- ABD, Müslüman Kardeşler (MK) ile yakınlaştı. Arap dünyasında Müslüman Kardeşler’in iktidara gelmesine destek veriyor.
- Mısır, Tunus, Libya ve Suriye’de bunun örnekleri yaşandı ve bugün de yaşanmakta.
- Ancak MK, İsrail’e karşı; zemininde şeriat düzenini esas alan bir politikaya sahip.
- ABD bunu bile bile MK ile nasıl işbirliği yapıp yakınlaşabiliyor? Bu sorunun yanıtı henüz verilmiş değil.
- MK Sünni olduğu için İran’a ve Şii’lere karşı Arap dünyasında esaslı bir güç ve örgütlenme olarak değerlendiriliyor.
- İsrail, ABD’nin Ortadoğu politikası ve çıkarları ile 1990 sonrasında sorunlar yaratmaya başladı. MK İsrail’in yerine (alternatifi) olarak mı değerlendirilmeye başlandı? Bu mümkün olabilir mi?
Şimdilik uç bir düşünce olarak görülse bile ABD açısından önemli yararları yok mu?
a) İran’a karşı kapsamlı bir örgütlenme modeli olarak düşünülemez mi?
b) Aynı zamanda İsrail’in ABD’ye bağımlılığının arttırılması için kullanılamaz mı?
- Dolayısıyla MK, ABD ile işbirliği içinde, Ortadoğu-Arap ülkelerinde iktidara geldikleri takdirde; (şimdilik) ılımlı İslam yapılanması (modeli) içinde gelişmeler beklenebilir.
- Dolayısıyla MK, ABD’ye önemli olanaklar yaratabilecektir. Daha homojen ve bütüncül (entegre) bir Ortadoğu politikası söz konusudur; İran’ın etki alanının sınırlanması için Sünni MK önemli potansiyele sahiptir ve ayrıca, yukarıda belirtildiği gibi, İsrail’in denetim altında tutulmasına olanak yaratacaktır.haberguncel.blogspot
- Madalyonun öbür yüzünde MK’nin ABD tarafından ne oranda denetim altında tutulabileceği uzun vadede tartışma konusudur. Özündeki şeriatçı yaklaşım uzun dönemde, ABD açısından işleri tersine çevirebilme potansiyeli taşıyor. ( NOT: Taliban örneği dikkate alınmalı. O.T.)
Türkiye model mi?
Ankara MK’ye yakındır. Ayrıca Mısır, Tunus, Libya ve Suriye olaylarında MK’ye destek verilmiştir.
Öncesinde, Hamas üzerinden Filistin konusunda Ankara’nın son yıllarda uyguladığı politikalar MK çizgisine verilen desteğin somut kanıtları oldu.
Ankara hükümeti de ABD-MK işbirliğine katılmış görünüyor. ABD bir anlamda, Türkiye’yi örnek göstererek, Arap Ortadoğu’sunda MK’yi biçimlendirmeye çalışıyor; “Ankara’nın 2003’ten beri izlemekte olduğu politikaları esas alarak, sen de Arap ülkelerinde yeniden yapılanmaya git” yaklaşımı var.
Koşullarına gelince;
- Piyasa ekonomisini esas alarak özelleştirmelerin yapılması,
- Küresel sermayeye ve şirketlerine kapıların sonuna kadar açılması,
- İçerde İslami yapılanma konusunda destek verilmesi; yeter ki kırmızı çizgileri aşma; Batı karşıtı bir radikal İslamın gelişmesine izin verilmemesi temel koşul.
MK’de şimdilik, bu koşullara uyacağını ifade etmeye başladı.
Esas sorun İran mı?
ABD’nin (ve ortaklarının) MK ile işbirliğine başlamasının arkasında ‘İran hedefi’ mi yatıyor? Hedefte İran var ise Arap dünyasında Şiilerin zayıflatılması gerekiyor. Bunun için de MK ile işbirliği zorunlu hale geliyor.
Üstesinden ancak MK gibi dev bir örgütlenme ile gelinebilir; çünkü Arap dünyasında siyasal, sosyal ve dini olarak en güçlü ve en büyük örgüt MK’dir. İktidara gelme potansiyeli en yüksek olanıdır.
ABD bu nedenlerle gönülden arzu etmese bile, dini odaklı bir örgütü (ve örgütlenmeyi) kabullenmek zorunda kaldı. Tabii ki dereyi geçinceye kadar…
Ortadoğu’nun sosyo-politik geriliği ve dengesizlikleri göz önüne alındığında, sonuçta antidemokratik bir yapılanma modeli ortaya çıkıyor. Onlar açısından amaç demokrasi olmadığına göre, bunu çok doğal karşılamak gerekir.
Ortadoğu ülkelerinin (ve toplumlarının) iç yapısındaki çarpıklıklar ve dengesizlikler demokrasinin ve istikrarın önündeki en büyük engel olarak karşımıza çıkıyor.
Irak, Mısır, Libya ve Suriye’de sürmekte olan iç çatışmalar bunun en açık kanıtıdır .
Erol Manisalı/Cumhuriyet
Yorum Gönder