Yazar Doğan Yurdakul tutuklu…
Ömründe eline silah almamış, sadece kalem tutmuş yazar, Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla hapiste…
Eşi Güngör Hanım amansız hastalığa yakalandı, son günlerinde…
Ölüyor…
Avukatı ve kader arkadaşları, savcılardan, hâkimlerden, siyasi iktidardan izin istiyorlar; Yurdakul eşi ile vedalaşsın, sevdasının elini son kez tutsun, son kez gözlerine baksın diye…
*
Bir an düşündüm…
O son bakışı…
Gözler birbirine ne der, bilemiyorum…
Ne konuşur bakışlar?..
Bir ömür boyu her karşılaştıklarında ayrı bir şey anlatan gözler, o son keresinde ağlamaya dahi vakit bulamadan ne anlatırlar birbirlerine?..
Bir sevda kıvılcımı ile o ilk göz atışın… Bir kumsalda yürürken dönüp dönüp tekrarlanan sevgi bakışlarının… Terastaki çiçeğin açtığını haber veren o sabah gülümsemesinin, güzel günlerin, mutlu anıların toplamı mıdır o son bakış?..
Yoksa yeryüzünde gelmiş geçmiş tüm kahırların, yaraların, acıların toplamı mı?..
*
O son bakış için izin istiyor yazar…
*
Daha bu yargıçlar, savcılar okuldayken “Bay Pipo”, “Reis” kitapları ile derin devleti ilk deşifre edenlerdendi.
Her hukuksuz ara rejimde tutuklandı, hapishanelere konuldu… 12 Eylül’de 200 yıl hapsini istediler…
Dün 12 Eylül’ün yıldönümüydü…
12 Eylül darbesinin acımasızlığını, zulmünü protesto edenler, ellerinde pankartlarla eski hapishanelerin önünde faşizmi kınarken… Aynı saatlerde yazar Doğan Yurdakul, bu kez yeni hapishanede sevgilisinin gözlerine son kez bakmak için izin istiyor…
Ama izin vermiyorlar…
Çünkü…
Bu günler 12 Eylül’den beter…
*
Yazar, ölmekte olan sevgilisini son kez görmek istiyor…
Son kez elini tutmak…
Son kez yüzünü görmek…
Son kez gözlerine bakmak…
İstediği şey:
Bir son bakış…
Bekir Coşkun/Cumhuriyet
Yorum Gönder