Sağ olsunlar; bazı okurlar geçen yıl hiç yaz tatili yaptırmadılar...
Bu yıl da sevdikleri için, “Dönsün artık” diye bizim gazetenin santralini epeyce yıpratmışlar...
Tatile çıkarak verdiğim rahatsızlık yüzünden, santraldaki arkadaşlardan kocaman bir “özür” diliyorum...
Şaka bir yana... Özleyen ve “hiç izin yapmamı istemeyen” okurlara da teşekkür ederim.
Bu ilgiyle öylesine ağır bir sorumluluk yüklüyorsunuz ki; gerçekten tatile giderken zorlanıyorum.
Sonra da Selahattin Duman, “Odasını kaptırmamak için tatile bile çıkmıyor” diye, beni makaraya alıyor!
On gün dediğiniz nedir ki; biraz güneş, biraz rüzgâr, az tuzlu deniz suyu...
Geçti, gitti ve yine buradayım!
Buradayım da ne oldu?
Ben giderken iktidardakiler Suriye’ye savaş ilan etmeye hazırlanıyordu...
Döndüm, İsrail’le savaş rüzgârları esiyor!
Peki; çıkar mı bu savaşlar?
Asla...
O zaman bunca gerginlik neyin nesi?
Gündem değiştirme operasyonu!
Dışarıda sorun varmış gibi göster, içerideki sorunların üzerini ört!
Ört ki kimse yazmasın, çizmesin, konuşmasın!
Örnek mi istiyorsunuz?
Diyarbakır’a bakın!
Bir süre önce resmen özerklik ilan eden bölücü terör örgütü yandaşları, şimdi de “alternatif mahkemeler” kurmuşlar!
Şaka falan yapmıyorum; haber BDP‘nin yayın organı Barışın Sesi dergisinde yayınlanmış...
Buna göre Bağlar’da kurulan alternatif mahkeme, 600 davadan 443’ünü karara bağlamış!
Bu mahkeme (!), kendilerine “kanaat önderi” diyen yedi kişiden oluşuyormuş...
Adı da “Adalet Komisyonu”ymuş...
Bağlar ilçesinde yaşanan her türlü sorunu çözmek için devreye giriyormuş...
Kız kaçırma, yaralama, kan davası, arazi kavgası, hırsızlık gibi vakalara bakıyormuş...
Yani Bağlar’da Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri “out” olmuş!
Anladınız mı Suriye’yle ve İsrail‘le ilişkilerin gerginleşmesinin asıl nedenini?
Birileri ülkeyi bölüyor, özerklik ilan edip önce parlamento, sonra mahkeme kuruyor...
Kimse bunlara “Bir dakika, siz ne yapıyorsunuz” diyemiyor...
Durup dururken; “dost ve kardeş ülke” Suriye’yle papaz oluyoruz!
Tipik, “cambaza bak” şaşırtmacası...
Bunlar herkesin gözünün önünde olup bitiyor...
Necip Türk basınındaki 600 kalem erbabı, bu şaşırtmacayı görmüyor mu?
Görüyor elbette...
Ama yazmak yürek istiyor!
Sonra sizin gücünüz de bana yetiyor:
“Tatile gitme...”
Tamam gitmem, “Mahallenin delisi” olmaya devam ederim...
... de!
Yeter ki; yazılanlar işe yarasın!
VATAN
Ben izindeyken VATAN ve Milliyet’in ortakları arasındaki bazı hukuki sorunlar gazetelere yansıdı.
Karşılaştığım bazı okurlar da haklı olarak hep aynı soruyu sordular:
“Kötü bir şey olmaz, değil mi?”
Olmaz...
Çünkü Demirören Grubu, maddi ve manevi olarak tüm gücüyle iki gazeteyi de büyütmeye odaklanmış durumda...
Elbette bu olayda da hukuk, haklıdan yana işleyecek ve adalet yerini bulacak.
Kısacası, VATAN’ın ve Milliyet’in güçsüzleşeceğini umanlar, daha çok beklerler.
GÜNÜN SORUSU
Bir gazete dün Başbakan’ın bedelli askerlik için sinyal verdiğini yazmış... AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, böyle bir çalışmanın hükümetin gündeminde olduğunu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise kesinlikle olmadığını söylemiş... Sorum ikisine:
Kim doğru söylüyor?
Ayaydın’ın büyük suçu!
CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın bayramda Bodrum’daymış... Deniz Baykal’ın ve eşi Olcay Hanım’ın Bodrum’a geldiğini duyunca onlara ev sahipliği yapmış; birlikte yemek yemişler... Sonra dondurmacıya gitmişler...
Yanlarında Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon da varmış...
Bir internet sitesi, bunu Aydın Ayaydın’ın ismini vermeden, haberleştirmiş. Ayaydın’ın, Kılıçdaroğlu’nu Baykal’a şikâyet ettiğini, “Bu adamla gitmiyor, gelecek yılı bile göremiyorum” dediğini yazmış...
Ve Ayaydın’ın Beşiktaş Belediye Başkanlığı için kulis yaptığını öne sürmüş...
Tüm bunları yazmasının nedeni ise Ayaydın’ın, Gürsel Tekin’e sahip çıkmamasıymış!
Bir: Aydın Ayaydın’ı iyi tanırım... Belediye başkanı olmayı asla düşünmüyor.
İki: Bir milletvekilinin, eski bir genel başkanla, üstelik şimdiki çalışma arkadaşıyla görüşmesinde ne gibi bir sakınca var?
Üç: Çok merak ediyorum; acaba bu internet sitesi sadece dört kişinin olduğu bir ortamda neler konuşulduğunu nasıl oluyor da bu kadar net biliyor ve olay yargıya taşındığında, iddiasını nasıl kanıtlayacak?
Ve dört: Gürsel Tekin, hâlâ CHP‘nin Genel Başkan Yardımcısı ve kimsenin desteğine ihtiyacı falan da yok! Ayaydın ise, sadece milletvekili... Gürsel Tekin’e yakınlığıyla bilinen bu site, Aydın Bey’e böyle bir rol biçerek, aslında Gürsel Tekin’e haksızlık ettiğini görmüyor mu?
Bizde âdettir...
Çalışanı döverler!
Ayaydın seçimlerden önce de sonra da öyle inanılmaz bir tempoyla çalıştı ki; birilerini ürküttü...
Dövülmek istemesinin nedeni, bu büyük “suç”tur!
Mustafa Mutlu/VATAN
Yorum Gönder