Eylül ayında Ege'de festival rüzgârları eser. "Barış", "dostluk", "sevgi" kavramlarının sanat ve kültürle, kitapla, tiyatroyla, müzikle harmanlandığı ve tüm bu etkinliklerin geniş kitlelerle de paylaşıldığı günler...
Bu kez henüz anlam veremediğim bir şeyler yaşamaktayız. Gerçekten "gelenekselleşmiş" Dikili Şenliği bu yıl iptal edildi... Aliağa'daki etkinliklerde Bekir Coşkun, Can Ataklı'yla birlikte medya konusunda bir panele katılıyordum ki son anda iptal haberi geldi... Foça'daki etkinliklerde ise Dostlar Tiyatrosu'nun oyunları iptal ediliverdi...
"Terör" ya da "şehitler" diye "gerekçe" gösterilmesi beni hiç ama hiç ikna etmiyor. Zil takıp oynama değil, Nâzım Hikmet oyunlarından, edebiyat sohbetlerinden, tartışma ve panellerden söz ediyorum... En yaygın rivayet ise "baskılar"... Bu "baskılar" sözcüğü sihirli değnek gibi. Nereye çekseniz oraya uzuyor; her şeye gerekçe ya da "bahane" olabiliyor... CHP'li belediyelerin halka mal olmuş etkinliklerden vazgeçmeleri, hele şu dönemde bence hiç akıllıca bir tutum değil.
Bir de unutmamak gerek ki: "Mesele esir düşmekte değil, teslim olmamakta bütün mesele!"
Artık ne baskısı, kimin baskısı onu da bulmak siz okurlara düşüyor...
Ayvalık Belediyesi, "Ayvalık Kültür ve Sanat Günleri"nden vazgeçmemişti. Sadece yılda bir kez göstermelik yapılan bir şenliğin ötesindeydi. Zaten haziran ayında yer alan "Belgesel Sinema Günleri", temmuzda yapılan "Caz Festivali", ağustosta "Yemek Kültürü Şenliği" ve eylülün ilk haftasındaki "Kültür Sanat Günleri"y\e, Ayvalık Belediyesi, toplumsal sorumluluğunu yerine getirmeye çalışıyor...
Bu kez, çok geniş bir yelpazeye yayılan, "her nabza göre şerbet dağıtan" bir program sunulmuştu: Edebiyat söyleşilerinden dans ve baleye, klasik ve popüler müzikten tiyatroya uzanan bir program... Etkinlikler, Ayvalık'ın birbirinden çok farklı köşelerine, farklı mekânlara dağıtılmıştı. Tümüne de büyük ilgi vardı. Kaldığım iki gün boyunca bu ilgiye tanık olabildim.
Ankara Devlet Opera Balesi'nin "Harem" eserini daha önce izlememiştim. Benim için de bir kazanç oldu. Merih Çimenciler'in reji ve koreografisiyle, klasik Türk müziği eşliğinde yarattığı bu eser, Alexander Vasilliev'in çarpıcı kostümleri ve işlevsel dekoruyla, Arzu Kıran ve Oliver Spence gibi sanatçıların ustalığıyla izleyiciyi fethetti.
Gazetemiz çizeri Kamil Masaracı,"Karikatürlü Hadiseler" sohbetiyle milleti kahkahalara boğduktan sonra, aynı mekânda benim de konuşmam elbet güç oldu ama oldu işte. Sohbetin sonunda katılımcılardan Ayvalık'ta birçok sanat ve kültür kurumunun varlığını öğrenecektim.
Ayvalık Sanat Derneği, AYKÜSAT, Al MA (Bana heyecan veren bu müzik akademisini yarın ele alacağım), bu kez görme fırsatını yakaladığım Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı... Kendi kişisel gayretleri ve girişkenliğiyle Aysel Namh'nın Ayvalık'a kazandırdığı, tarihi Şeytanın Kahvesi'nde oluşturduğu kitaplık... Bunların yanı sıra belediyenin sanat danışmanı Ali Akdamar'dan ileriye dönük çalışmaları öğreniyorum: Meşhur Kırlangıç Fabrikası'nın yeni işlerlik kazandırılıp çok amaçlı sanat kültür merkezine dönüştürülmesi: Burada Erdinç Bakla önderliğinde "Çağdaş Seramik Müzesi''nin kurulacak olması... Çok amaçlı Fuaye'de "KarikatürEvi"... Belediyeye ait yapıların projelendirilip, restorasyon sonrasında sergi, konser salonları olarak kullanılması...haberguncel.blogspot
Bütün bunlar çok iyi. Tüm bu çalışmaları çok önemsiyorum. Ancak farklı birimler ve kurumlar arasında işbirliği olmamasını çok çok yadırgıyorum.
Ayvalık, doğa nimetlerinin, insanoğluna en cömert, en şefkatli, en sevecen davrandığı yerlerden biri... İnsanoğlunun ona nasıl davrandığı ise tartışılır... Farklı kurumlar arasında işbirliği, cömertliğin, dayanışmanın ve güçlenmenin ilk adımı olabilir. Dilerim bir gün onu da gerçekleştirebiliriz.
Zeynep Oral/Cumhuriyet
8 Eylül 2011
Yorum Gönder