‘…Dediği Olur’ Demokrasisi! - Yakup Kepenek

MİT yöneticilerinin yargılanmasına düğümlenen yoğun tartışmalar, bilinmezliklerin çatışması olarak yapılıyor.
MİT yasası ile ilgili tartışmaların ağırlığı ve boyutları ne olursa olsun, geçmişte birçok örneğinde görüldüğü gibi, sonuçta Başbakan’ın dediği oluyor !
Türkiye, “….dediği olur” demokrasisine dönüşmüştür!
***
MİT yöneticilerinin yargılanması konusunda, papatya falı açılırcasına uzun yorumlar yapıldı. Sonuçta, iktidar çatlağının ya da tepedeki çatışmanın iki tarafı varmış gibi yapıldı: Bir tarafta MİT ve hükümet, öbür tarafta da polis ve yargı.
Matematikte bir kural var. Çok bilinmeyenli eşzamanlı denklemlerde çözüme ulaşılması için bilinmeyen sayısı ile eşitlik sayısı birbirine eşit olmalıdır.
Burada eşitlik sayısı az, bilinmeyen sayısı çok .
AKP hükümetinin dini siyasete alet etmesinin derecesi, Anayasa Mahkemesi’nin 2008’deki ünlü “odak” gerekçeli kararından sonra çok artmış olmakla birlikte, yine de tam olarak bilinmiyor; MİT ise tanımı gereği bilinmezliklerin kurumudur.
Bunların karşısında yer aldığı öne sürülen yargı-polis ikilisinin de cemaati yansıttığı söyleniyor. Oysa, cemaat de gazeteleri, TV’leri ile her an her yanımızda olmasına ve özellikle de üzerine onca kitap yazılmasına ve yazarların bir çoğunun tutuklu yargılanmasına karşın, örgüt yapısı, siyasal bağları, parasal kaynakları, üyeleri ve bunların niteliği yönleriyle tam olarak bilinmiyor.
Bu çoklu bilinmezlere bir de Ortadoğu’dan ABD’ye uzanan dış etkenler eklenince, konu iyice karmaşıklaşıyor.
Böyle olunca da ülkede yaşanan son gelişmeler üzerine yapılan çözümlemeler, yorumlar ve bunlarla çıkarılan sonuçlar bilinmezlik denizinin derinliklerinde kayboluyor; anlamsızlaşıyor!
***
MİT yöneticilerinin yargılanmasıyla ilgili yasal düzenlemenin kişiye özel mi, yoksa diğer üst düzey bürokratları da kapsayacak biçimde genel mi olması gerektiği tartışması sırasında çok ilginç bir gelişme yaşandı. Adalet Bakanı, AKP’ye çok yakın bir gazeteciye verdiği demeçte, özel değil, genel düzenlemenin daha doğru olacağını açıkladı.
Ancak, aynı bakan, Başbakan’a geçmiş olsun ziyaretinden düşüncesi değişmiş olarak döndü; genel düzenlemeden vazgeçildi; MİT düzenlemesi Meclis’e getirildi; hızla yasalaştı; Şike Yasası değişikliği sırasında yaptığı yanlışı(!) bu kez tekrarlamayan Cumhurbaşkanı tarafından jet hızıyla onaylandı.
Neden böyle oluyor?
MİT bağlamında yaşananlar, bir evin çatısındaki kiremit kırıklarını andırıyor. İşler bu noktaya gelinceye dek, toplumsal yapının olmazsa olmaz bir biçimde üzerinde durduğu direkler çürümüş ya da temel taşları un ufak olmuştur.
Nedir bunlar?
Hukukun evrensel ilkelerinin geçerliliği; yasama, yürütme ve yargı erklerinin esas olarak bağımsız ve birbirleriyle denetim ve denge ilişkisi içinde olmaları; temel hak ve özgürlüklerin güvence altında olması.
Bunlar olmadan, demokratiklik bir yana, sağlıklı, yaşanabilir bir toplum yapısından söz edilemez.
Ülkemizde, bu temeller, yıllar boyu ve birikimli bir biçimde çoktan çökertilmiştir; sonrası boş laftır.
Durum bu kadar yalın; yine de bilinmeyenlerden yorum üretiliyor; aslı astarı olmayan bir AKP-cemaat çatışmasından dem vuruluyor; iktidar savaşı başladı tefrikaları yazılıyor.
Başbakan da kayaların üzerinde kaval çalan çoban tavrıyla; liberal yandaşlarının şaşkın alkışları arasında, iç ve dış hava durumunu bakarak, istediği türküyü çalıyor!
Dediği oluyor!
Sorun derin; siyaset yapılarında mutlak anlamda egemen olan genel başkanların dediği olur süreçlerini sorgulamak ve tersine çevirmek gerekiyor

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget