Türkiye’deki Azınlık Cemaat Vakıfları Temsilcisi Laki Vingas, “AKP hükümeti döneminde, gayrimüslim azınlıklar ilk defa defansif tavırlarından çıkarak, yeni süreçte kendilerini öz güvenli hissetmeye başlamışlardır. Geleceklerinin teminat altına alınabileceğine inanmaktadırlar. Çocuklarımızın artık siyaseten borçlu doğmayabileceğine seviniyoruz. Devletle temas etmenin artık korkulacak bir şey olmadığını gördük. Nihayet mütekabiliyet kavramının vesayeti azalmakta, kâğıt üzerinde kalmış vatandaşlık tanımı ve bilinci tekrar gerçek anlamda olgunlaşmaya başlamıştır” dedi.
Ermeni Cemaati adına da Harutyan Harun Şanlı, “Özellikle AKP dönemi, azınlıklar için bir milat oldu. Gayrimüslimler olarak çok ciddi sıkıntılar yaşıyorduk, kilisemize bir çivi çakmak için bile azınlıklar masasından izin alırdık. Bunların hepsi 2003’ten sonra adım adım aşıldı” açıklamasını yaptı.
***
Günün haberlerinden birinin özetiydi bu!
Eş zamanlı olarak başka bir haber, daha doğrusu bir mektup var:
“Arslan Bey merhaba,
Samsun’un Ladik ilçesine bağlı Ahmetsaray Köyü’nde, köylüler büyük bir eylemde.. Sebebi köye ait meralık alanların köylülerin haberi olmadan satılması!
Şimdi köyün yarısı yok olma tehlikesi ile karşı karşıya!
Sizden ricamız, konu ile ilgilenmeniz ve kamuoyuna duyurmanız.
8 Eylül Perşembe günü (bugün) Samsun Valisi, il meclis üyeleri, polis ve diğer yetkililer köye gidecekler. Köylüler ise büyük bir direniş hazırlığında!”
Ömür Kurt
***
Görünen köy kılavuz ister mi?
AKP iktidarı, azınlıklar lehine bir milat oluşturacak kadar önemli kararlar alıyor ve tartışmalı gayrımenkullerin tapusunu onlara veriyor ama Türk köylüsünün elindeki meralara el koyuyor!
Azınlıklar bu kadarla da yetinmiyor. Nitekim Azınlık Cemaat Vakıfları Temsilcisi Laki Vingas “Yeni Anayasa, bizim de Anayasamız olmalıdır. Bunun için cemaatler olarak çalışmalara başladık, mülkiyet haklarını, din ve inanç özgürlüğünü, kültür haklarını, örgütlenme eşitliğini öne çıkaran evrensel insan haklarına uygun bir Anayasa oluşturulması için katkıda bulunacağız” dedi.
İşte AKP Türkiyesi budur.
Şimdi bunun karşısına Yunanistan’ın başkenti Atina’da,Votanikos bölgesinde eski bir yapının Müslümanlar için ibadet yerine dönüştürülmesi ile ilgili yasal düzenlemenin parlamentoda onaylanmasını çıkarabilirler ama, ikisi aynı şey değil. Üstelik karara göre binada minare bulunmayacağı, ibadet yerinin beş Yunanlı devlet memuru ile iki Müslümandan oluşan bir heyet tarafından yönetileceği, imamın da Eğitim Bakanlığı tarafından atanacağını da düşünürsek aradaki farkı daha iyi anlarız!
***
2002’nin Eylül ayında “Türkiye’nin topraklarıyla, diliyle, eğitim kurumlarıyla, televizyonu ile birlikte teslim edilmesini öngören maddeleri kabul eden partilere oy vermeyin” diyorduk...
Çünkü bu partilere oy vermek demek, dil birliğinin ortadan kaldırılmasına, istihbarat örgütlerinin yan kuruluşu durumundaki yabancı vakıf ve derneklerin Türkiye’de serbestçe faaliyet göstermesine, istedikleri yerde gayrımenkul satın alabilmelerine, bu yetmezmiş gibi canları istediği zaman, istedikleri yerde toplantı ve gösteri yapabilmelerine, hatta bu faaliyetleri sırasında şayet bir Türk Mahkemesi tarafından mahkum edilirlerse, Avrupa Mahkemesi’nin bu kararı bozabilme yetkisine de evet demekti.
Biz bu tasarılara 17 Mart 2002 tarihli Kurultay Gazetesi’nin manşetinde “İhanet yasaları” demiştik. Dilimiz, kimliğimiz, yargı yetkimiz, tarlamız-toprağımız, evimiz-yurdumuz peşkeş çekiliyordu...
Avrupa Birliği adı altında, Avrupa ülkeleri bütünleşmeye giderken, Türk Milleti’ne dayatılan, tam bağımsızlıktan da millet egemenliğinden de şeref ve haysiyetinden de toprağından da ekmeğinden de vazgeçmesidir.
Uyuma Türkiye!
Arslan BULUT/YENİÇAĞ
8 Eylül 2011
Yorum Gönder