“Derin Devlet” lafı, ya da lafları yine ortaklıkta dolaşmaya başladı...
Devlet’in önemli görevlerinde bulunanlar, genellikle tutucu olurlar, iktidara yeni gelen siyasetçilerin değişiklik yapmasından memnun değillerdir. “Devlet elden gidiyor” lafı hiç ağızlardan düşmez, “devletin elden gitmemesi için”, örgüt kurar direnirler, işte “derin devlet” budur.
Bazıları Türkiye’de “derin devlet” kavramının Cumhuriyetle hatta demokrasi ile geldiğini sanırlar.
Yanlış!
Osmanlı tarihinde de “derin devlet” örnekleri vardır.
* * *
1800’lü yılların ikinci yarısından sonra “derin devlet”in bir eylemi vardır.
Padişah Abdülmecit’in Batı’ya dönük davranışları, Saray kadınlarının açık dolaşmaları, dışarıya yaptıkları aşırı borçlar, Padişah’ın, verem olup, güçsüz kalışı, “derin devlet” arzularını teşvik eder, Bu gidişe bir dur demek gerekir. Fırsat bu fırsat deyip, kendi aralarında “Cemiyeti Fesadiye” diye bir biz gizli örgüt kurarlar.
Bir darbe yapacaklardır.
Darbenin başında Ferik Hüseyin Daim paşa ile ülemadan Süleymaniyeli Şeyh Ahmet Efendi vardır.
Onlar “din elden gidiyor” diye ayaklanacaklar, Ferik Hüseyin Daim Paşa da, din düşmanlarını toparlayacaktı.
Darbenin iki lideri de “Tanzimat’a karşı”ydı.
* * *
Darbe gecesi önce Tershane zindanlarında yatan mahkûmlar ayaklanacak, kapı ve pencereleri kırıp çıkacaklar, verilen silahlarla diğer asilerle birleşip, Saray’a yürüyüp Padişah’ı indirecek, yeni bir şehzadeyi tahta geçireceklerdir.
* * *
Ne var ki çok darbede olduğu gibi bu darbede de “muhbir” çıkar, haber verir.
Ondan sonrası malum!
İsyancılar derlenip toparlanır “Kuleli Kışlası”na kapatılırlar.
Tarihte bu darbe teşebbüsüne “Kuleli Vak’ası” denir.
* * *
Eskiden olsa, yargıya gerek kalmadan darbecilerin tümünün boynu vurulurdu.
Ne var ki Avrupa’yı örnek alarak 1850’de yeni Ceza Kanunu çıkartılmıştı.
Asillerin boynunu vurmak, Avrupalıların isteğiyle çıkarılan Ceza Kanununa aykırı olurdu.
Avrupa kanunları da bu suçtan idam değil, müebbet ceza öngörüyordu, kürek mahkûmu dediklerinden...
Komisyonda olay tartışılırken Cevdet Paşa idamdan yeni çıkmış, Ali ve Fuat Paşalar ise kürekten yana...
* * *
Hıfzı Topuz’un “Abdülmecit” kitabında, kürek kararı onay için kendisine gelince, Padişah’ın şöyle dediğini anlatır:
“Karar çok yerindedir... Asiler beni öldürmediler ki idam edelim. Ben de kürek cezasını adalete uygun buluyorum.” (Remzi Karabevi)
* * *
İşte bir derin devlet örneği...
Kazansalardı, Osmanlı tahtına kimi çıkaracaklardı?
Nasıl olsa bir şehzade bulacaklardı, oyuncak gibi...
Hasan Pulur/Milliyet
Yorum Gönder