Devlet Krizi mi İktidar Bunalımı mı? - Ahmet Tan

Başbakan Yardımcısı ile Cumhurbaşkanı atıştı ve...
Anayasa kitapçığı havada uçuştu diye...
Bülent Ecevit, “Bu devlet krizidir!” diye dehşete kapılmıştı.
Kendisi, Allah’ın sevgili kulu imiş ki bugünleri görmedi.
Yüzde 49’umuz başta olmak üzere, bugüne tanık olanların herhalde günahı büyük ki...
Ankara’dan görülen manzara bakılacak gibi değil...
MİT, KCK ile çalışmış...
KCK, MİT’i kullanmış...
Emniyet ise her ikisinden yararlanmış...
PKK, MİT’in adamını avukat tutmuş...
Polisler ABD’ye servis yapmış...
Binlerce şehit veren Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komutanları ‘silahlı terör örgütü’ kurmak ve yönetmekten içeri atılmış...
İktidar ise hepsini mi işletmiş?..
Yoksa hepsi bir olup iktidarı mı işletmiş?
Dağdan adam getirtip, çadır mahkemesi kurduran...
Yetmemiş gibi...
Tarafsız sahada teröristlerle milli istihbaratçıları müzakere masasına oturtan...
Sonra baskınlar, telefon dinlemeleri, tutuklama, bombalama derken...
Önceki günkü Emniyet’teki şok atamaları yapan...
Bu iktidarın toplumsal dokuyu lime lime ettiği söyleniyordu.
Oysa kendi elleriyle atadıkları kadrolar bile elle tutulacak gibi değil.
Özel yetkili savcıların işin ucu Başbakan’a kadar uzayacak olan sürpriz işlemleri...
Özetle...
Her şey arapsaçı...
Sahnede, eskilerin 32 kısım tekmili birden dediği türden bir oyun döne döne oynanıyor...
Hâlâ soranlar var:
“Bu oyunda acaba ABD de var mı, varsa bu oyunun neresinde?”
Arap Baharları senaryosunu yazan...
Yöneten ve oynatan ABD oyunun neresindeyse orada...
***
Uludere’de kaçakçı köylülerin; kimin istihbaratıyla neden öldürüldüğünü bulmak için...
Önce, Oslo tutanaklarını ve konuşma kayıtlarını kimin sızdırdığını ortaya çıkartmak şart...
Elbette bunun için de...
CHP lideri Deniz Baykal’a ve MHP’nin tam kadro üst yönetimine kurulan komplonun gerçek failini bulmak gerek.
Elbette...
Bunun için de elinizde güvenilecek bir “Milli” İstihbarat’ınız, “emniyet” edeceğiniz bir Emniyet’iniz ve adaletinden emin olduğunuz bir Yargı’nız olması şart.
Görevden uzaklaştırılan KCK kuşkulusu, İstanbul Emniyet’inin tüm kadrosunu atayan bu iktidardı...
Ortalığı tozu dumana katan özel yetkili savcıları da...
İktidar uzunca süredir, yurtdışından hekim getirme hazırlığında...
Bu listeye yabancı istihbaratçı, emniyetçi, savcı ve yargıç da eklemeleri en çıkar yol.
****

Bağ...
Anayasaya göre, Genelkurmay Başkanı ile MİT Müsteşarı, Başbakan’a bağlı...
Ama mesele bu değil.
Mesele, Başbakan’ın bu ikisine, ne kadar bağlı olduğudur!
Astsubay iken kendisini yetiştirip bir dönemin 3-4 yıldızlı generallerinin makamına yükselen yeni MİT Müsteşarı’na eleştiriler yoğunlaşınca...
Başbakan anında öne fırladı:
“Ben müsteşarımı yedirmem!”
Çünkü Müsteşar’ı kendisi atamıştı.
Kasımpaşa’da kendi adamını yiyene “Eniğini yiyen kedi!” denildiğini iyi biliyordu.
Bir süre sonra sofraya Genelkurmay Başkanı konusu geldi.
Bu kez yerim-yemem tartışması olmadan...
Yüzde 49’un inayeti...
Ve 9 yılın deneyimiyle tereyağından kıl çeker gibi...
Sıradaki Genelkurmay Başkanı...
Ardından da öncesindeki yenilip bir kenara konuldu.
Başbakan’da çıt yok!
MİT ve Genelkurmay kendisine bağlıydı...
Ama o, hangisine daha bağlıydı...
***
MİT Müsteşarı’nın savcının huzuruna çağrılması konusu milletimize bu bağı yeniden izleme fırsatıdır.
Moral bozmadan keyfini çıkartalım...
****

Twitter
Başbakanımız da Tweetçi...
7 Şubat günü, izleyicilerine
Halkına şiddet kullanan Suriye Devlet Başkanı’na Arapça (yoksa Farsça mı) şu mesajı göndermiş :
“Beşşar, men dakka dukka!”
Esad da ona “Terör örgütü soruşturması” Tweet’i gönderirse şaşırmamak gerek :
“Tayyip, ne ekersen onu biçersin!”

Ahmet Tan/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget