Türk Basın Tarihi’ne ilgi duyanlar, özellikle İzmirli Hasan Tahsin‘i hemen hatırlarlar. Yunan işgaline karşı çıktığı gbi işgalci Yunan ordusuna tek başına direnmiş, silah çekmiş, ateş etmiş ve şehit edilmiştir. Anısına İzmir’de “ilk kurşun” anıtı dikilmiştir.
Evet Kurtuluş Savaşı’nı kazandık ama, işgale direnen yalnız tek gazeteci “Hukuku Beşer” gazetesi sahibi ve yazarı “Hasan Tahsin” bey değildi.
O, öyle bir devirdir ki sapla saman, akla kara birbirine girmiştir.
Örneğin, işgal sırasında matbaasını basan işgalcilere karşı bomba ve silah kullanan “Köylü” gazetesi sahibi Mehmet Rıfat kurtuluştan sonra düşman cephesine geçmiş, işgalcilerle işbirliği yapmıştır.
Ne hazin değil mi?
İzmir’de Hasan Tahsin gibi bir gazeteci daha var, adı sanı pek bilinmez. İşgale karşı çıkanlar, işgalden bir gün önce Haydar Rüştü’nün “Memleket” gazetesi matbaasında toplanırlar “Reddi İlhak” diye bir dernek kurarlar.
Yunanlılar, işgalciler İzmir’i işgal ettikleri gün Haydar Rüştü’nün matbaasını, evini basarlar, yakıp yıkarlar. Kapıyı kucağında iki çocuğuyla eşi açar.
“Haydar Rüştü nerede?”
Haydar Rüştü o gece bir arkadaşının evinde gizlenmiş.
“Antalya’da Anadolu” gazetesini çıkarır.
Sonrası?
Belli değil...
Eğer rahmetli Ömer Sami Coşar‘ın araştırması, Gazeteciler Cemiyeti’nin “Milli Mücadele Basını” kitabı olmasaydı bu gazetecilerin varlığından bile habersiz olacaktık.
Zeki Sarıhan o dönemi şöyle anlatır:
“Kurtuluş Savaşımız yıllarında subaylar, esnaf, köylüler, gençler, kadınlar gibi gazeteciler de büyük ve tarihi bir sınav içindeydiler.
İnsanların bir kısmı korkusundan veya bir çıkar umarak işgalcilere hizmet etti. Bunu daha iyi anlamak için Bolu, Düzce, Gerede, Konya, Yozgat isyanlarını hatırlamak yeter.
Anadolu’ya geçmeyerek İstanbul’da Padişah’ın çevresinde toplanan, susan ve Kuvayı Milliye’ye cephe alan bazı subayları da hatırlamak gerekir.
Üniversiteden bazı öğretim üyelerinin işgalcilere yaranmak için neler yaptıkları, derslerinde neler söyledikleri ibret alınacak bir konudur.
Ya gazeteciler?
Onların bir kısmı vatanın kurtuluşu aleyhine kalem oynattılar. İttihatçı düşmanlığını Kuvayı Milliye düşmanlığına çevirdiler. Fakat öyle gazeteciler de vardı ki daha başından itibaren kalemini vatanın bağımsızlığı ve milletin onuru için kullandı. Bunlar İstanbul’da da Anadolu kentlerinde de İzmir’de de vardı.”(*)
Yaşadığımız bu devrin de tarihi yazılacaktır.
Karen Fogg’un şekerlerini de orada bulabilirsiniz...
(*) Kurtuluş Savaşı Öyküleri, 3. Öğretmen Dünyası.
Yorum Gönder