Bugün pazar: Güne Ertuğrul Özkök’ün TT Arena’daki performansını beğenmediği Madonna’nın “Bari kırmızı donunu gösterseydi” diyen, ülke sorunlarını belden yukarıda bırakan
yazısını okuyarak başlayabilirsiniz.
Posta’daki resimlere bakıp; TT Arena’yı dolduran 50 bin kişi içinde başı üstü kapalı tek bir kadının neden bulunmadığını da merak edebilirsiniz.
Gözünüze çarpan siyasal haberler arasında; darbeleri inceleyen komisyon üyelerine bilinmeyen hiçbir şey söylemeyen Süleyman Demirel’in; “Yarın da bugünkü yanlışları bir başkası araştırır” sözüyle kimi veya kimleri kastettiğini düşünebilir; hele Başbakan’ın adı geçiyorsa aklınızdan, ne telefonda ne de özel söyleşilerde zinhar söylememek gerektiğini düşünerek o haberi yazan gazeteyi de bir yana bırakabilirsiniz...
Dönmedolaba binmeyi arzulayan çocuğunuzu, TV’lerdeki Çarkıfelek programını gün kaçırmadan izleyen eşinizi birden anımsayabilirsiniz ama medyada çark edenler o kadar çok ki; taze örnek, daha önceleri Gülen okullarına karşı çıkan MA Birand’ın, “İyi bu okulları kapatmamışız” diyen Posta’daki yazısına da hayret etmeyebilirsiniz.
Bu memleket şiirde Nâzım Hikmet, musiki alanında Fazıl Say yetiştirdi. Yeni Nâzım’lar, Say’lar yetişecek diye geleceğe umut bağladığınız sırada…
…bir gün olsun, bir iki cümleyle Say’ın dünyada ünlü piyanist-bestekâr olduğunu söylemeyen RTE’ye bakıp; Cumhuriyet ne başbakanlar yetiştirdi diye de hayıflanabilirsiniz.
Yakın tarihi biraz karıştırmışlığınız varsa; rahmetli Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in, örneğin 12 Mart darbesini ABD’nin tezgâhladığını içeren, rahmetli İsmail Cem’e verdiği demeci anımsayabilir, yakın dostu ve mesai arkadaşının bu açıklamasına karşı “bir bilen” Demirel’in…
…komisyona “Darbelerin hiçbirinde ABD’nin dahli yoktur” diye beyanda bulunmasını da yadırgamayabilirsiniz.
Hatta iki parti arasında Kürt sorununa çözüm bulmayı öngören buluşmanın uygulamada hangi yöntemleri kapsayacağı araştırılır, tartışılırken; Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, hükümetin, anadilinde eğitim konusunda çalışmalar ve PKK konusunda K. Irak (Barzani) yönetimiyle “silah bırakmaya kadar” görüşmeler yaptığını birden açıklamasındaki nedenleri de sorgulayabilirsiniz.
***
Bahar havası diye adlandırılan gelişmeleri izlemeye başladıktan ve dün Hürriyet’te, “Görüşmede Başbakan’ın tavrını olumlu bulduğunu, Kürt sorununun çözümünde umutlu olduğunu” söyleyen Kılıçdaroğlu’nun demecini de okuduktan sonra…
…Beşir Atalay’ın hükümetin yeni açılım planlarını öne çıkaran açıklamalarını da kuşkuyla karşılayabilirsiniz.
Üstelik Kürt sorununa birlikte çözüm çareleri araştırmayı ilke olarak iki partinin öngördüğü yaygın bir söylenti olarak topluma sindirilmeye çalışıldığı bir sırada, Beşir Atalay’ın hayırlara vesile olacak açıklamalar yapmasındaki anlam nedir diye düşünebilirsiniz.
Ama burada kimi sorular aklınıza takılır.
Açıklama, CHP’ye, soruna birlikte çözüm istiyorsak hükümetin çabalarını, Kürt dayatması anadilinde eğitim konusundaki olumlu çalışmalarımızı destekleyin anlamına mı geliyor?
Acaba CHP bu yeni “açılımı” nasıl değerlendiriyor?
***
Top CHP’de.
CHP’nin parlamentoda kurulmasını önerdiği partiler arası uzlaşma komisyonu; MHP’nin açıkladığı artık dönmesi olanaksız tutumundan sonra çöktü.
Bunun üzerine RTE; Kılıçdaroğlu’na “iki parti bugünkü toplantıya katılan heyetlerden oluşacak ‘istişari’ bir komisyon” kurmayı önerdi.
Bu, hükümetin atacağı adımlara CHP’yi ortak etmeyi öngören bir tuzak!
BDP’nin bulunmadığı istişari komisyona katılıp katılmamaya karar vermesi gerekiyor Kılıçdaroğlu’nun.
Ya hayır, ya evet!
Hayır, çözüm olanaklarını iki partinin birlikte araştırmasının önünü kapayacak!
Ya evet? CHP, RTE’nin birlikte çözüm adıyla süslediği tuzağa düşecek; AKP’nin dümen suyuna yönelecek!
İki rahmetten biri...
Yorum Gönder