Pazarlama Dehası Dickens - İnci Aral

Bu yıl, dünyada 200. doğum günü çeşitli etkinliklerle kutlanan Charles Dickens, çok sevilen, çok okunmuş ve hâlâ okunmakta olan bir yazar. Yazmaya başladıktan sonra bolluk ve huzur içinde yaşamış, elli sekiz yaşında da ölmüş. Genelde yazdığı romanları n hayatından daha etkileyici olduğu kabul ediliyor. Asıl ilginç özelliği ise yazarlıktan 40 milyon İngiliz Pound'u kazanmış olması. Hiç kimse, örneğin Shakespeare, Hemingway ya da Faulkner gibi çok okunan yazarlar bile hem bu kadar kazanıp hem de klasik edebiyatçılar arasında sayılarak edebiyat derslerinde konu edilmiş değil.
Dickens, para kazanmayı, babası borçları yüzünden tutukevine düştüğünde kafasına koyuyor. Borcu ödeyip ailesini kurtarmak için on iki yaşında hayata atılıyor. Birçok işe girip çıkıyor. Yoksul işçiler arasında hissettiği aşağılanma onu öylesine hırslandırıyor ki yirmi beşine varmadan yazı emeğiyle büyük paralar kazanmayı başarıyor. Yöntem şu: Ünlü bir illüstrasyon ustasının resimlediği "Pickwick Kâğıtları" adlı ilk eserinden başlayarak romanlarından hiçbirini önceden bütünüyle yayımlamıyor. İlk baskılar her ay üç fasikül halinde çıkıyor. Günümüzün TV dizisi mantığıyla her ay son fasikülün son sayfasında inanılmaz bir olay oluyor, "ertelenmiş gerilim" okuru bir sonraki bölüme bağlıyor. Roman bittiğinde bu kez kitap olarak basılıyor, yeniden satılıyor. Ayrıca okunmuş fasiküller halktan çok ucuza geri alınıp toplanıyor, ciltlenip altın yaldızlı bir kapak içinde "koleksiyon baskısı" olarak bir daha pazarlanıyor. Böylece Dickens, aynı kitabı okura üç kez satabilen tek yazar olma unvanı kazanıyor. Bununla birlikte ününü, yazdıklarını pazarlama dehasıyla kazanmış değil elbette. Onu ölümsüz kılan romanlarında yarattığı karakterlerin benzersizliği.
***
Dickens'ın anlattığı kişiler, gerçekçi bir ortamda yaşasalar da son derece ayrıksı ama aynı zamanda inandırıcıdırlar. Çünkü yazar onları temel insanlık halleri ve duygularını taşıyıp yansıtan, okurun özdeşlik kurulabileceği tipler olarak kurgular. Hayatın zorlukları ve trajik yanları yüzünden her insanın ruhsal olarak biraz sakatlanmış olduğunu görmüştür. Korkulan, olumlu olumsuz davranış ve takıntılarıyla insanın kötü duyguların insafına kalmış olduğunu düşünür. Yazarın uçlarda karakterler yaratması kimi zaman eleştirilmiştir. Ancak bu < karakterler hiç yaşamamış ve belirli bir zamana ait " olmasalar da, insanlığın hiç değişmeyen evrensel duygu ve duyarlıklarını temsil ettiklerinden Dickens'la birlikte sonsuza kadar yaşayacaklardır. Bugün eserleri sürekli sinemaya, TV dizilerine, tiyatroya uyarlanan ve güncelliğini hep koruyan yazarın adinin hâlâ yaşıyor oluşu da buna bağlıdır ve Shakespeare gibi o da çağının ötesine geçmiştir.
***
Bu yazıda, Amerikalı edebiyat araştırmacısı ve akademisyen Elliot Engei'in "Oskar Nasıl Wilde Oldu?" adlı kitabından yararlandım. Engel yalnızca çok sevdiğim Dickens'ı değil, İngiliz ve Amerikan edebiyatının on dokuz ünlü yazarını, -Edgar Allan Poe'dan Scott Fitzgerald'a- "okulda öğrenemediğiniz yaşanılan" ve hiç bilinmeyen yönleri ile anlatıyor ve bu yazarların eserleriyle yaşamları arasındaki ilişki ya da koşutlukları olduğu kadar dehalarını da masalsı bir dille ortaya koyuyor.
***
Elliot Engel / Oskar Nasıl Wilde Oldu? Sel Yayıncılık / Çev: Zeynep Avcı

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget