Geçmiş Zaman Masalı - Hikmet Çetinkaya

Gözlerinizi yumun ve düşünün biraz...
Yaşanan acıları, faili meçhul cinayetleri, toprak altından çıkan insan iskeletlerini, kör terörü, bayrağımıza sarılı şehitlerimizin tabutlarını...
Yoksulluğu düşünün, açlığı, işsizliği.
Emekçilerin haklı direnişini, çevre eylemlerini, HES’leri, Hopa’da biber gazı sonucu kalp krizi geçirerek ölen emekli öğretmen Metin Lokumcu’yu.
Düşünün biraz, gözlerinizi açıp şöyle çevrenize baktığınızda....
Otobüs durağında dururken boynuna poşu taktığı için gözaltına alınan ve aylardır “terör örgütü üyesi olmak” iddiasıyla tutuklu bulunan Galatasaray Üniversitesi öğrencisi genci....
Düşünün....
***
Uğur Mumcu’yu, Hiram Abas’ı, Gaffar Okkan’ı, Hablemitoğlu’nu, Vedat Aydın’ı, Çetin Emeç’i, Doğan Öz’ü, Gün Sazak’ı, Kışlalı’yı, Hrant Dink’i, Musa Anter’i kimler öldürttü?
Hepsi ama hepsi “geçmiş zaman masalı” gibi...
Türkiye gerçekten demokratik bir hukuk devleti midir?
Öyleyse bu devlet geçmişiyle neden yüzleşmez, neden?
Kontrgerilla, CIA, MOSSAD, MİT, JİTEM...
Devlet içinde örgütlü çeteler...
Susurluk’taki o ilginç kaza...
Haydi çekin o duvardan bir tuğla!
***
Açmayın sakın gözlerinizi ve düşünün biraz daha...
Muhsin Yazıcıoğlu’nun bindiği helikopter neden düştü?
Yoksa düşürüldü mü?
Peki Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in uçağı?..
Buzlanmadan mı?
Bizi bize kırdırdılar ve hâlâ kırdırıyorlar...
Anımsayın Hizbullah vahşetini... Domuz bağlarını ve mezar evlerini...
90’lı yılların başlarına dönüp şöyle bir bakın...
Hizbullah ve devlet içinde örgütlü silahlı güçler...
Vedat Aydın cinayeti...
Aydınlandı mı?
***
Önce Sünni-Alevi, sonra Türk-Kürt ayrımı...
Emperyalizmin kolları ahtapotun kolları gibidir.
Acımasızdır!
Sömürgeci bir ruh taşıdığından, silah tüccarları için ya iç savaş çıkarır ya da savaş.
Örneği yanı başımızda.
Suriye’de, Irak’ta, Mısır’da, Libya’da!
Hrant’ı öldüren, tetiği çektiren güç daha önce başta Uğur Mumcu olmak üzere pek çok insanımız için “vur” buyruğu verdi...
Kiminde sözde örgüt çıktı, kiminde çıkmadı.
Faili meçhul cinayetleri çözemeyen bir devlet 18 yaşındaki üniversiteli gençleri silahlı terör örgütüne sokuyor, Balbay’ı, Tuncay’ı, Soner’i, Ahmet’i, Nedim’i soktuğu gibi.
***
İnsan olmanın onurunun ayaklar altına alındığı güzelim ülkemde bu olup bitenleri yazmak elbet benim de içimi sıkıyor.
Umutlarımı çoğaltmak, yaşama sevincimi bir kış sabahında içime çekmek istiyorum hava gibi.
Sonra uğultulu bir çiçek görüyorum bahçede.
Yaşama dair bir şeyler fısıldıyorum.
***
Mühürlenmiş hayatlar bahçesindeyiz toplum olarak...
Katı bir kış göğü dışarıda.
Acı, yılgınlık, hüzün, sevgi, aşk, tutku ve umut!
Neler yaşadık son otuz yılda...
Bir hukuk devletinde “suç örgütleri” teker teker ortaya çıkarılır istenirse.
Dünün işkencecileri, katilleri...
Vur emri verenler...
12 Eylül 1980 öncesi Kenan Evren’e içini döküp, “darbe yapın” diyenler...
Siyasetçiler, gazeteciler, işadamları, bilim insanları, sanayiciler.
***
90’lı yıllara gitmek o denli zor mu? Zor mu Albay Rıdvan Özden’in, Kazım Çillioğlu’nun katillerini bulmak?
Tarihi bir süreçten geçerken bırakın 70’li, 80’li yılları, 90’lı yıllardan, 28 Şubat’tan, e-muhtıra verenden hesap soramıyoruz...
Ve açın şimdi gözlerinizi, bakın çevrenize...
Unutmayın, birey olmanın sorumluluğu vardır, korkmayın!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget