Sarkozy; kendisi yerine konuştuğu bilinen neferinin “aklı selim saptamalarda bulunduğunu” söyleyerek “üstün medeniyete” sahip çıktı.
Sarkozy; “Fransız değerleri” kontenjanından, kampanyasını ırkçılığın bu 21. yüzyıl versiyonu üzerine kuruyor.
Hitler fırınları yüzünden rafa kalkan “üstün ırk” söyleminin yerini bundan böyle artık “subliminal” ve “postmodern” bir kavram olarak öne çıkarılan “üstün medeniyet” alıyor.

Nilgün Cerrahoğlu/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget