Başbakan Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu ile geleneksel atışmalarına yarat verirken eğitim politikasına ilişkin söyleminin çarpıtıldığını söyledi. Dün bir kez daha altını çizerek eğitim poltikalannın "dindar genç yetiştirmek" olduğunu vurguladı. Bir kez daha günümüzün İnsan haklan, demokrasi, larkJJk, inanç özgürlüğü kavramlarım çarpıtarak devletin, iktidarın anayasal, yasal hukuk kapsamındaki eğitim yükümlülüklerine aykrı Milli Eğitim Bakanlığı İcraatını savunmanın ötesinde, sorumluluğunu üsttendi...
Evet Sayın Başbakan, insan haklan, demokrasi, hukuk devleti düzeni, laikliğin geçerli olduğu bir rejimde, devletin, iktidarların, Milli Eğitim Bakanlığının görevi, dindar genç yetiştirmek değil, dindar genç yetiştirilmesinin önündeki engelleri kaldırmaktır. Yani bireyin, vatandaşın, ailenin, okul çağındaki çocuğun, özgürce dindar olabilme yolunda eğitim alma hakkı ile bakanlığı bu amaçta görevli kılma arasında, hangisi olursa olsun bir din ya da mezhep adına tek tip dindar yetiştirme görevi vermek gibi., sözünü ettiğimiz tüm hakların ihlali sonucunu getirecek uçurum farkta, gerçeklerin çarpıtılması sonucu vardır...
Hiçbiri demokratik, insan haklan, hukuk devleti, laiklik düzenine dayalı olamayan İslam ülkelerinde adı cumhuriyet olan rejimlerde devletler, iktidarlar adına geçerli şeriat yorumlarına göre eğitim politikaları ile bakanlığın dindar genç yetiştirme görevi kavramı ne kadar doğruysa.. Mısır'da "Ben inançlı Mûslümanım, ama ülkemin rejimi laik, devletinin de dini yok" diyerek İslam dünyasını laiklikten, insan hakları, hukuk develeti, demokrasiye dayalı bir rejimden korkmamaya çağıran Başbakanımızın, bakanlığa dindar genç yetiştirme görevi vermesi o kadar yanlış, sakıncalı...
***
Gerçek laiklik, hukuk devleti, insan haklan, demokrasiye dayalı düzenlerde, bu küçücük ayrıntı gibi görünen dindar yetişme hakkı ile bir inanca dayalı dayatma, şeriat düzeni arasındaki incecik farkta, işin içinden çıkababilmek için yapılabileceklere, yapılanlara bakmak gerek... İnsan hakları-din özgürlüğü-ayrımcılık-özgürlük ince sınır çizgilerinde, Başbakanımızın da dediği gibi laik, tarafsız, dinler-inançlar karşısında eşitlikçi, kimliksiz kalmak zorunda olan devlet, anahtar kurumlardan Milli Eğitim Bakanlığı ne yapacaktır?
***
En kolay çözüm, farklı din ve İnançlardan uzak. tarafsız kalmaya yönelik pozitif bilim üzerinden eğitim sorumluluğu ile yetinen, bu sınırlar içinde
hizmet veren bakanlık,devlet okulları olabilirdi. Ancak yaşam gerçeğine, insan gereksinimine ters kalmasının ötesinde, dindar genç yetiştirme hakkının da önünde engel oluşturabiliyor. Dünya örneklerine baktığımızda öğrenim çağındaki çocukların, genellikle ailelerinin istedikleri doğrultuda dindar yetiştirilebilmelerinin önündeki engellerin kaldırılmasında, "İnanç okula girmemeli, aile kendi olanaktan ile dışarda çocuğunun eğitim almasının koşullarını yaratmalı" deme lüksü yok. Devleti, devlet okulları aracılığı ile bakanlık eğitim politikaları için de görevli kılmak ise laiklik suçu işlenmesinin ötesinde bir din, hatta mezhebe bağlı baskı yapmaya sürüklüyor.
Çözümler, çok farklı yöntemlerle de olsa ortak, tek bir mantık üzerinden üretilmiş bulunuyor. Devlet, bakanlık, devletin okullarında da dindar genç yetiştirilmesine yönelik, görevler üstleniyor... Okullar dinlere, mezheplere göre eğitime kapılarını kapatmıyor... Ancak laik Cumhuriyet, Milli Eğitim Bakanlığı ana ders programlan içinde, ancak bütün dinler ve inançlara yönelik genel bilgi vermeyi, "din ahlak bilgisi" sırman içinde kalacak bir genel eğitimi üstleniyor. Bir din, inanca yönelik daha derin eğitim için seçmeli, ana ders saatleri dışında kafan özel eğitim koşullarına olanak tanınıyor.
Uygulamalar ülkelerin kültürleri, gelişmişlikleri, koşulları ile bağlantılı çok çeşitlilik gösterse de ilköğrenim çağlan için aile onayı ile seçmeli dersler, hatta simgesel de olsa parasal katkılan da aileye ait özel dersler., biçiminde yürütülüyor... Yükseköğrenim içinse tüm din ve inançlara açık eğitim hakkı, yükümlülüğünde devlet ayırımsız, irade, istemin ortaya çıktığı ölçeklerde sorumluluk üstleniyor...
Yani bizim bakanlığın yaptığı gibi "Ben dindar genç yetiştirme görevini doğrudan üstleniyorum, ana eğitim programlarının İçine alıyorum; farklı din, mezhepler, istemeyenler için zorunluluk yok. İsteğe bağlı çeşitliliği de, olanakları da yaratırım.." denemiyor. Çünkü Erdoğan hükümeti iktidarlarında bal gibi de insan hakları, laikliğe aykırı bir mahalle baskısı suçunu doğrudan devlet, iktidar, bakanlık işlemiş oluyor... Şeriat devletlerinde evet ama laik demokrasilerde örneği yok....
Şükran Soner/Cumhuriyet
Yorum Gönder