DİYARBAKIR-Bundan tam 27 yıl önce… 15 Ağustos 1984 gecesi terör örgütü PKK bugünlere kadar sürecek olan şiddet politikasını uygulamak için harekete geçmişti!..
Daha önce Güneydoğu’da, “Apocular” adıyla korku saçan PKK, Suriye’de 5 yıl süren eğitimin ardından şiddeti dayatma yöntemi olarak kullanmak istiyordu.
1979′dan itibaren Suriye’de faaliyet gösteren Abdullah Öcalan, hedefini “uzun süreli halk savaşı” olarak ilan etmişti!.. Öcalan o dönemde “Kürdistan için 1 milyon Kürt ölebilir”mantığındaydı!.. Hatta daha önceleri, henüz öğrenciyken Urfa’daki kültür ocağında tartıştığı gençlere şöyle dediği rivayet ediliyordu:
“Kürtlerin kafası ziflenmiş, onu ancak kurşun sesleri temizler!..”
Öcalan “halk savaşı” stratejisini üç aşamalı olarak uygulamak istiyordu; “strajik savunma”, “stratejik dengeleme” ve “stratejik saldırı!..”
Oysa PKK o dönemde 12 Eylül yönetiminin ülke genelindeki etkinliğini üzerinde hissediyordu. Örgütün kent birimler, askeri yönetimin hareket edemeyen eski Apocular‘dan oluşuyordu. Öcalan’ın örgütlenmesi içinde yer alan militanların çoğu ise cezaevindeydi!..
Örgütün 3 aşamalı şiddet politikasını uygulamaya sokacak olanlar, 12 Eylül’ün birkaç yıl öncesiyle hemen sonrasında Suriye, Irak ve Avrupa‘ya kaçanlardı!..
Silahla Propaganda Yapmak!..
Öcalan, Suriye’nin Bekaa Vadisi’nde temellerini Türk solunun attığı kamplarda 200 kadar militan eğitiyordu. Tek hedefi, korku ve kaos yaratarak kitleleri devlete karşı kışkırtmaktı!..
İşte bu militanlardan “Hezen Rizgariya Kürdistan” (HRK) yani “Kürdistan Kurtuluş Güçleri” adlı bir askeri birim oluşturmuştu. PKK’nın ilk eylemcileri olan bu gruptakiler, 1984 yılının haziran ayından itibaren çok önemli bir plan üzerinde çalışmaya başladılar.
Haritalar ve temsili hedefler üzerinde 2.5 ay süren çalışmanın sonunda üç eylem grubu tespit edildi. Gruptakiler işte terörün bugünlere kadar uzayan şiddetinin ilk tohumlarını atacak teröristlerdi!..
Öcalan bu üç grubu “Silahlı Propaganda Birlikleri” olarak adlandırmıştı:
“Agit” kod adlı Mahsun Korkmaz‘ın başında olduğu gruba PKK’nın 14 Temmuz 1982′de,Diyarbakır Cezaevi’ndeki açlık grevinde ölen Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz veAli Çiçek aldı Apocular’ın anısına “14 Temmuz Silahlı Propaganda” adı verilmişti!..
Korkmaz’a bağlı teröristler Eruh-Şırnak-Pervari bölgesine sızacaklardı!..
Abdullah Ekinci liderliğindeki “21 Mart Silahlı Propaganda Birliği”, Hakkari’nin Çukurca ve Şemdinli ilçelerine saldıracaktı.
Ali Ömürcan’a bağlı “18 Mayıs Silahlı Propaganda Birliği” ise Van’ın Çatak ilçesini hedef alacaktı. Ancak Ömürcan’a bağlı teröristler saldırıya geçemedi.
PKK’lı bir grup, 15 Ağustos 1984 gecesi, Eruh ve Şemdinli’ye saldırdı. Eruh ilçe merkezine yönelik baskında 3 yurttaş ve 9 er yaralandı. Erzincanlı asker Süleyman Aydın ise şehit oldu. Bu asker, PKK’nın silahlı eylemlerine başlamasından itibaren Türkiye’nin verdiği İLK şehitti…
Ancak Şemdinli baskınından daha yoğun çatışmalar yaşandı. Saldırıda ağır yaralanan 4 askerdenAstsubay Memiş Anbaş, olaydan beş gün sonra şehit oldu. Türkiye bu saldırıları ancak 3 gün sonra duyabildi ve ne ilginçtir ki devlet de siyaset de pek önemsemedi!..
İsyan Mı Eşkıyalık Mı?..
Eruh saldırısını gerçekleştiren Mahsun Korkmaz, 28 Mart 1985 gecesi çıkan bir çatışmada öldürüldü. HRK’nın ilk yöneticisi olan bu militanın adı, PKK’nın Bekaa’daki kampına verildi; “Mahsun Korkmaz Akademisi!..”
15 Ağustos kimine göre “29.Kürt isyanının başlangıcı”ydı, kimine göre ise “bir avuç şaki“nin eylemi!..
Birinci tanımlama, iki ilçeye yönelik saldırıyla başlayan şiddetin 27 yıldır nasıl planlı olarak devam ettiğini de gösteriyordu!..
“Bir avuç şaki” benzetmesi ise gafletin yanı sıra belki pervasızlığı da anlatıyordu!..
Burada üzerinde asıl düşünülmesi gereken konu, bir grup teröristin 27 yıl önce devleti iki ilçedegafil avlaması değil!.. Asıl mesele, özellikle AKP iktidarı döneminde terörün bu kadar büyümesi de değil belki de…
Bence asıl sorun, tüm kumpasa ve operasyonlara rağmen, PKK’nın 27 yıl sonra Şemdinlieyleminin bir benzerine girişilebilmiş olması!..
Yani, İran’ın aylardır süren kara harekatı, Güneydoğu’da nerdeyse her noktada süren operasyonlara rağmen bir grup teröristi binlerce asker ve polisin olduğu bir bölgede saatlerce devletle çatışabilmesi!..
Kanlı Süreçten Dersler!..
PKK’nın 27 yıl sonra Şemdinli’yi ikinci kez hedef aldığı tarihin 12 Eylül gecesine denk getirilmesi de dikkat çekicidir!..
27 yıl önceki ilk saldırıyı gece 21.30‘da gerçekleştiren militanlar, önceki gece de neredeyse aynı anlarda, saat 22.00 sıralarında ilçe emniyet müdürlüğüne roket attılar.
Bu saldırının ardından başlayan çatışmada, İlçe Jandarma Komutanlığı ve bir polis noktası da hedef alındı.
Saldırı sırasında 1 asker ve bir polis şehit olurken ,çatışmanın ortasında kalan bir düğünalanındaki 3 yurttaş da yaşamını yitirdi. 10 kişi ise yaralandı.
Güvenlik birimlerine göre çatışma “2 saat” sürdü!..
Şaşırtıcı değil mi?.. 27 yıl öncesinin devlet olanıklarıyla günümüzün olanakları kararlaştırıldığında, PKK’nın bir ilçede güvenlik güçleriyle 2 saat boyunca çatışabilmesinin sorgulanması gerekmiyor mu?..
1984′ün 15 Ağustos’uyla 2011′in 12 Eylül gecesi arasındaki 27 yıllık kanlı süreçte; tarih,ilçe basmak açısından kolaylıkla tekerrür edilebiliyorsa, alınması gereken acı dersler vardır!..
Sınır güvenliği, istihbarat, araç gereç donanımı, polis ve askeri güç ile hareket kabiliyetine rağmennasıl oluyor bu?..
Mehmet Faraç/AYDINLIK
Yorum Gönder