Anadolu’da Türklerin İlk Başkenti Niksar - Rıza Zelyut

“Anadolu’da kurulan ilk Türk devleti hangisidir?” sorusunun doğru cevabı, “Danişmendliler Devleti”dir.
Bu devleti kuran komutan da Melik Danişmend Ahmed Gazi’dir.
İlk kurulduğu yer de Niksar’dır.
Tarihi belgeler gösteriyor ki Niksar, Tokat, Amasya, Sivas, Kayseri ve Elbistan havalisi, Melik Danişment Ahmet Gazi tarafından fethedilmiştir.
Ama bu bölgeler içinde Danişmend Gazi’nin kendisine üs ve başkent yaptığı ilk şehir Niksar’dır. Evliya Çelebi’nin aktardığı bilgiye göre bu fethin tarihi 1082-1083’tür. Danişmend Gazi fetihten sonra Niksaríı sahil Rumlarına karşı mücadelede kendisine hem bir üs hem de bu devletin başkenti olarak seçmiştir. Bu dönemde Niksar ilim ve kültür merkezi haline gelmiştir.
Bugün Niksar tarihi eserleriyle Türkiye’nin en zengin bölgelerinden birisini oluşturmaktadır. Niksar kalesi, Yağıbasan Medresesi, Yağıbasan Türbesi, Kale Cami, Kale Hamamı, Kale Kilisesi , Kulak Tekkesi , Akyapı Kümbeti, Çöreği Büyük Cami , Ulu Cami , Cin Cami, Kırkkızlar Türbesi , Hacı Çıkrık Medresesi , Sungur Bey Türbesi, Lülecizade Türbesi, Kardeşler Çeşmesi , Taş Mektep , Leylekli Köprü , Derebağ Çeşmesi, Talazan Köprüsü , Hamidiye Köprüsü , Hamamlar , Erzurumlu Emrah Türbesi; yeni yapılan ozan Cahit Külebi türbesi... Ayrıca Türk sivil mimarisinin zarif örneğini teşkil eden evleri... Bu haliyle Niksar; bir açık hava müzesi konumundadır.
KUTSAL AĞAÇ
Bana göre; buradaki en ilgiç eserler; Melik Gazi Türbesi çevresinde ortaya çıkmış olan mezarlıktaki mezar taşları. Çünkü, bu mezarlık; genel görüntüsü ile Anadolu’da var olan ilk Türk-İslam mezarlığıdır. Buradaki mazar taşlarının çoğu; İslam öncesi Türk inanışını doğrudan yansıtmaktadır.
Bunlardan birisi; mezar taşlarında gördüğümüz “Hayat Ağacı” figürleridir.
Hayat Ağacı; eski Türk inanışında, yeraltı ile yüryüzü ve gökyüzünü birbirine bağlayan semboldür. Yeraltı tanrısı Kara Han ile yeryüzü tanrısı Ülgen Bay (Gök tanrı) evreni birlikte oluşturur. Bunların birlikteliğini de işte hayat ağacı yansıtır. Ağacın kökü yeraltı tanrısını; ucu ise Gök Tanrı’yı gösterir. Böylece hayat ağacı; ruhlar âlemini birbirine bağlayan bir köprü görevi de yapmış olur. İşte bu eski inanç biçimi mezar taşlarına yontulmuş; böylece de ölenlerin ruhu ile bağlantı kurulmak yolu aranmıştır. Bu gerçeği bize Niksar anlatıyor.
SAKLANAN O MEZAR TAŞLARI
2008 yılında bu mezarlıkta yaptığım incelemede; tam üç tane; bugün davut yıldızı denilen yıldızın kazındığı mezar taşı tespit ettim. Şimdi; bu mezar taşlarından birisi Niksar Kalesi’nin üstüne taşınmış. Birisi ise kırılmış, sadece alt kısmı kalmış.
Yani mezarlık; bu altı dallı yıldızdan temizlenmiş. Bunu yapanlar; herhalde; o mezar taşlarını bir Yahudi’ye ait sanıp Müslümanlığın şanını kurtardıklarını sandılar ve bin yıllık o tarihi eserlere kıydılar.
O YILDIZ GÜNEŞİN SEMBOLÜDÜRTÜRK KİMLİĞİ
isimli kitabımda da (Kripto Yayınları) ayrıntılı biçimde açıkladım. Bugün Davut Yıldızı diye bilinen o yıldız; Yahudilerden önce Uzakdoğu’nun ve özellikle de eski Türklerin ana sembollerinden birisidir. Ay, yeraltının sembolü; güneş ise göğün sembolüdür. İkisi birden evreni oluşturur. Bu görüşü 3 bin sene önce Türkler “kün-ay” sembolü ile anlatırlardı.
Güneş; başlangıçta çok dallı biçimde gösterilmiş; zamanla bu çizim sadeleştirilerek altı dallı yıldıza dönüştürülmüştür. Son hali ise bayrağımızdaki beş dallı yıldızdır. Özü itibariyle bayrağımızdaki yıldız; Güneş’i yani Gök Tanrı’yı ifade eder.
Bu yüzden de İslam öncesinde ve hatta İslam’a geçtikten sonra da bir süre mezar taşlarına; göğe yükselmeyi (Cennete gitmeyi) anlatan bu altı dallı yıldızlar işlenmiştir. Bu altı dallı yıldızın altına da kimi zaman Arap Alfabesi ile kitabe eklenmiştir. Bu bile o yıldızın Yahudilerle bağlantısının olmadığını göstermeye yeter. Osmanlılar; ay ve güneş sembölünü; 3 bin sene önce Çin’in kuzeyinde oturan Çov Türkleri gibi devlet arması olarak kullanmışlardır.
Ey Niksar’dakiler; lütfen o mezarlıktaki çok değerli mezar taşlarına sahip çıkın, atalarınızın ruhunu da şad edin.
VE KALE
Niksar Kalesi; hiç kuşkusuz ki Türkiye’nin en büyük kalelerinden birisi. Benim izlenimime göre; en az 5 katmandan oluşuyor. Kale, olduğu gibi keşfedilmeyi bekliyor. Ne yazık ki hazine avcısı vicdansızlar; kale içindeki gizli koğuşları bulmuşlar; kazmışlar; koskocaman taş direkleri bile parçalamışlar, berbat etmişler.
Duvarları çiçek ve haç süsleriyle dolu olan bu kaleyi görmek; incelemek; yani yeniden fethetmek sizleri bekliyor.
MUTLAKA GÖRMELİSİNİZ
Niksar gibi yaylasıyla, ırmağıyla, dereleriyle, Ayvaz suyuyla, insanıyla, yemekleriyle harika bir bölgeyi fethetmek; bu yaz yapacağınız en güzel gezilerden birisi olacaktır.
Belediye Başkanı Duran Yadigar; bu kenti ayağa kaldırmak için yürüttüğü yoğun çabanın yanında Niksar’ı ziyaret edenlerle de yakından ilgileniyor.
Herhangi bir sorunla karşılaştığınızda Niksar Belediyesi yardımınıza koşuyor.
Niksar’a gitmeden önce İstanbul Kadıköy Kuşdili Caddesi’ndeki Niksarlılar Derneği’nden gerekli bilgileri alabilirsiniz.
Bence bu tarih dolu kenti kaçırmayın... Bizans’ı da Türk’ü de İslam’ı da orada orijinal biçimiyle bulacaksınız.
Ovada yanarken yaylada donacaksınız.

Rıza Zelyut/Güneş

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget