Putin Doktrini - Mehmet Ali Güller

Rusya Başbakanı Vladimir Putin, devlet başkanlığı seçimi öncesinde, yayımladığı bir makaleyle milli güvenlik stratejisini ilan etti.
“Güçlü olmak: Milli güvenlik garantileri” başlıklı makaleyi, Putin doktrini olarak da niteleyebiliriz.
ÖNLEYİCİ NÜKLEER VURUŞ
Putin, makalesinde yeni döneme ilişkin çok önemli dört vurgu yapıyor:
1. “Rusya, hiçbir surette stratejik caydırıcılık potansiyelini güçlendirmekten vazgeçmeyecek .”
Putin’in bu ilk vurgusu, aynı zamanda Medvedev’in 5 Şubat 2010 tarihinde imzaladığı, Rusya’nın son askeri doktrinini sürdürme kararlılığına işaret ediyor.
İmzalandığı dönemde çok tartışılan askeri doktrin, “taarruz doktrini” olarak nitelendirilmişti.
Çünkü Medvedev, Rusya’nın, nükleer silahları sadece nükleer saldırıya maruz kaldığı ya da ülke güvenliğine yönelik konvansiyonel silahlarla saldırının gerçekleşmesi durumunda değil, kendisini böyle bir tehdit altında hissetmesi halinde bile, “önleyici saldırı” olarak kullanacağını ilan etmişti.
RUSYA’DAN ASKERİ HARCAMA ATAĞI
2. “Silahlı kuvvetleri geliştirmek için önümüzdeki on yıl için 23 trilyon ruble tahsis edildi.”
ABD önümüzdeki on yıl boyunca savunma harcamalarında 480 milyar dolar kesintiye giderken, Rusya tersine, önümüzdeki on yılda silahlı kuvvetlerini geliştirmek için 23 trilyon ruble yani 730 milyar dolar kaynak ayırıyor!
PASİFİK’TE OKYANUS DENİZ KUVVETLERİ
3. “Asıl amaçlar arasında, Kuzey ve Uzak Doğu’da ‘okyanus’ deniz kuvvetlerinin yeniden kurulması var.”
ABD’nin yeni savunma stratejisinde ağırlığı Ortadoğu yerine Asya-Pasifik’e vereceğini ilan etmesinden sonra, Rusya’nın da Uzak Doğu’da yeniden “okyanus” deniz kuvvetlerini kuracağını ilan etmesi anlamlı.
Nitekim ABD, Asya-Pasifik’i merkez ilan ederken, askeri gücünü hava ve deniz kuvvetlerine dayandıracağını belirtiyordu.
RUSYA’DAN ABD’YE ASİMETRİK YANIT İLANI
4. “Rusya’nın ‘ABD Füze Savunma Sistemi’ne askeri – teknik yanıtı, etkin ve asimetrik olacak.”
Moskova’nın ABD’ye asimetrik, yani, ABD mevcudunu aşar nitelikte yanıt vereceğini duyurması, Kürecik’teki kalkan nedeniyle Türkiye’yi de doğrudan ilgilendiriyor.
Rusya’nın son dönemde stratejik füzelerini yenileme ve geliştirme çalışmalarına yoğunlaştığı, savunma çevrelerince bilinen bir gerçek. ABD ve NATO kalkanına karşı, kalkan delecek nitelikte füze geliştiren Rusya’nın bu hamlesi, aslında 2010 tarihli askeri doktrininin bir gereği.
Yukarıda “önleyici nükleer vuruş” boyutuna değindiğimiz doktrinde tehdit algılaması şu şekilde sıralanmıştı:
“Kuzey Atlantik ittifakı kuvvetlerinin, NATO’nun genişlemesi de dahil olmak üzere, çeşitli şekillerde Rusya’nın sınırlarına yaklaşmış olması” birinci tehdit, “ABD’nin Doğu Avrupa’ya füzesavar sistemleri yerleştirme projesi” de ikinci tehditdi.
AKTİF SAVUNMA DÖNEMİ
Putin, yeni doktriniyle aslında ABD’ye karşı çok daha atak “savunma” yapacağını; Rusya’nın askeri varlığını, BM Güvenlik Konseyi’ndeki konumuna paralel düzeyde tutacağını ilan etmiş oluyor.
“Aktif savunma” da diyebileceğimiz bu tutumun ilk uygulaması, Moskova’nın Suriye’ye uçak gemisi Kuznetsov’u göndermesi ve ABD’ye meydan okuması olmuştu aslında…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget