“Zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkmak” deyimi bunlar için söylenmiş olmalı.. “Daha önce yapabilirdik, şartların oluşmasını bekledik” sözlerini de unutmuş olmalılar. “Ülkenin o tarihteki durumu”nu kendilerinin iktidar hırsıyla, siyaseti isteklerine göre yönlendirme hırsıyla yaratmadıkları ne malum? O günlerde provokasyonlarla çatışma yaratmak, bunu sağlamak hiç de zor değildi. Şimdi kalkmış “iktidar olma meraklısı değildik” diyor, yıllarca neden başkasının değil de kendisinin Cumhurbaşkanı olarak kaldığını sormak lazım. Türkiye’nin cumhurbaşkanı olmak gibi onurlu ve güçlü bir mevkie oturmak, davetlerin baş köşesine kurulmak, sivil-asker herkesin önünde eğilmesi hoşuna gitmemiş miydi?
PİYANGO GİBİ!
Evren’in ifadesinde yer alan “Taraf tutmadığımızı göstermek için bir sağdan bir soldan idam ettik” lafı da diğerleri gibi tarihe “bir utanç” olarak geçecek bir söz. Yani beyler keyfi olarak, piyango çeker gibi insanları idam etmişler, binlerce kişiye işkence uygulatmışlar ama “ihtilal yapmak suç değil”miş. “İşkenceden soru sorulamaz”mış.
Bu kadar askere “yapılmamış darbe” için, iddialara dayanarak 19-20 yıl hapis cezası verilirken, bu ifadeler bile traji komedinin ta kendisidir. Eğer “bir darbe yapmadıkları halde (yakıştırma iddialarla), sadece bir askeri seminere katıldıkları için” ki nasıl olabiliyor, hangi hukuk buna izin veriyorsa; ‘katılmayanlara’, hatta o tarihte ‘yurt dışında görevli’ veya ‘öğrenci’ olanlara bile ağır hapis cezaları verilebiliyorsa neden ülke tarihindeki en büyük iki darbeden birini yapanlara, gençleri asmak için yaşını bile büyütenlere verilemezmiş?
YARGI DOĞRU KARARI VERMELİ!
Bunlara verilemezse, yapmayanlara nasıl ömür boyu hapis sayılacak cezalar verilebildi? İnsan vicdanı bu soruların cevabını beklemez mi? Gerçi “özel yetkili mahkemeler” hukuka aykırı olduğu kabul edilerek kaldırıldılar ama bu davalar hala onların elinde.. Yüzlerce insana yapılan haksızlığın yüksek yargıda herhalde ortadan kalkacak olması da, 12 Eylül darbesine ve darbecilerine karşı gerekenin yapılması da toplum tarafından sabırsızlıkla bekleniyor.
Ve ayrıca.. Ben şahsen o seminerde bir darbe provası yapılmış olmadığına, bu nedenle mahkum edilenlerin haksızlığa uğradığına inananlardanım, öte yanda ise Evren’in, üstelik “darbe yapmış bir Genelkurmay başkanı” olarak “onların suçluluğuna velakin kendisinin suçsuzluğuna inanıyor” gibi “Ben teşebbüs etmedim, ihtilal yaptım, bu suç değil, bizi tarih yargılayabilir” demesini hayret ve dehşetle karşılıyorum.
İdam ve işkenceleri bir yana bugün insanlar “Halkın oylarıyla seçilmiş bir hükümeti indirmeyi düşündünüz” diyerek “eylem değil, düşünce” nedeniyle (o da “düşündükleri” iddia edilerek) mahkumiyet verildiğine göre “ihtilal yaptığını ve geri dönse yine yapacağını” söyleyenleri, “bir hükümeti seçildiği yerden zorbalıkla indirenleri” neden sadece tarih yargılayacakmış?
Tarih zaten yargılayacak ama (ceza veremeyecek) o tarih önünde “mahkum edilmeleri” de -aynen 27 Nisan muhtırasının edilmesi gerektiği gibi- son derece önemli. İsterlerse ondan sonra yine yataklarında kalsınlar ama varsa eğer, adalet yerini bulsun!
‘Eyalet sistemi’ne mi geçiyoruz?
Çıkarılan “Büyükşehir Yasası” üzerine çok sayıda mail geliyor. İnsanlar bu yasanın “eyalet sistemi”ne geçişi gerçekleştireceğine, eyalet tarzı yapılanmaların özellikle Doğu ve Güneydoğu’yu merkezden koparacak bir süreci başlatacağına..
Güneydoğu’da farklı kökenden aşiretlerin (örneğin Kürtler ve Araplar ) birbirine düşeceğine inanmaktalar.. Örneğin Güneydoğulu Mıhallemi (Arap) aşiretinden vatandaşlar :
“Bizim Kürt kardeşlerimizle bir problemimiz yok ama burada yalnız onlar değil biz de varız. Kürtlere karşı değiliz ama bizi bölen BDP ve onun zihniyetine karşıyız. Bu yasa bölgeye büyük zarar verecek, inanın büyük kavgalar yaşanacaktır. BDP’liler Mardin ve Van için çalışmalara şimdiden başladılar.. Bu yasa ile bölgede yeni bir Türk-Kürt kavgası çıkar mı bilemeyiz fakat emin olun bir Kürt-Arap savaşı çıkar. Bu bölgesel yönetime geçişte BDP’li Kürtler bize ne yapacaklar acaba? Bu topraklarda onlardan başka kimse yaşamıyor mu?” diye yazıyorlar.
HALK NEDEN DUYMUYOR?
Acaba Hükümet bu yasayı çıkarırken her detayı inceden inceye hesapladı mı? Meclis’te ve TV’de halka yeterince anlatıldı mı? Siyaset bilimciler tartıştı mı?
Hayır.. Türkiye’de artık en önemli, ülkenin geleceğini değiştirecek önemde yasalar tepeden inme, yangından mal kaçırır gibi aceleyle, toplum ve Meclis tartışmadan yapılıveriyor. Bu yasa da sanki sadece “13 ilin büyükşehir olması” imiş gibi, bu söylenerek geçirildi. Oysa “başkanlık sistemi için gerekli olan eyalet yapısı” mı sağlanıyor, yalnızca “buyurun bizde de var” demek için gerçekten sonu bölünmeye gidecek bir hata mı yapılıyor, toplum bundan habersiz.
Sevindirici olan nokta, üzerinden günler geçmesine rağmen hala “onay için Köşke gönderilmemiş” olması. Cumhurbaşkanı Gül bugüne kadar Hükümet’in çıkardığı her yasayı onayladı ama “başkanlık sistemini Türkiye için sakıncalı” bulması nedeniyle bu yasaya aynı kolaylığı sağlar mı bilemeyiz. Ancak doğru karar vermesini umabiliriz.
Bu arada Hükümet Büyükşehir Yasası’nın artıları ve eksileriyle TV’lerde tartışılmasını ve toplum tarafından anlaşılmasını sağlamak durumundadır. Günlerimizi Filistin, Suriye telaşıyla geçirirken kendi ülkemizin geleceği arada kaynarsa büyük hata olur. Tabii “büyük sorumluluk”tur da!
Yorum Gönder