Dünya Anadiller Günü - Deniz Kavukçuoğlu

21 Şubat, Dünya Anadiller Günü'dür. Dün,Türkiye'de Rumca yayımlanan tek gazete olan Apoyevmatini'de yayın yönetmeni Mihail Vasiliadis'in bu özel günle İlgili olarak kaleme aldığı yazısı Türkçe olarak da yayımlandı.
"Anadilimde konuşuyorsam, varım!" başlıklı bu yazıyı siz, değerli okurlarımla paylaşmak istedim .
"Adı üstünde: Anadil!
Kişinin daha ana rahmindeyken duyduğu, onlarla doğduğu, onlarla büyüdüğü, seslerdir. Doğar doğmaz kendisini kucağına alan, ona süt veren, besleyen kişinin anası olduğunu, daha karnındayken duyduğu, aşina olduğu sesinden, sözünden anlar.
Bebeğin çevresi onu sevenlerden oluşur. Ona hitap ederlerken, anadilde çıkan sesleri sevgi dolu, ilgi doludur. En güzel ninniler o dilde söylenir kendisine. Masal ları n sihirli dünyasına o dille girer. Konuşmayı beceremeden çok önce anlar o dilde kendisine söylenenleri. Daha sonraları kültürünü o dilde tanır ve benimser. Kimliğini oluşturur. Şiirin tadı, dizelerdeki armoni, bambaşkadır anadilde.
Sevgisini, aşkını, en güzel o dilde ifade edebilir....
Suçlamalar karşısında kaldığında da, savunmasını en iyi o dilde yapabilir. Meramını en iyi o dilde anlatır...
(…)
Kişileri anadillerinden uzaklaştırmaya kalkışmak bir İnsanlık suçudur. Onları hayatın zevklerinden olduğu kadar kendilerini korumaktan da mahrum etmek, hiç değilse bu hakkım kısıtlamaktır...
21 Şubat'ı Dünya Anadiller Günü Han edenlere ve bana bu satırları yazma fırsatını verenlere teşekkür ederim."
***
Vasilladis'in bu kısa ve öz yazısını öğretici ve düşündürücü buldum. Bir an kendimi ülkemizde yaşayan anadilleri farklı yurttaşlarımızın yerine koydum.
Yıllar öncesine, 1950'li yıllara gittim, "milliyetçi", Türkçü' gençlerin Türkiye'de yaşayan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan, fakat anadilleri farklı insanlarımıza yönelik olarak düzenledikleri "Vatandaş, Türkçe konuş!" kampanyalarını anımsadım; zamanın basınının bu kampanyaları desteklerken o yurttaşlarımızı aşağılamak İçin kullandıktan sözler, yayımladıkları karikatürler gözlerimin önüne geldi. Tüylerim ürperdi. Utandım.
Sonra, Gökçeada'daki köyümüzde, köyümüzün artık çoğu Yunanistan'da yaşayan, fakat tümü TC vatandaşı olan yaşlı komşularımızın 1965 yılında köydeki ilkokulda Rumcanın yasaklanması karşısında düştükleri şaşkınlığı, çektikleri acıları düşündüm. Hüzünlendim.
***
Vasiliadis haklıdır Anadil, insanın duygu dilidir aşk dilidir, şiir dilidir. Ve doğal ki savunma dilidir de. Yaşamının otuz yılını yurtdışında geçirmiş bir insan olarak onun söylediklerini, söylemek istediklerini çok iyi anlıyorum, anlayabiliyorum.
Türkiye “çokdilli” bir ülkedir. Bu topraklarda anadilleri Kürtçe, Arapça, Lazca, Gürcüce, Çerkezce, Rumca, Ermenice, İbranice, Zazaca olan insanlar yaşarlar. Bu, Türkiye için bir şanstır, bir zenginliktir. Devletin, "Türkçenin resmi dil olmasından bağımsız olarak" bu şansın, bu zenginliğin farkında olması, bunu değerlendirmesi gerekir. Lozan Antlaşması çerçevesinde Rumca ve Ermenice okullarda okutulmaktadır. Bu şans diğer dillere de tanınmalıdır.
Bu dillerin tümü veli isteklerinin yoğun olduğu bölge, yöre ve okullarda seçmeli ders olarak okullarda öğretilmelidir. Çünkü anadil, edebiyat ya da bilim dili olarak ancak okullarda geliştirilebilir. Devlet, anadil öğrenimini yurttaşlarının temel haklarından biri olarak benimsemeli, bu hakkı yasalarla güvence altına almalıdır.
Bu nasıl olacaktır sorusunun yanıtını verecek olan, bir çözüm üretip uygulayacak olan devlettir.
Unutulmasın ki devlet tüm yurttaşlarına eşit davrandığı ölçüde uygarlaşır.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget