O, 10 Kasım’dan Neden Kaçtı? - Cüneyt Arcayürek

İnsanlar, bizim insanlarımız... Kadın erkek, çoluk çocuk, genç yaşlı...
...yurdun dört köşesinden,
İzmir’den, Hatay’dan başkente gelen binlerce insan, yağmur altında Atatürk’ü ziyarete yürürken o Brunei’de Altın Sultan’ın ülkesinde…
...dün ne gözler aradı onu ne de gazete haberlerinde yokluğundan söz edildi.
 Ziyaretin nedeni mi?
Gökte ararken Brunei’de bulduğu altın bir fırsatı Türkiye’nin kaçırmaması için mi?
Yok efendim yok: Tek neden Atatürk’ten kaçmak için...
Sanki Atatürk, sultan taslağı suratını görmeye pek hevesliymiş gibi...
...ölüm yıldönümlerinde akın akın Anıtkabir’i ziyaret edenlerden kaynaklanan görkemli duyguların, her 10 Kasım sabahı evinin duvarlarını aşarak haremi ismetine girmesine...
...milletinin gönlünden, kafasından adını, eserlerini çıkaramadığı insana, ölümünün üzerinden yıllar geçse de gösterilen ilgiliye, bağlılığa...
...dayanamıyor
***
10 Kasım’da, Ankara’da bulunacağı yerde Brunei’ye kaçmasındaki neden, ne Altın Sultan’ın çağrısı ne de ülkesine yarar sağlamak amacıyla ilgili.
Heyeti Recebiyye’de bulunan Hürriyet Genel Yayın Müdürü Enis Berberoğlu’nun oralardan gönderdiği haber; RTE’nin milletin gönlündeki tahtan indiremediği, olumsuz (kıskançlık mı haset mi desem) duygular beslediği Atatürk’ten kaçışının hem itirafı hem de belgesi...
Başbakan’a soruluyor: “Sultan mı sizi davet etti?”
Yanıtı: “Yok, kendisini görünce ne zaman döneceğini sordum. Cuma deyince, aynı gün geleyim mi dedim. Bir gün kalıp dönüyoruz.”
Üstelik bu kısa haber başka bir gerçeğin de kanıtı.
Cumhuriyet tarihi, bugüne dek hiçbir TC başbakanının bir başka ülkeye davet edilmeden zorla resmi bir ziyaret yaptığını yazmıyor.
Yalakaların, yandaşların, Atatürk düşmanlarının alkışlayacağı bu ilki, RTE başarıyor!
***
Ne yaparsa yapsın, ne Atatürk’ü ne de laik Cumhuriyeti, devrimlerini silemeyecek.
Bir gazetemizin 29 Ekim’de Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle yayımladığı ekten kimi örnekler bu gerçeği kanıtlayabilir.
“Atam! Ne senden vazgeçeriz ne senin eserinden” başlığı altında şunlar yazılı:
“Atamızın aramızdan ayrılışının üzerinden yıllar geçtikçe, düşüncelerindeki anlam ve söylediklerinin değeri daha iyi anlaşılmakta... İlke ve devrimlerinin ölümsüz olduğunu yıllar geçtikçe daha iyi anlamaktayız. Atatürk bilimi, ilke ve devrimleri çağlar öncesinden görmüştür... 
....Atatürk’ü anlamak, Cumhuriyete, demokrasiye sahip çıkmak, ülkemizin bütünlüğünü korumak, geleceğe güvenle bakmak demektir...
Atatürk’ün ilke ve devrimlerine olan bağımlılığımız, tüm olumsuz şartlarda bile tükenmeden devam edecektir. (İlyada Metin- 8B 92687-TED Ankara Koleji.)
Özge Begüm Ceylan, 7. sınıf öğrencisi, “Unutmayız Atam” şiiriyle Atatürk’üne sesleniyor:
“Her gün daha güçleniyorsun Atam kalbimde / Alevleniyor vatan sevgisi içimde /  Cumhuriyeti, seni yaşatacağım, diyorum / En büyük eserini emanet ettin bize.
Halkımda ulus bilincini oluşturdun / Azimle savaştın, düşmanları kovdun / Adım adım Cumhuriyeti kurdun / Yurdumun adını tüm dünyaya duyurdun.
Nasıl unuturuz bilincindeyiz / Sayende bağımsız bir ülkeyiz / Unutmadık, hiç unutmayacağız / Gelecek nesillere hatırlatacağız”
***
Ortaöğretim öğrencisi, halk deyimiyle bacak kadar çocuklar; Atatürk’ü, eserlerini anlıyor, yaşatmaya azimli ve kararlı.…
...velakin ve ne yazık ki bu çocukların ülkesinde başbakanlıka gelen RTE; köhne Osmanlı’nın küllerinden laik bir cumhuriyet yaratan, çağdaş devrimlerin mimarı Atatürk’ü bir türlü sindiremiyor.
Sap gibi durmaktan şikâyetçi olduğu Anıtkabir yerine; Altın Sultan’ın önünde eşiyle durmayı yeğliyor.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget