Aziz Yıldırım, MİT ve Cemaat - Hikmet Çetinkaya

Evrensel hukukta tek bir kurumu koruyup kollamak için yasaya ek madde eklenir mi?
Türkiye’de bu gibi şeyler olağandır...
Ben yıllardır hukuk devletini arayanlar arasındayım ama ortalıkta yok, kayıp.
Neler oluyor anlatayım...
Kendi çıkardıkları yasa kendilerine dokununca sarsılıp haykırdılar:
“Demokrasi ve özgürlükler nerede?”
Hayat böyle bir şey işte....
Temel hak ve özgürlükler çiğnenince “bizden olanlar” ve “bizden olmayanlar”, o kirli oyunun, tezgâhın içinde ağır suçlamalarla karşı karşıya kalıyor.
Ve işte o zaman şu soru geliyor aklımıza:
“Mustafa’nın, Doğan’ın, Tuncay’ın, Soner’in, Ahmet’in, Nedim’in, Ragıp’ın, Deniz’in, Barış’ın, Hilmi Hoca’nın, Büşra Hoca’nın ve diğerlerinin suçu neydi?”
AKP iktidarının koalisyon ortaklarının canı yanınca, iş kendilerine dokununca ikiye bölündüler.
Yaylım ateşi sürüyor....
***
İktidar savaşını uzaktan izlerken, Trabzon’da Rahip Santoro’yu İsrail yapımı silahla öldüren 15 yaşındaki o çocuğu düşünüyorum.
O çocuğa silahı kim ya da kimler vermişti?
Hrant Dink cinayetinin örgüt bağlantısı niçin ortaya çıkarılmadı? Uğur Mumcu PKK’nin MİT tarafından kurulduğunu ne zaman yazdı? 90’lı yıllarda İran gizli servisi Savama, Türkiye’de kaç rejim karşıtı İranlıyı kaçırıp öldürdü?
Dışarıda yağmur ve soğuk!..
Elimde Mustafa Kemal Erdemol’un “Deri Değiştirmeden Yaşamak” (Yazılama Yayınevi) adlı kitabı var.
Zamanın sularında dolaşıyorum kitabı okurken...
Vahşi kapitalizmin güler yüzü küreselleşme masalları, insan olmanın onurunun çiğnenmesi, rüzgâr gülleri.
Değiştiğini sanan ve ihanetin doruğuna tırmanan dönekler...
Güray Öz’ün deyişiyle tarihin savrulmuş insanlarına, döneklerine, ruhlarını satmış ya da kiraya vermiş olanlara bir sesleniş var Erdemol’un kitabında.
Zorbalar hep vardır ve olacaktır...
***
Onlarla savaşı bu ülkenin aydınları, bilim insanları, emekçileri yapacaktır...
Erdemol yaşadıklarımızı anlatıyor, o yürekleri manda gönünden olanların soytarılıklarını, ikiyüzlülüklerini...
Kitabı okurken televizyonlardan Silivri’de başlayan “şike davası”nı izliyorum. Binlerce Fenerbahçeli taraftar orada. Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım sevgisi insanları bir araya getirmiş.
***
Ne MİT olayı, ne KCK operasyonu ne de “hükümet-cemaat” mücadelesi pek ilgilendirmiyor taraftarı.
Kimse Başbakan Yardımcısı Arınç’ın “Savcı yetkisini kötüye kullandı” çıkışına, Başsavcı Vekili Fikret Seçen’in verdiği yanıtı konuşmuyor:
“Soruşturulan hükümet değil...”
Yaşananlara akıl erdiremiyorum...
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı ve MİT’i korumak için “özel yetkili” yasada bir değişiklik yapılacak.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Yüce Divan’da yargılanmayacak...
Aklıma geldi, yazayım....
Erzincan’da MİT merkezi basılıp çalışanları kelepçelenip götürülürken hükümetin aklı neredeydi?
İliç ilçesindeki çokuluslu altın avcılarında mıydı?
Ya savcı Cihaner’in odası aranıp kendisi zindana atıldığında?
***
Benim ülkemde gazeteciler, bilim insanları, yayıncılar darbeci ve silahlı terör örgütü üyesi.
İşte o yasa şimdi “kendilerinden olanı” da yaktı, yasada ivedi düzenleme yapıldı, savcı dosyadan el çektirildi.
Biz yıllardır aynı düşünceyi savunduk:
“Ne askeri faşizmi ne de sivil siyasal faşizmi savunuruz... Türkiye’nin daha demokratik, daha özgür bir ülke olmasını isteriz...”
Ben, Mustafa Kemal Erdemol’un “Deri Değiştirmeden Yaşamak”ını okurken yine düşünceler ormanına dalıyorum...
Ruhlarını satan dönekler, benim kendi toprağımı yaraladılar, güneşimi, mavi göğümü, yıldızlarımı çaldılar....
Şimdi aralarında bir kapışma var...
AKP-cemaat kapışması yok, “var” diyenler aklını yemiş...
***
Siz en iyisi şu şike olayını izleyip Aziz Yıldırım’ın şu sözlerine kulak verin:
“Mücadelem zalimlerle...”
İyi seyirler!
Ben masamın altında “böcek” var mı yok mu onu arıyorum....

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget