Erdoğan’ın Tgb Korkusu - Mehmet Ali Güller


Başbakan Erdoğan’ın Ankara Üniversitesi’nin açılışını yapması “ileri demokrasimiz” açısından bir ilke daha vesile oldu. Şöyle ki, öğrenciler “uslu” ve “yaramaz” diye ikiye ayrıldı. Üniversite yönetimin yaptığı bu ayrımla oluşturulan listeler açılış günü kapıdaki polislere verildi. Polisler gelen öğrencinin kimliğine bakıp, ismi listede varsa içeri aldı, ismi yoksa içeri sokmadı!
Yani üniversite açılışına üniversite öğrencisi sokulmadı!
Böylesi bir kepazeliğin tek gerekçesi vardı: Başbakan Erdoğan’ın öğrenciler tarafından protesto edilmesini engelleyebilmek.
Bu kafayla üniversiteleri kapatmak zorunda bile kalırlar. Zira protestolar çığ gibi büyüyecek…
GÜL KOKULU REKTÖRLER
Bu son uygulama, üniversitelerin ne hale getirildiğini de ortaya koyuyor. 5-6 yıl önce Cumhuriyete sahip çıkan üniversitelerin çoğunun yönetimi, artık iktidara yandaşlık yapma yarışına soyunmuş akademik bademlerle dolu!
Sadece kendi oyuyla rektör olabilenler bile var…
Bilim ve Gelecek Dergisi’nin son sayısı gelinen yeri anlamamızı sağlıyor. Dergi, son sayısında Türkiye’nin rektör haritasını çıkarmış. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hangi kriterlerle rektör atadığını, Cemaat-AKP kadrolaşmasının geldiği boyutu, muhalif öğretim üyelerinin nasıl cezalandırıldığını, ayrıntılı incelemiş…
Sonuç olarak üniversiteler, bilimsel bilginin üretildiği merkez olmaktan hızla uzaklaşıyor…
AKP KAFESLEDİ, TGB ÇUVALI ÇIKARTTI!
Erdoğan cephesinden bakılınca bu korkunun dayanakları fazlasıyla görülüyor kuşkusuz…
Örneğin AKP, Türk askerinin başına çuval geçirilmesini “büyük devletler özür dilemez” diyerek geçiştirmiş, “ne notası, müzik notası mı” diyerek durumdan memnuniyetini sergilemişti. Ancak Türkiye Gençlik Birliği TGB, hem de birkaç kez, yakaladığı ABD askerinin başına çuval geçirerek onurumuza sahip çıkmıştı…
Örneğin AKP, ABD’yle birlikte TSK’yi kafeslemiş ama TGB “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyerek gençliğin vatansever sesi olmuştu…
Sayısız örnek için yerimiz yok… Ama AKP’nin TGB’den neden korktuğunu en somut olarak ortaya koyan bir eylemi anımsatarak bitirelim: TGB, bu 19 Mayıs’ta polis rakamlarına göre 250 bin genci Taksim’de toplamış ve “Bağımsız Türkiye” için ant içmişti…
İşte şimdi o andın devamı olarak 29 Ekim’de, Ankara’yı, Cumhuriyet’in başkentini “bağımsız Türkiye” sloganlarıyla inletmeye hazırlanıyorlar…
TELGRAFÇI HAMDİ’NİN TORUNLARIYIZ
Erdoğan’ın korkusu öyle bir noktaya gelmiş ki, artık milli, ulusalcı, solcu gazetelere ambargo uygulamaya bile kalktı.
Nafile… Telgrafçı Hamdi’nin “su borusundan füze yapan” torunları için gazetecilik yapabilmenin sınırları yoktur!
Gelin bugünkü Ufuk Ötesi’ni, Erdoğan’ın durumunu anlatan bir fıkrayla bitirelim:
Napolyon, tekrar dünyaya gönderilmiş. Önce Beyaz Saray’da akşam yemeğinde ağırlanmış. Yemek bittiğinde Napolyon, Obama’ya şöyle demiş: ‘Sizin elinizdeki silahlara sahip olsaydık, Waterloo’da savaşı kaybetmezdik…’
“Ardından Rusya ağırlamış kendisini. Yemek bittikten sonra Napolyon, Putin’e dönmüş: ‘Sizdeki bu KGB bizde olsaydı, Waterloo’da savaşı kaybetmezdik…’
“Nihayet Ankara’da ağırlanmış Napolyon… Yemekten sonra yine konuşmuş: ‘Çok şanslısınız Mösyö Tayyip. Sizdeki bu mükemmel basın bizde olsaydı, Waterloo’da kaybettiğimizi kimse öğrenmeyecekti…
Türkiye yıkıldığınızı, ambargo uyguladığınız bu milli, ulusalcı, solcu gazetelerden duyacak!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget