Fazıl Say’ın bir twitter mesajı yüzünden mahkûm olabileceğini dünyada duymayan kalmadı.
İnsanların çoğu Türkiye’nin uluslararası üne sahip piyanist ve bestecisi Say kadar, hatta belki ondan da fazla Türkiye için üzülüyor olmalıdır.
Sanatla ve sanatçılarıyla sorunu var ülkenin.
Suç, kusur, günah bilinen bir eylem sanatçıdan gelmişse öfke ve kesilmek istenen ceza katmerleniyor.
Mesela Fazıl Say, “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçlamasına hedef olduğu zaman savcıya, söz konusu tweet’i paylaşan 165 kişiden biri olduğunu, kinayeyi komik bulduğu için yeniden tweet olarak attığını söyledi.
Ama işe yaramadı.
Belki Fazıl Say’ın sahip olduğu şöhret nedeniyle sakıncalı mesajın etkileme gücünü arttırdığı hesap edildi.
Ayıplı yaman çelişki
Suça konu olan Hayyam şiiri bin yaşında:
“Irmaklarından şaraplar akacak diyorsun
Cennet-i alâ meyhane midir?” diye başlayıp gidiyor.
Ve şairin şansına bakın ki bin yıl sonra Türkiye’de başı derde giriyor.
Yine de kaderine şükretmeli ki savunmasını Fazıl Say gibi bir aydın yapacak.
O dizelerde Hayyam cenneti meyhane gibi göstermiyor. Öyle olmadığı vurgusunu içeren bir soru formunda anlatıyor meramını.
Önceki gün Avrupa televizyonları akşam haberlerinde Fazıl Say’ın hapis istemiyle dava edildiğini duyuran alt yazılar geçtiler.
Dava sürerken yaşadığımız çelişkiler saçılıp dökülecektir.
Fazıl Say-Tayyip Erdoğan benzerliği mutlaka kendini duyuracaktır.
“Bir şiir söyledi, hayatı kaydı” diye mağdur ilân edilen, halkta uyanan merhamet duygusunu siyasi enerjiye dönüştürerek ülkeyi on yıl “tek adam” olarak yönetme imtiyazına erişen Tayyip Erdoğan’ın döneminde yeni bir “şiir kazası” yaşanması, ayıplı, ibretli, yaman bir çelişki sayılacaktır.
Boş ver onları Hayyam
12 Mart’ta araştırmacı yazar Aytunç Altındal da Yunus’tan aktardığı “yoldaş“ kelimesi yüzünden askeri mahkemede 7 yıl hapse hüküm giymiş, yeniden yargılandığı sivil mahkeme cezayı 14 yıla çıkarmıştı.
Bugün askeri mahkemeleri mumla aratan sivil mahkemelerin kapısında adalet bekliyoruz.
Kendi yorumlarını din diye dayatan, kamu kadrolarını yandaş dolduran, devletin birbirinden bağımsız olması gereken üç gücünü tek adam iradesi altında birleştiren zihniyet, ileri demokrasi gösterip polis devleti getirmiştir.
Seksen senelik şiiri mahkûm edenlerden intikam alan yeni rejim, başlangıçtaki cesur reformları terk etmiş ve bin yıl önce yaşamış şairi yargılayacak kadar şaşırmıştır.
Fazıl Say’ın şahsında Hayyam’ın kendini nasıl savunacağı belli:
“Hiç, bildikleri hiçtir, bilmek istedikleri hiç
Bak da gör şu cahilleri, kurulmuşlar tepesine dünyanın
Onlardan değilsen şayet kâfir derler adama
Boş ver onları Hayyam, sen bak kendi yoluna.”
Bu savunma Ömer Hayyam’ı toplum vicdanında aklar.
Ama Fazıl Say’a faydası olur mu; şüpheli.
Zaman kötü çünkü!
Yorum Gönder