Ey vatandaş; elini vicdanına koy ve cevap ver:
-Senin bütün dertlerin bitti de Gazze mi kaldı?
-Bu hükümet Türkiye’deki her sorunu çözdü de sadece Filistinlilerin işi mi kaldı?
Görüyorsunuz: Başbakan Erdoğan evirip çevirip her sözü, her işi Gazze’ye getiriyor.
İsrail ile de bu yüzden kavga havasına giriyor. Bu arada da İsrail’i İran’a karşı koruyacak füze kalkanını da inşa ettiriyor. İsrail’le savaş havasının kayıkçı kavgası olduğunu işin uzmanları biliyor bilmesine de sıradan vatandaş adına bir daha soruyorum:
-Mavi Marmara’da ölenlerden başka bizim hesabını soracağımız başka insan yok mu?
MHP Lideri Bahçeli haklı değil mi?
YA GERÇEK ŞEHİTLER?
PKK terör örgütü bir ayda, Mavi Marmara’da ölenlerin üç katından fazla askerimizi şehit etti. Peki; Başbakan Erdoğan; bu kendi çocuklarımız için Gazzeliler için gösterdiği dikkatin üçte birisini gösteriyor mu?
Mavi Marmara’da ölenlerin canı can da Hantepe; Sarıyayla, Şenköy, Aktütün, samanlı, Alan, Umurlu, Üzümlü, Okçular, Ortaklar, Kocatepe, Kanalga, Pirinçeken ve öbür birçok karakolda can veren bizim kendi çocuklarımızın canı patlıcan mı?
İsrail Hükümeti’nin yaptığı o vahşeti kınıyoruz elbette.
Peki; İsrail’in bunu yapacağını çocuklar bile bilir iken; o Mavi Marmara isimli gemiyi İsrail askerlerinin üstüne süren zihniyetin hiç mi suçu yok?
O insanların kaybı için İsrail’e yüklenilirken; yük gemisini bir savaş gemisi gibi kullanan ve gemiye ilk giren İsrail askerlerinden 4’ünü esir alan IHH’cilerden hesap sormak da gerekmez mi?
Ayrıca:
Birleşmiş Milletler, Mavi Marmara olayı ile ilgili olarak rapor hazırlatmış; bu raporda İsrail’in Gazze’ye uyguladığı abluka için "İsrail, Gazze’yi ablukaya almakta haklıdır" demiştir.
Bu işi BM’ye sevk eden; oraya rapor için diplomat veren ben miyim yoksa Başbakan Erdoğan mı? Sayın Erdoğan muhalefete kızacağına işi BM’ye havale ederek İsrail’i kârlı çıkartan kendisine kızmalı idi.
Sayın Başbakan bir özeleştiri yapacağına; bu olaya dinsel bir cephe vererek içeride toplumu daha sert kamplaştırma peşinde. Bu kamplaştırmayı; kendi otoritesini daha da yayma ve sertleştirme biçiminde yürütüyor. İşte bu tutum, demokrasi açısından ciddi bir tehlikedir.
PKK’NIN ÖRTÜSÜDÜR
PKK Türkiye’de durmadan can alıyor. Türkiye’nin güneydoğusunu fiilen devletten kopartmış durumda. Bunların siyasal uzantıları artık yerel mahkemelerini bile kurmuşlar. Ülkemiz doğrudan doğruya parçalanmış halde.
Hükümetin birinci görevi bu rezaleti temizlemek değil midir?
Amma AKP iktidarı bununla uğraşmak yerine; Gazze ve Suriye işini gündeme getirerek milletin gözünü boyuyor. Ve bu taktikle de PKK’nın yaptıklarını unutturuyor. Biz bugün ülkemizi fiilen bölen terörü değil de geçen yıl Mavi Marmara’da öldürülen 9 kişiyi konuşup duruyoruz.
Türkiye’yi Mavi Marmara işine esir ettirmenin haklı bir yanı var mıdır?
Hükümet; Müslüman kitlenin bilinçaltındaki Yahudi düşmanlığını kışkırtarak gündemi değiştiriyor ve PKK’yı tartışmamızı engelliyor.
Bir Suriye ile kavga...
Bir İsrail ile atışma...
Daha da yetmezse ağzı var dili yok Alevi vatandaşlarımıza sataşma...
Ama PKK’ya engel olan yok...
O yapacağını yapıyor.
İnternet’e iki yazı yazdılar diye generalleri bile terörist ilan edip içeri tıkıyorlar.
PKK’nın siyasal kanadı ortalıkta efeler gibi dolaşıyor.
Ve bu manzarayı "Ustalık Dönemi" diye pazarlıyor iktidar.
Ey Müslümanlar ne zaman uyanacaksınız?
MEDENİYET, HIZLI TREN DEĞİLDİR
Türkiye’de uygarlığın ölçüsünü hızlı tren gösterenler; milleti kandırmaya uğraşanlardır.
Önemli olan; hızlı trenin gittiği yerdir?
Trenle Cidde’ye mi gidiyorsunuz Paris’e mi?
Rıza Zelyut/GÜNEŞ
Yorum Gönder