Devlette Çatlak Olursa - Hikmet Çetinkaya

Herkes birbirine soruyor:
“Türkiye’de neler oluyor?”
Demokratik bir hukuk devletinin tüm kurum ve kuruluşlarında neler olup bittiğini “ileri demokrasi” diyenler sonunda anladı mı acaba?
Ortadoğu ülkelerine demokrasi, özgürlük, hukuk devleti dersi veren Türkiye’de işlerin arapsaçına döndüğünü görenler neyle suçlanıyordu:
“Darbecilik ve Ergenekonculukla!”
Yaşamı boyunca askeri darbelere karşı çıkmış, devlet içinde örgütlü çetelerin varlığını yazıp çizenler 2007’den beri suçlanıyor, izleniyordu.
Uzun süren tutukluluk halleri, medya üzerinde yoğunlaşan baskı, yandaş ve candaş medya yaratılması göz ardı edildi...
Özel yetkili savcılara bavullarla belge taşıyanlar gazeteci olarak tanımlanıp başüstünde taşındı, televizyonların konuğu oldu.
Kimileri işi daha da ileriye götürüp şöyle konuşmaya başladı:
“Yeni bir operasyon dalgası geliyor... Ünlü gazeteciler, gazete patronları ve işadamları yakında gözaltına alınacak.”
Gazeteciler haber kaynaklarıyla konuşamaz oldu; sıradan yurttaş, korkusundan, okuduğu gazeteyi bıraktı.
***
Türkiye’nin demokrasiye, özgürlüklere, hukuka, adalete gereksinimi var; tüm sorun bu.
Başından beri ne diyoruz:
“Askeri vesayete de karşıyız, sivil vesayete de!”
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı özel yetkili savcının “şüpheli” sıfatıyla ifade vermesi için İstanbul’a çağırmasından sonra AKP iktidarını koşulsuz destekleyen kimi köşeciler bugün ne diyor:
“Evet, devlette savaş var, gitgide derinleşen bir kaos yaşanıyor...”
Bu savaş yeni değil...
Hep oldu...
Bu kez savaş, devletin en önemli kurumu olan MİT içinde kadrolaşma içindir.
Savaşın tarafları da bellidir...
MİT Müsteşarı Fidan, özel yetkili savcının kendisini İstanbul’da ifadeye beklediği saatlerde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e, ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gitti ve görüştü.
Sonra ne oldu?
MİT, İstanbul Başsavcılığı’na itirazda bulundu:
“Sizin soruşturma yetkiniz yok!”
Şimdi ise yeni bir tartışma hukukçular arasında:
“Vardır/Yoktur!”
***
Demokratik hukuk devletinde tüm kurum ve kuruluşlar tümlük içinde çalışır...
Türkiye’de yaşananları hem Ortadoğu hem de sanayileşmiş demokratik ülkeler şaşkınlıkla izliyor.
Bakın, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ “terör örgütü lideri” olduğu savıyla tutuklanıp Silivri’de yatıyor.
Kimi komutanların PKK’yle işbirliği yaptığı, örgütün MİT tarafından korunduğu öne sürülüyor.
MİT Müsteşarı Fidan, “KCK’li olduğu” iddiasıyla ifadeye çağrılıyor.
Dün değindiğim gibi Fidan ifadeye çağrıldığı gün İstanbul’da önemli KCK operasyonları yapan iki polis müdürü görevlerinden alınıyor.
Benim gördüğüm şu:
“TSK’nin kolunu bacağını kırdık, darbecileri içeriye attık, şimdi MİT’i halledelim...”
İşte tam bu sırada “son dakika” haberi televizyon ekranlarına düştü:
“İstanbul özel yetkili Cumhuriyet Savcılığı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadesinin alınması amacıyla Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na talimat yazısı gönderdi. Eski MİT Müsteşarı Emre Taner, eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş, iki MİT görevlisi Hüseyin Kuzuoğlu ve Yaşar Yıldırım hakkında ‘yakalama emri’ çıkartılması için İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. Nöbetçi yargıç Mesut Özcan, istemi inceleyip dört kişi hakkında ‘yakalama emri’ çıkardı.”
***
Başa döneyim...
Çünkü var olan başka bir gerçek, öteden beri süregelen MİT-Emniyet çekişmesinin şimdilerde doruğa ulaşması...
Devletin güvenlik birimleri ve yargı içinde tümlük yok.
Devletimizin çok kısa sürede derlenip toparlanması gerekiyor.
Bunu yapacak olan Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’dır...
Son olarak şunun altını çizmekte yarar var:
Geçmiş yıllardaki MİT-JİTEM ilişkileri iyi irdelenmeli, Türkiye’de üstü örtülen faili meçhullerin hangi örgütlerle bağlantısı olduğu aydınlanmalı.
Türkiye gerçek bir demokratik hukuk devleti olmalı....

Hikmet Çetinkaya/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget