CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Benim için artık Kürt sorunu yoktur" sözlerine Diyarbakır'dan yanıt vererek, "Böyle bir sorun var, o sorunu çözmek Kemal kardeşinizin görevi olacaktır" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda düzenlenen mitinginde konuştu. "Umuyorum kısa ama güzel bir söyleşi yapacağız" diyerek sözlerine başlayan Kılıçdaroğlu, "Bizi yabancılaştıran unsurları bir tarafa bırakacağız, beraber kardeşçe, güzel bir sohbet yapacağız. Bu ülkeyi hepimiz seviyoruz, bu ülke için yaşıyoruz, geleceğimiz, çocuklarımız için çaba harcıyoruz. Ayrılık, gayrılık bizim kitabımızda yok. Kardeşlik ve barış olacak, barışı her yerde dile getireceğiz" diye konuştu.
"Geçmişimizle yüzleşeceğiz"
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın 2005'te Diyarbakır'da "Biz buralara fabrika mabrika yapmayacağız" dediğini, daha sonra da "Eski Diyarbakır hapishanesini yıkacağız, size yeni modern bir hapishane yapacağız" dediğini kaydederek "Kemal kardeşiniz size yeni bir hapishane sözü vermiyor, size fabrika sözü veriyor" dedi. Diyarbakır cezaevinde büyük acıların ve dramların yaşandığını, yapılan işkenceler sonucu insanların perişan edildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O hapishaneyi bir müze haline getireceğiz ve Diyarbakır'a her gelen yurttaş Diyarbakırlı gençlerin çektiği acıları o hapishaneyi gezerek göreceklerdir. Bunu şunun için söylüyorum: Geçmişimizle yüzleşeceğiz, acılarımızı paylaşacağız. Ve biz özgürlük, demokrasi istiyorsak önce geçmişimizle yüzleşerek yapacağız bunu."
"Şimdi Türkiye'de OHAL var"
Kılıçdaroğlu, geçmişte bölgede Olağanüstü Hal (OHAL) yaşandığını anımsatarak "Resmi adı kalktı, şimdi OHAL Türkiye'de var, doğuda, batıda, kuzeyde güneyde var, her yerde var" dedi.
AKP iktidarında 2002-2010 yılları arasında 110 tane faili meçhul olduğunu, 315 kişinin dur ihtarına uymadı diye öldürüldüğünü, cezaevlerinde tutuklu ya da hükümlü olup tedavi için izin verilmeyen ve hayatını kaybeden kişi sayısının da 212 olduğunu, tutuklu sayısının 2005'te 28 binken, 2009'da 52 bin kişiye yükseldiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Düşüncesini açıkladığı için 2010'un ilk 6 ayında 596 kişi yargılanıyor, öngörülen hapis cezası 1219 yıl. 21. yüzyılın Türkiyesi'nde düşüncesini açıkladı diye hapis cezası istenebilir mi? Bunu isteyen Hükümet barışı, kardeşliği getirebilir mi?"
"Özel yetkili mahkemeler olduğu sürece demokrasi gelmez"
Taş atan çocuklar konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, 2009'da taş attığı gerekçesiyle 177 çocuk yargılandığını ve 772 yıl hapse mahkum edildiğini, bu yargılamaların da özel yetkili mahkemelerde yapıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Bu mahkemeler olduğu sürece Türkiye'ye demokrasi gelmez. Bu mahkemeler olduğu sürece yargı bağımsız olmaz, kararı siyasi otorite alır, yargı onun kararına uyar. Demokrasi özgürlük gelecekse her alanda gelmeli. İnsanlar düşüncelerinden, kimliklerinden ötürü ayrıma tabi tutulmamalı. Her insan eşit yurttaşlık temelinde beraber olmalı" diye konuştu.
"AKP demokrat değil"
Kılıçdaroğlu, çok kısa bir süre öncesine kadar CHP için "statükocu", AKP içinse "değişimci" denmesine karşın artık durumun değiştiğini söyledi. Faili meçhullerin, kayıpların aydınlatılması için verdikleri önergelerin AKP tarafından reddedildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, 12 Eylül ürünü olan yüzde 10 seçim barajının kaldırılması yönündeki tekliflerinin de kabul görmediğini kaydederek "Çünkü bunlar demokrat değil, milli iradeye inanmıyorlar. Biz demokratız, özgürlükçüyüz, halktan yanayız" dedi.
TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinin değiştirilmesi için verdikleri tekliflerinin de AKP tarafından reddedildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "AKP özgürlükçü değil, demokrat değil, yürekli değil, insan haklarından yana değil, çocuklardan yana değil, işten aştan yana değil. Ahmet Arif ne diyor Adiloş Bebe'de. Bunlar aşımıza göz koyanlardır diyor, bunları tanıyın diye anlatıyorum size" diye konuştu.
"İnsan haklarından yana yargı düzeni kuracağız"
Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi özel yetkili mahkemelerden kurtaracaklarını ifade ederken "Recep Tayyip Erdoğan'ın mahkemeleri, savcıları. Yan baktın Silivri'ye, yan baktın Diyarbakır'a. Özel yetkili mahkemeyi kaldıracağız, halkın iradesine saygı göstereceğiz" dedi. Halkın iradesiyle seçilen belediye başkanlarının aylarca hapiste tutulduğunu da kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Kelepçelediler, sıraya dizdiler, fotoğraflarını çektiler, medyaya servis yaptılar. Eğer halkın iradesine saygılıysanız, halkın iradesine saygı duyuyorsanız o insanları aylarca tutukluyorsunuz, neden tutuklandıklarını bilmiyorlar, neden, çünkü gizlilik kararı getiriyorsunuz, avukatı da bilmiyor neden tutuklandığını. O nedenle bu ucubeyi de kaldıracağız. Uygar bir ülkede olması gereken insan haklarından yana bir yargı düzenini kuracağız. Çocuklarımızı, gençlerimizi koruyacağız, her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı bir Türkiye'yi ayağa kaldıracağız."
"Daha çok geleceğim"
Kılıçdaroğlu, bugüne kadar Diyarbakır'dan yeterince oy alamadıklarını ancak bunun sorumlusunun kendilerinin olduğunu vurgulayarak "Biz yeteri kadar Diyarbakır'a gelmedik, yeteri kadar derdinizi dinlemedik. Ankara'da oturduk, bize oy verin dedik. Şimdi bunu değiştiriyoruz. Yeni CHP, yeni bir anlayış. Özgürlükçü, demokrat bir parti. Size geliyoruz, ayağınıza geliyoruz. Daha çok geleceğim, daha çok konuşacağız, daha çok çayınızı içeceğim" dedi.
"En büyük bölücü Erdoğan'dır"
Kılıçdaroğlu, "Yerel yönetimler özerklik şartını getireceğim" dedikten sonra kendisine yönelik "Türkiye'yi bölüyorsun, sen eyalet sistemi dedin" suçlamalarının yöneltildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Buradan söylüyorum. Türkiye bir bütündür, hiç kimse bölmek istemiyor, bu güzel coğrafyada hepimiz kardeşçe barış içinde yaşayacağız" dedi. Başbakan Erdoğan'ın "Sizin mitinginizde niye bayrak yok" suçlamasına da yanıt veren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bayrak bu ülkenin 73 milyon yurttaşının ortak paydasıdır. Bayrak üzerinden siyaset yapılmaz. Bayrak hepimizin bayrağıdır, hepimizin onurudur, şerefidir. O bayrağı göndere çekerken hepimiz saygı duyarız. Onun üzerinden politika yapmak bölücülüktür. En büyük bölücü de Recep Tayyip Erdoğan'dır. Diyarbakır neyse İzmir de odur. Hakkari neyse Edirne de odur. Bitlis neyse Trabzon da odur. Biz niye bölünelim, bölenlere karşı geliyoruz zaten. Bölücü olan belli, Ankara'da oturuyor, kimliği belli, adı da Recep Tayyip Erdoğan'dır onun."
"Türkiye'yi cennete çevireceğim"
Kılıçdaroğlu, Hakkari'de bir muhtarın kendisine "Ülkemi seviyorum, biz bölünmek istemiyoruz, kardeşçe yaşamak istiyoruz, bu kanı durdurun, barışı getirin" dediğini aktararak "Size sözüm var, bedeli ne olursa olsun barışı getireceğim, Türkiye'yi bir cennete çevireceğim" dedi. Başbakan'ın Diyarbakır'da hapishane sözü verdiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Eğer siz hapishane istiyorsanız eyvallah, Recep Tayyip Erdoğan gelir hapishane yapar. Ama biz hapishane değil fabrika istiyoruz diyorsanız sırtınızı AKP'ye döneceksiniz, altı oku, yeni CHP'yi göreceksiniz" dedi.
"Kürt sorununu çözmek Kemal kardeşinizin görevi olacak"
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın önce "Kürt sorunu var" daha sonra da "Böyle bir sorun yoktur" dediğini belirterek, "Böyle bir sorun var mı" diye sordu. Meydandan "Var" yanıtı gelmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Millet mi doğruyu söyler, Recep Tayyip Erdoğan mı?" sorusuna da "Millet" yanıtı aldıktan sonra "Ben de millete inanıyorum. Böyle bir sorun var, o sorunu çözmek Kemal kardeşinizin görevi olacaktır" dedi.
"Diyarbakır'da sivil havaalanı neden olmaz?"
Nüfusu 1.5 milyona yaklaşan Diyarbakır'da sivil havaalanı bulunmadığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, "Size verilen sözlerin hepsi havada kaldı. Oylarınızı aldılar, size verdikleri sözleri tutmadılar" dedi. Kılıçdaroğlu, kendilerine oy verseler de vermeseler de Diyarbakırlılar'ın sorunlarını çözeceğini vurgulayarak "Çünkü benim için yandaş yok, sadece ve sadece vatandaş var" dedi.
"Doğu Güneydoğu'yu petrokimya üssü yapacağız"
Kılıçdaroğlu, binlerce işçinin çalıştığı Diyarbakır halı fabrikası, iplik fabrikası, tütün işleme fabrikası gibi fabrikaların kapandığını, buna karşın icra dairesi sayısının 3'ten 7'ye çıktığını belirterek "Fabrika yok, istihdam yaratmak yok, Diyarbakır'a verdikleri icra dairesi" dedi. Petrol ve doğalgaz hatlarının bu bölgeden geçtiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, Doğu ve Güneydoğu'yu petrokimya üssü yapma sözü verdi.
"Gözünüzü para doyursun"
Kılıçdaroğlu, Türkiye'deki yoksulluğu bitirmek için Aile Sigortası'nı getireceklerini ve her hanenin en az 600 lira geliri olacağını kaydederken Başbakan Erdoğan'ın kendisi için söylediği "Merkez Bankası'ndaki paralara gözünü dikmiş" sözlerine de yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bir insanın hayatı mı önemli, yoksa orada duran para mı önemli? İnsanın hayatı önemli değil mi? İnsan, önce insanların hayatını, geleceğini, mutluluğunu düşünür. Ben insanlar mutlu olsun diyorum, o diyor para gitmesin. Yeter artık ya, gözünüzü para doyursun. Ne oldu size, bu kadar olmaz. Size sözüm var, bu ülkede yoksulluğu bitireceğim. Bu ülkede barışı, huzuru getireceğiz. Bu ülkede umudu yeşerteceğiz, bu ülkede her etnik kimlikten insanımız, barış, dostluk ve kardeşlik içinde özgürce yaşayacak."
"Adam gibi adamsan çıkarsın karşıma"
YGS'deki şifre iddialarına da değinen Kılıçdaroğlu, "Onun başında oturan adamın adı Ali soyadı Demir. Hemen size söyleyeyim, ar damarı çatlamış bir adamdan hayır gelmez. Ar damarı çatlamış bir adam gençlere umut vermez. Bana yetki verin, onu o koltuktan indirmesini bileceğim" dedi. Kılıçdaroğlu, atanamayan öğretmenlerin sorunlarını da çözeceklerini vaat etti.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'a televizyonda tartışma çağrısını yineleyerek "Kendisine Diyarbakır'dan çağrıda bulunuyorum. Kendine güveniyorsan, adam gibi adamsan çıkarsın karşıma sen sorarsın ben cevap veririm, ben sorarım sen cevap verirsin" diye konuştu.
Ahmet Şerif şiiriyle bitirdi
Kılıçdaroğlu, miting meydanında "Diyarbakır seninle gurur duyuyor" sloganları atılması üzerine "Ben de Diyarbakır'la, Diyarbakırlılarla gurur duyuyorum" dedi. Kılıçdaroğlu, konuşmasının sonunda Diyabakırlı şair Ahmet Arif'in "Öyle yıkma" şiirinin şu dizelerini okudu:
"Öyle yıkma kendini/öyle mahsun, öyle garip/nerede olursan ol/içerde, dışarda, derste, sırada/yürü üstüne üstüne/tükür yüzüne celladın/fırsatçının, fesatçının, hayının/dayan kitap ile/Dayan iş ile/tırnak ile, diş ile/umut ile, sevda ile, düş ile."
Kılıçdaroğlu, "Umudumuz, sevdamız güzellik üstüne, insan hakları üstüne, özgürlükler üstüne olsun" dedi.
Simitçiyle sohbet
Kılıçdaroğlu, mitigin ardından parti otobüsüne geçtiği sırada polisler bir simitçinin tablasını devirerek simitlerini yere düşürdü. Buna tepki gösteren simitçiye polislerin sert müdahalede bulunması üzerine Kılıçdaroğlu simitçiyi parti otobüsüne çağırdı.
Kılıçdaroğlu, simitçi ile parti otobüsünde bir süre görüştü. Kılıçdaroğlu, havalimanındaki taksicilerle de bir süre sohbet etti. Daha sonra Kılıçdaroğlu, partisinin Kilis mitingini yapmak üzere özel uçakla Diyarbakır'dan ayrıldı.
Kemal Kılıçdaroğlu Kilis'te
Kılıçdaroğlu, partisince Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmasına, halkın nasıl olduğunu sorarak, ''Sizler iyiyseniz Kemal kardeşiniz de çok iyi. Beraber iyi olacağız, beraber mücadele ediyoruz, beraber Türkiye'yi aydınlığa çıkaracağız, beraber ülkenin sorunlarını çözeceğiz'' diyerek başladı.
Miting alanındakilere ''Kilis'in sorunu var mı?'' diye soran Kılıçdaroğlu, ''var'' yanıtını alması üzerine, kendisinin iki dönemdir milletvekili olmasına rağmen ''Kilis'in derdi var'' dendiğini duymadığını, TBMM'nde Kilis'in derdini söylemeyen bir milletvekiline, milletin vekili denilemeyeceğini ifade etti.
Kilis'te CHP'nin iki milletvekili adayını ''iki tane yiğit insan, çalışkan insan'' olarak tanıtan Kılıçdaroğlu, parlamentoda kürsüye çıkıp aslanlar gibi Kilis'in sorunlarını dile getireceklerini ifade ederek, ''Biz istiyoruz ki halkın derdi neyse Ankara'da dile getirilsin, sadece Kilis değil bütün Türkiye duysun. Bu amaçla buraya geldik'' dedi.
''Başbakan Kemal'' sloganlarıyla sözleri kesilen Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Kilis'in üzümü ve zeytini meşhur ama üzüm bağlarının yarısı söküldü. Bunların meşhur bir sloganı var biliyorsunuz: İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün. İstikrar eyvallah sürsün de Türkiye hadi büyüyor diyelim, Kilis niye küçülüyor? Onun için söylüyorum: Bunların söylediklerine inanmayın. İstikrar sürsün, cebimiz dolsun anlamında... Yoksulluk devam etsin, işsizlik devam etsin, çiftçi perişan olsun, üretici perişan olsun, esnaf yüzde 15 stopajın altında ezilsin ve istikrar devam etsin. Buna izin verecek misiniz? Hep beraber halkın çıkarlarını savunacağız. Bu ülkede önce bizim milletimiz kazanacak. Şimdi siz diyorsunuz ki: Kemal gelecek, çiftçi gülecek. Eyvallah, sizin için çalışacağız, sizin için mücadele edeceğiz.''
"Temiz yönetici, temiz siyasetçi az"
Sadece çiftçi için değil emekli için esnaf için sanatkar için taksi şoförü için çöpte kağıt toplayan çocuk için mücadele edeceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Hiç meraklanmayın bu ülke, her şeyi olan bir ülkedir; yaylamız var, meramız var, güneşimiz var, tarlamız var, her şeyimiz var, çalışkan insanlarımız var, yiğit insanlarımız var. Her şeyimiz var. Temiz yönetici, temiz siyasetçi az. Temiz siyasetçilerin ülkeyi yönetmesi lazım. Vatandaşa dokunması, 'arkadaş ne derdin var' diye dinlemesi lazım. Dinliyorlar mı? Bakın bugünkü gazetede ne yazıyor, bir vatandaş, işsiz birisi Başbakana gidip derdini anlatacak, yani 'ben işsizim, bana iş bulun' diyecek. Herifi palas pandıras dövmüşler hem de ne biçim dövmüşler, her önüne gelen vurmuş.
Siz Recep Bey'in çiftçilerin anasına ne söylediğini biliyorsunuz değil mi? Biliyorsunuz, benim bir şey söylememe gerek var mı? Yok herhalde. Sizden isteğim, bütün çiftçilerden isteğim, bütün çiftçi annelerinden isteğim; o lafı eden, 'ananı da al git' diyen o Başbakana sizin hesap sormanız lazım. Benim bir şey söylememe gerek yok.''
Meydandakilerin ''AKP halka hesap verecek'' sözleri üzerine CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ''Bana yetki verin, ona hesap sorma görevi benim. Öyle kaçmak yok'' dedi.
"Sınır kapısını açacağız, sınır ticaretini başlatacağız"
Güneydoğubirlik'i ayağa kaldıracaklarını, üreticinin kara gün dostu olacaklarını, her üzümün her zeytinin alıcısı olacağını, çiftçinin kazanacağını belirten Kılıçdaroğlu, bu sırada ezan okunduğu için konuşmasına bir süre ara verdi.
Ezan bittikten sonra sözlerine devam eden Kılıçdaroğlu, ''Öncüpınar Sınır Kapısı'nı sınır ticareti merkezi yapma sözü vermenizi istiyoruz'' yazılı pankarta işaret ederek, ''Size sözüm: Sınır kapısını açacağız, sınır ticaretini başlatacağız. Hem buradaki vatandaş kazanacak hem oradaki vatandaş kazanacak. Orada da akrabalarınız var burada da onların akrabaları var'' dedi.
Miting alanındaki bir grubun ''halkın umudu Kılıçdaroğlu'' şeklinde slogan atması üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, kendisinin umudunun da gençler olduğunu söyledi.
Mazotu çiftçi için 1,5 lira yapacağını, çiftçinin elektrik borçlarını ve faizlerini sileceğini, bunun 900 bin lira olduğunu ve devletin bütçesi içinde bir damla bile olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, amaçlarının çiftçinin üretmesi, esnafın kazanması, fabrikanın üretmesi ve iş alanı yaratılması olduğunu vurguladı.
"Recep Bey'e göre işsizlik yok, Recep Bey'in bakanlarına göre işsizlik yok"
Kilis'ten CHP'nin milletvekili olmadığını anımsatan Kılıçdaroğlu, ''Ama bu sefer istiyoruz'' dedi. Meydandaki bir parkartı gösteren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Güzel bir pankart yapmışsınız, buranın meşhur bir yemeği, Recep Bey gelince bulamaçtan söz etmiş. Arkadaşınız da diyor ki: Bulamaç değil iş istiyoruz. Arkadaş 'biz' diyor, kötü bir şey mi istiyor ama Recep Bey'e göre işsizlik yok, Recep Bey'in bakanlarına göre işsizlik yok. Çünkü o bakıyor, çocukları işsiz değil sanıyor ki herkesin çocuğunun işi var.''
''Kilis'te işsizlik var mı?'' sorusuna meydandaki halkın ''var'' demesi üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Kilis'te işsizlik var. Çiftçi memnun değil, emekli memnun değil, üretici memnun değil. Bu düzenden kim memnun? Bu düzenden Recep Bey ve arkadaşları memnun. Vur vurgunu, götür malı. Ne diyordu 'ben yürütmenin başıyım' diyordu. Öyle değil mi. Ben de zaten biliyorum onun maharetini. Ustalığı hangi alanda; yürütme konusunda ustadır bakın ben size söyleyeyim. Bakın bir şey daha söyleyeyim: Çiftçinin durumunu düzelteceğiz, esnafın yüzde 15'ini kaldıracağız. Sınır ticareti açıldığı zaman göreceksiniz ki Kilis eski görkemli günlerine kavuşacak. Kilis'e ilk olarak 1971 yılında geldim. 1971'de Kilis'in pasajları vardı, Türkiye'nin her tarafından insanlar buraya gelirdi, alışveriş yapardı, Kilisli memnundu, huzur içineydi. Yine Kilis'in huzur içinde olmasını, her evde tencere kaynasın, her çocuk mutlu olsun, her anne mutlu olsun isteriz. Kilisli dertlerini çözüp çağdaş uygar bir Kilis olmasını isteriz. Amacımız bu.''