Meclis'e sunulan "2B" yasası "orman niteliğini yitirmiş arazilerin pazarlanması"nı düzenliyor. Aslında ormanken, yasadışı (kaçak) kullanımlarla betonlaşan araziler, işgalcilerine tapu karşılığı satılacak. Böylece "çevre düşmanı kaçak yapılaşma ödüllendirilecek!"
"Afet Alanlarında Dönüşüm" yasası ise tüm yurdun "imarını doğrudan TOKİ'ye bağlama"yı öngörüyor. Böylece çevre için korunan alanlar bile betonlaşabilecek.
2B'deki kandırmaca
Orman Kanunu'nun 2'nci maddesi 'b' fıkrasında yer alan "orman vasfını yitirme" lafından ötürü kısaca "2B yasası" denilen düzenlemenin adı, sözde gerekçesini de özetliyor: "Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun Tasarısı."Oysa orman işgalcilerinin büyük çoğunluğunu artık köylüler değil, villa, apartman, site hatta fabrika, AVM.. yani bilumum rant yapılarının sahipleri oluşturuyor.
Aralarında belediye başkanından meclis üyesine, milletvekilinden bakanlara dek her kademeden siyasetçinin de olduğu bu işgalciler, kullandıkları arazilerin değerinin yüzde 70'ini 3 yıl vadeyle ödeyerek tapu alabilecekler... Peşin ödemeye ise yüzde 20 indirim var!
İktidar, bu yasayla toplayacağı paraya; işgalciler de tapuya kavuşmayı beklerken, orman mühendisi hocalarımız yıllardır diyorlar ki; "Orman ağaçlandırılmış alan değildir; bin yıllarda oluşan toprağı, ekilmeden yeşeren bitki varlığı (flora) ve neslini ancak bu ortamda sürdürebilen hayvan varlığıyla (fauna) bir bütündür. Bu nedenle tahrip edilebilir ama vasfını yitirmez! Rahat bırakılırsa da yeniden orman olur." Bu gerçeği yok sayan yasa, bilimi ranta kurban etmenin yeni bir örneği...
İmarda 'darbe'
Adına "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı" denilen diğer düzenleme ise Başbakanlık TOKİ'yi tüm ülkede "tek imar otoritesi" yapmayı hedefliyor. Mimarlar Odası tasarı hakkındaki açıklamasında diyor ki; "...'ileri demokrasi'nin imar düzeninde, yerel yönetimler, şeffaflık ve katılımcılık dışlanarak, bütün imar yetkileri Başbakanlık'ta toplanıyor. 'Başkanlık' sistemine, önce imar alanında geçiliyor."haberguncel.blogspotO kadar ki tasarı her yeri betonlaştırma uğruna imar ve çevre alanındaki tüm yasaları "uygulan(a)mayacak mevzuat" kılıyor. Tüm yapılaşma ve kentsel dönüşüm kararlarının sadece TOKİ tarafından alınması öngörülüyor. Böylece yerel yönetimler, ilgili kurumlar ve toplum katılımı engellenerek, "depreme önlem" adına "imar darbesi" yapılacak.
Belediyeler "deprem riskli yapı ve bölgeleri" belirlemezlerse Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bunu "resen" yapacak; ardından aynı yerler Hazine eliyle TOKİ'ye devredilecek.
Yasayla imar yetkileri Başbakanlık'a geçecek arazilerde TOKİ'nin dilediği rant yapılaşmasını gerçekleştirebilmesi için Boğaziçi Yasası, Koruma Yasası, Çevre Yasası, Zeytincilik Yasası, Toprak Yasası gibi doğa ve kültürün hukuk güvenceleri de geçersiz olacak.
Tasarı TOKİ'nin "imar özgürlüğü"nü öylesine sağlama bağlıyor ki imar planlarının olası itirazlar için "ilan" edilmesi kuralını bile kaldırıyor! Bu kadarı da düzenleyenlerin "demokrasi kültürü"nü sergilemeye yetiyor.
İnsan düşünmeden edemiyor; yetkileri tırpanlanan belediye başkanları ve muhalefet partileri neden böylesine suskunlar?
Bütün bunları, Ulusal Kanal'daki İmar Dosyası'nda bu akşam 20.30'da eski Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Salih Sönmezışık'la değerlendireceğiz .
Oktay Ekinci/Cumhuriyet
Yorum Gönder