Gazze seferi açılırken... - Hasan Pulur

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bir esti, bir savurdu ki! Bütün sorun, İsrail’in “Mavi Marmara”da katlettiği dokuz Türk için özür dilemesi, tazminat vermesi...
İsrail buna yanaşmıyor.
Yanaşsa haksız olduğunu kabul etmiş sayılacak.
Diyelim ki İsrail’in “Mavi Marmara”ya müdahalesi kaçınılmazdı, ya bu kadar insanı öldürmekten kaçınılmaz mıydı?
* * *
Bakmayın, yandaşların esip gürlemesine, “bütün dünya bizi alkışladı!” diye ortalığı velveleye vermelerine...
Birleşmiş Milletler raporu pek öyle demiyor.
Zaten öyle olsaydı Sayın Cumhurbaşkanı “Bizim için bu rapor (yok)tur” der miydi!
Karadenizli alacağından ötürü mahkemelik olmuş, borçlu bırakın borcunu, alacaklıyı bile tanımadığını söylüyor.
Alacaklının tepesi atmış:
“Sen beni tanımıyor musun?”
“Tanımıyorum!”
“Ben de seni hiç tanımıyorum!”
Keşke dış politika, Karadenizlinin yaptığı gibi kesip attırılsa...
* * *
Baksanıza şu tepkiye:
“Sayısız sorunumuz çözüm beklerken, İsrail’le gerginlik meselesini de gündemimize aldık ya, bravo bize.”
Sanki doğrudan bizim olan Kıbrıs sorununu çözdük de, sıra Ortadoğu’nun ‘Gazze sorununa çözüm üretmeye geldi bizim için...’
Artık Kürt sorununa barışçı, demokratik ve kalıcı çözüm arama çabalarının hangi noktada olduğunu tartışmaktan bıkma durumunda değil miyiz?
Ama bütün bu düşünceleri seslendirmek abesle iştigal etmekten başka bir anlam taşımıyor.
(......................)
Sonuçta dış politikamızda da Ortadoğu vizyonuna takılıp Avrupa Birliği vizyonunu böylece rafa kaldırmadık mı?”
Kim bunları söyleyip, yazan diyeceksiniz?
Yok yok yabancı sayılmaz...
Başbakan’ı yanağından okşama müsaadesine mazhar olan sevgili Mehmet Barlas (4 Eylül 2011/Sabah)
* * *
“Terörle bir yere varılmaz” diyenler sus pus, sesleri çıkmıyor.
Oysa biz başından beri, terörün nereye varacağını kaç kere yazdık...
Ve terör en son nereye vardı biliyor musunuz?
Tunceli’de bir teğmen ile bir uzman çavuş öldürülüyor, başlıca gazetelerin birinci sayfalarına mı haber, tek sütun bile değil, bizim gazetemiz dahil...
* * *
İşte terörün vardığı nokta budur, bir teğmenle bir uzman çavuşun şehit düşüşüne bir trafik kazası kadar yer yok!
Terörün gücünü anladınız mı?
Şimdilik Allah rahmet etsin, diyorlar, başsağlığı diliyorlar, yarın “ölmeseydi!” diye bahane de bulurlar.
Aynı gün aynı gazete “Gazze seferi”ni açıyordu.
“Haydaaa bre biz geliyoruz savulun!” dercesine...
“Mehter takımı” yoksa “yandaş takımı” ne güne duruyor?...

Hasan Pulur/Milliyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget