Bu Faşist Uygulamaların Adına “İleri Demokrasi” Mi Diyorlar Sizin Kitabınızda?

Kedinin fareyle oynaması gibi oynuyorlar hukukla, adaletle…
İstedikleri savcıyı, yargıcı görevden alıyorlar. İstediklerini görevde bırakıyorlar.
İstediklerini ödüllendiriyorlar, istediklerini cezalandırıyorlar.
Kimsenin yargıya, emniyete güveni kalmadı. Kimse yarınından emin değil. Her an her şey olabilir. Her an 25 kuruşluk, kurgulanmış bir dijital CD ile suçlanabilirsiniz.
Her an kapınızı çalabilirler.
Her an tutuklanabilirsiniz.
“700 bin kişilik” bir ordunun Genel Kurmay Başkanı da olsanız sizi “Çetecilik” suçlaması ile dört duvar arasına atabilirler.
Ama ucu kendilerine dokununca ortada ne suç, ne suçlu kalıyor. Mahkeme yakalama emri çıkarsa da kimse onların adamlarını yakalayamıyor. “Dokunulmazlık zırhı”na bürünüyorlar.
Hâlâ MİT suçluları ortalarda yok. Kimse nerede olduklarını da bilmiyor. Devletin bir kurumuna karşı başka bir devlet kurumu tarafından korunuyorlar. Bu nedenle savcıya ifade vermediler.
Özel mahkemelere bile güvenmiyorlar.
Suçlanan her Türk vatandaşı gibi Mit müsteşarı da savcıya gideceği yerde, soluğu Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın yanında aldı. Onlardan yardım istedi.
Böylece savcı da savcılık çağrısı da geçersiz kılındı.
Daha da önemlisi, PKK ile görüşme yapan Mit Başkanını kurtarmak amacıyla TBMM’de “Kişiye özel” yasa çıkarma hazırlıklarına başlandı.
Yasalaşmasına kesin gözüyle bakılan bu yeni MİT yasasıyla Başbakan tarafından görevlendirilen kişiler, artık Başbakanın izni olmadan soruşturulamayacak, kovuşturulamayacak, tutuklanamayacak.
Düşmanla işbirliği yaparak, “vatana ihanet suçu” işlese bile bu yasa teklifine göre, yargıç huzuruna çıkarılamayacak…
Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında yaptığı konuşmada bu yasayı, “Başbakan tarafından özel bir görevi ifa etmek için görevlendirilen, derseniz, Başbakan tarafından görevlendirilen bir çete akla gelir. Bu, devletin çeteleşmesi demektir…” diye yorumladı.
Devlet Bahçeli de görüşlerini, “…Basiretini yitirmiş, duyarlılığını kaybetmiş, ayakta kalabilmek için her kumpasa bel bağlamış bir hükümet etme anlayışının, hukuka saygısız davranması ve kural tanımaz tavrı, bir gün mutlaka başına büyük dertler açar…” sözleriyle dile getirdi
Anlaşılıyor ki, Cumhurbaşkanı da dâhil birçok devlet adamı tarafından yinelenen “Yargı karşısında kimse ayrıcalıklı değil” sözünün Türkiye’de bir kıymeti harbiyesi yok.
Hukuk, Türkiye siyasetine egemen olanların istekleri ve arzuları doğrultusunda görev yapmaktadır.
İşte “Deniz Feneri” davası. İşte sınav yolsuzlukları, işte sınav hırsızlıkları…
Davaya bakan savcılar görevden alındı, sanıklar serbest bırakıldı. Sınav pislikleri karşısında kimse kılını kıpırdatmıyor. Kimse konuşmuyor. Unutuldu. Unutturuldu. Ne bir ses, ne bir nefes…
Onların “İleri Demokrasi” dedikleri şey herhalde bu olsa gerek.
Lastik gibi her yana çekilebilen, uzayan, kısalan, adamına göre şekilden şekle giren hukuk, renk değiştiren adalet…
Bukalemun hukuk… Bukalemun adalet
Mütareke yılları dışında, hiçbir dönemde devlet yönetimi bu denli ayağa düşürülmedi. Hiçbir dönemde hukuk, adalet bu denli siyasallaşmadı. Siyasallaştırılmadı.
Utanmadan, sıkılmadan bir de bu faşist düzenin adına “İleri Demokrasi” diyorlar.
Bu ileri demokraside iktidar milletvekilleri çuval dolusu para alıp “spor yorumculuğu” yaparken, muhalefet milletvekillerine bu hak tanınmıyor. Yasaklanıyor.
Bu ileri demokrasi de soruşturma, kovuşturma, gözaltı, tutuklama sadece yurtseverler için var.
Vatan satıcıları özgür…
Fethullah Gülen cemaatine dokunan kitaplar daha basılmadan toplanırken, “Bebek Katili”nin içyüzünü anlatan kitaplara sansür getiriliyor.
Şimdi, tam yeri gelmişken, “Yetmez ama evet”çilere de bir çift lafımız var.
Ve Sormak istiyoruz:
AKP’nin uygulamalarını, eski deyişle AKP’nin icraatlarını izlemeye başladınız mı? AKP’nin “ileri demokrasi”sinin, çağdaş anayasasının nasıl bir şey olduğunun bilincine vardınız mı? İleri demokrasinin, sivil anayasanın kimlere, hangi çevrelere hizmet ettiğini gördünüz mü?
Bu uygulamalardan bir rahatsızlık duymuyor musunuz, yoksa hâlâ Anayasanın sivilleştiğine mi inanıyorsunuz? AKP’nin bu yeni anayasasından ve uygulamalarından memnun musunuz?
Ne dersiniz, sizce, 12 Eylül Anayasasının yerine daha demokratik, daha özgür, daha çağdaş bir anayasayı getirdiler mi?
Bu uygulamalar karşısında, geceleri yastığa başınızı koyduğunuzda rahat uyuyabiliyor musunuz?
“Ben, iyi bir iş yaptım, ülkeme hizmet ettim, gelecekte çoluğum çocuğum benimle gurur duyacak, çünkü onlara yaşanabilir bir ülke bıraktım” diyebiliyor musunuz?
Yoksa tehlikenin hâlâ farkına varamadınız mı?
Ülke elden gidiyor, parçalanıyor, şeriatçı bir taraftan, bölücü bir taraftan, emperyalizm bir taraftan Cumhuriyeti bitiriyorlar. Karşı çıkmak, vatanı savunmak için daha neyi bekliyorsunuz?
Ulusalcılarla birlikte bu vatan satıcılarına karşı sizin de cephe almanız, onlarla omuz omuza faşizme karşı mücadele edebilmeniz için illa bir kıyamet mi kopmalı?
Nuh Tufanı mı olmalı?
Yoksa Irak, Libya, Afganistan, Yugoslavya’ya mı dönüşmeli Türkiye?

Ali Eralp

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget