Kurt Puslu Havayı Sever... - Hikmet Çetinkaya

Çıplak bir çığlığın yankısı!
Yenilgi!
Acı!
Hüzün!
Gözyaşı!
Kanlı pusularda vurdular arkadaşlarımızı, dostlarımızı, gençlerimizi...
Bizi bize kırdırdılar!
Tüm bunlar bir düş müydü, kış mevsimlerinden geri kalan?
Yoksa bir yalan mıydı, bir kandırmaca, bir oyun mu, anlayamadık.
Eşit, özgür yurttaşların yaşadığı bir Türkiye değil miydi isteğimiz!
Örgütlü cinayetlerin üstünü örtenlere karşıydı mücadelemiz, demokrasiye ve özgürlüğe olan tutkuydu.
Bu yüzden yemin etmiştik, bu yüzden bedeli ne olursa olsun ödeyecek, örgütlü ama üstü örtülü cinayetlerin çözülmesini sağlayacaktık.
Üstü örtülen Hrant Dink cinayetinin üzerindeki örtü kaldırılmadan ne Uğur Mumcu’nun ne Musa Anter’in ne de öteki cinayetlerin arkasındaki “derin güçler” ortaya çıkarılır.
***
Demokratik hukuk devletinde adalet sağlıklı işler, ilişkiler zinciri, vatanın bölünmez bütünlüğü mavralarıyla vakit geçirilmez.
Bağımsız ve yansız bir yargı olmadan, demokrasi yaşam biçimi ne yazık ki olmaz.
Onun için Hrant Dink davası bitmemiş, henüz yeni başlamıştır.
O davada sadece tetikçi Ogün Samast’la azmettiren Yasin Hayal cezalandırılmış, başta jandarma ve polis muhbiri Erhan Tuncel olmak üzere öteki sanıklar salıverilmişti.
Erhan Tuncel cezaevinden salıverildikten sonra kapı kapı dolaşıp, her gittiği yerde bazı savlar ortaya atıyor...
Hangisi doğru acaba?haberguncel.blogspot
Söylediklerinin bir bölümünü zaten Hrant’ın avukatları yargı sürecinde ortaya koydu, belgeler ve bilgiler topladı... Tuncel de benzer şeyler anlattı...
***
Hrant’ın öldürüleceğini Trabzon’daki polis ve jandarma istihbaratı biliyor bilmesine de sadece “görevi ihmal” gerekçesiyle yargılanıyorlar...
Bu yaşananlar insanın içini acıtıyor.
Parasız eğitim isteyen gençleri zindanlarda “örgütlü suçtan” yargılayan ilahi adalet, Hrant cinayetinde örgütü bulamıyor.
Onun için öyle çok şeylerin yok olduğunu düşünüyorum hayatımızdan.
Darmadağın olmuş yüreklerimizde, acıların ve hüzünlerin buz kesmiş derinliklerinde kendi kendime kahroluyorum.
Son fırtınayı, kıyımları, katliamları, hukuku ve adaleti uzun uzun düşünüyorum. Her şey planlı bir biçimde ustaca hazırlanmış...
***
10 yıl boyunca kendisine destek veren liberallere bile tahammülü yok artık AKP iktidarının.
Yine yıllar önce bir 24 Ocak günü akşam saatlerinde öldürülen Diyarbakır’ın genç Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın, beş koruma polisiyle birlikte kentin en işlek caddesinde öldürülmesinin üzerine ne kadar gidildi?
Cinayet Hizbullah’ın üzerine kaldı...
Bence cinayetin arkasındaki “büyük patron” ve onun kolları şimdi aramızda dolaşıyor.
Son günlerde demokrasi, özgürlükler ve insan haklarına karşı tavır almak, özellikle Ece Temelkuran’ı ağır bir dille eleştirmek moda oldu.
Ne olduğunu, kimlere hizmet ettiğini bir türlü çözemediğim bu liboş tayfa, Ece’yi hedef tahtasına oturtuyor ve yaylım ateşine başlıyor.
Yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız!
Bakalım daha nelere tanıklık edececeğiz!
Erhan Tuncel kapı kapı dolaşıp konuşuyor:
“Herkes beni kullandı?”
Kullananlar bir savcı, bir vali, iki emniyet müdürü mü sadece?
Hepsi o kadar olmamalı...
Hrant cinayetinin üzerindeki örtü kaldırılmalı...
Kaldırılmadığı sürece daha çok aydın, yazar, çizer, bilim insanı öldürülür...
***
Unutmayın kurt puslu havayı sever... Komşumuz Suriye’de kan gövdeyi götürüyor, Ortadoğu giderek kan gölüne dönüşüyor.
Bu arada Uludere katliamı unutturuluyor...
MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve iki MİT çalışanı bugün ifade vermek için Beşiktaş Adliyesi’ne çağrılıyor.
Yine dün öğle saatlerinde İstanbul’da KCK operasyonlarını yürüten İstihbarat ve Terörle Mücadele Şube müdürleri görevden alınıyor.
Sahi neler oluyor Türkiye’de, bilen var mı ?

Hikmet Çetinkaya/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget