Edebiyat ve sanatın her türü insanı daha çok insan yapar!
Roman okumak ya da bir sanat yapıtını İzlemek insanı yeni dünyalara, yeni ufuklara taşır, dinginleştirir, zenginleştirir, insanlığının, yaşadığının farkına varmasına yardımcı olur.
Biyografik ve otobiyografik romanlar, seyahat romanları, ütopyalar, bilim kurgu romanları ve dönem romanları elimden bırakamadığım türlerdir.
"Edebiyatçının İşlevi evrensel olarak insanı, özel olarak da dönemini yansıtmaktır" denilir.
Shakespeare ve Balzac evrensel olarak İnsanı, İnsanlık hallerini yansıttıktan İçin ölümsüzdür.
Camus ve Sartre hem İnsanı evrensel olarak hem de kendi dönemlerini, varoluşçuluk felsefesini çok iyi aktardıkları için tarihe geçmişlerdir.
Melih Cevdet aynı nedenlerle bir şair ve bir yazar olarak edebiyat tarihimizde ölümsüz bir yer sahibi olmuştur.
***
Yepyeni bir dönem romanı yayımlandı: "Yazgıcılar."
Yazarı bir toplumbilimci, bir tiyatrocu, bir yazar, bir gazeteci, bir televizyoncu, henüz genç yaşında önemli tiyatro oyunlarının ve romanların altına İmza atmış, Ödüller kazanmış olan Enver Aysever,
Bir roman kahramanının EA'nın çevresinde, bir site İçinde, "sisli bir havada" olup bitenleri anlatıyor...
Gibi görünüyorsa da içinde yaşadığımız dönemki romanı bu!
Aysever, elindeki neşteri acımasızca toplumun bugünkü cerahatleri üzerinde dolaştırıyor...haberguncel.blogspot
Deşmediği yara, değinmediği hastalık kalmamış.
Kötümser bir roman mı bu...
Pek değil; tam tersine, bir kara mizah bile denebilir...
Ama gerçekçi yapısı onu mizahtan uzaklaştırıp biraz belgeselciliğe yaklaştırmış.
Aynca, yazarın, romanı bir tiyatro yapıtına dönüştürülebilecek yapıda tasarladığı daha ilk sayfalarda karakterleri betimleyiş biçimiyle ortaya çıkıyor.
Olayların akışı ve anlatılışı da öyle: Biraz Anadolu saz şairleri geleneği,
biraz Antik Yunan tragedyalarındaki hava...
Ve hızla gelişen makro ve mikro toplumsal olayların İçinde, merkezinde. Sartre,ın,Camus'nün tiplerini andıran bir EA!
Romanı okurken elimde olmadan Melih Cevdet'in "Gizil Emir" adlı yapıtını, Orwell'in "1984"ünü, Haldun Taner'in "Günün Adamı", "Ayışığında Çalışkur", "Keşanlı Ali Destanı" gibi eserlerini ve elbette Camus ve Sartre'ı anımsadım.
Belki ben "çok katmanlı" okumayı seviyorum...
Belki yazar günümüz Türkiyesi'nin en Önemli fenomenlerine, "cemaatleşmeye", "mahalle baskısına", "mütecessis komşulara", "küçûk iktidar oyunlarına", "siyasetteki kaset skandallarına", "siteler biçimindeki gettolaşmaya" ustaca parmak basmış, insana şu anda yaşanan pek çok somut olayı anımsatıyor...
Belki de bende bu denli çok ve farklı çağrışımlara yol açan üslup, yazarın bölüm sonlarında cömertçe edebiyatımızın ünlü kişi ve yapıtlarından aktarmalar yapmış olması. Ama kesin olan bir şey var. Günümüz Türkiyesi 'ni son derece gerçekçi bir biçimde yansıtan bir "dönem romanı" çıkmış ortaya...
Üstelik, duru Tûrkçesi, sürükleyici anlatımı, gerginliği tırmandırışı, olayları bağlayışı ve çarpıcı sonu, okuru daha ilk sayfadan itibaren avucunun içine alan bir metin.
İster "düz" okuyun, ister "çok katmanlı", zevkli bir serüven "Yazgıcıların sayfalan arasında gezinmek .
Emre Kongar/Cumhuriyet
Yorum Gönder