İyiliği Örgütlemek - Ataol Behramoğlu

İyilik ve (karşıtı) kötülük kavramlarının, soyut kavramlar olmayıp, kişisel ve toplumsal nedenleri, kökleri, kaynakları olduğu biliniyor.
Sözgelimi, bir işveren, kötü insan olduğu için değil, o nedenle değil, kapitalizmin gereği olarak işçisini sömürmektedir.
Kötü ya da iyi bir insan olmasının bu sömürüye ilişkin olarak etkisi görecelidir, çok fazla oransal önemi yoktur.
Örneği aşırı bir noktaya götürecek olursak, iyi kalpli işverenin, işyerini işçileri arasında paylaştırıp kendisinin de onlardan biri olarak yaşamını sürdürebileceğini düşünebiliriz…
Fakat bu iyi niyetli davranış tekil bir örnek olarak kalacak, daha da öte işçilerden biri ya da birkaçı yeni patronlar olarak palazlanacaktır…
Çünkü eşyanın (söz konusu örnekteki sistemin) doğası gereğidir bu…
Örneği tersinden alalım…
Yoksul biri, bir emekçi, örnekleri ne yazık ki çokça görüldüğü gibi, kötü yürekli bir insan olabilir…
Onun bir emekçi, sömürülen biri olması, ille de iyi bir insan olmasını gerektirmiyor…
Demek ki iyilik ve kötülük kavramlarının toplumsal ve kişisel nedenleri, kökleri, kaynakları var…
Fakat benim bu yazıda irdelemek istediğim konu bu değil…
***
Çevremize baktığımızda hem iyiyi ve iyiliği, hem kötüyü ve kötülüğü görüyoruz…
İyi ve kötü, iyilik ve kötülük bir arada, sürekli bir savaş durumunda varlıklarını sürdürüyor…
Bu değişmez bir yazgı mıdır?
Kötü ve kötülük, iyi ve iyiliğin yanı sıra sürgit sürdürecek mi varlığını?
Ve çoğu kez, ona üstün gelerek, onun sesini boğarak, onu gerileterek, susturarak ve sonuçta da yok ederek…
Ben bunun böyle olmayacağını, daha doğrusu böyle olmaması gerektiğini düşünenlerdenim…
Kötülük belki hiçbir zaman tümüyle yok olmayacak dünyadan…
Toplumsal yaşamda da, bazı insan yüreklerinde de sürdürecek varlığını…
Fakat onu geriletmek, etkisini azaltmak, zararlarını en aza indirgemek hiç de olanaksız değil.
Bu nasıl başarılacak?
Yanıt, yazının başlığındadır…
***
Örgüt, örgütlenme, örgütlenmek, örgütlü olmak sıkça kullandığımız kavramlar.
“İyiliği örgütlemek” derken farklı bir şeyden söz etmiş olmuyorum…
Fakat yine de kullanılmalarına pek fazla alışık olunmayan bir alana taşımış oluyorum onları…
Çünkü, genellikle, iyi bir insan olmanın, sadece bunun, iyilik için yeterli olduğunu düşünmek eğilimindeyizdir…
Başkalarına kötülüğü dokunmayan, kimseyi kırıp incitmeyen, daha da öte elinden geldiğince başkalarının yardımına koşan kimseleri iyi insan olarak niteleriz.
Bu doğrudur da… Genellikle iyi insanlardır onlar…
Fakat bu iyi insanların varlığı, ne kadar çok sayıda olurlarsa olsunlar, dünyada, ülkemizde, herhangi bir insan topluluğunda, kötülüğün etkisinin azalması, onun ortadan kalkması için yeterli midir?
Bunun böyle olmadığı, olamayacağı açıkça gözler önünde…
Nedenleri ise çok basit…
Kötülük sinsi ve kalleştir…
İnatçı ve zalimdir…
“Su uyur düşman uyumaz” bilgece özdeyişindeki gibi, iyilik uykudayken kötülük hinliklerini, “melanet”lerini tasarlar ve özellikle de böyle zamanları fırsat bilerek uygulamaya koyar…
O aynı zamanda da örgütlüdür…
Çünkü kötüler, zalim oldukları kadar korkaktırlar da…
Ortak çıkarları ve gelecek korkusu onları bir hırsızlar, katiller çetesi gibi bir arada tutmaktadır…
Onlardan geri adım atmalarını beklemek boşunadır…
Çünkü her geri adımın, sözünü ettiğim suçlu çetelerinin bir mensubunun pişmanlığı ya da itirafı gibi, sonlarının başlangıcı olacağını bilmektedirler…
Bütün bu ve benzer nedenlerle, örgütlü kötülük karşısında örgütsüz iyilik,
La Fontaine masalında kurdun karşısındaki yavru kuzudan farksızdır…
Tek başına, tekil olarak iyilik, hiçbir şey değilse bile, hiçbir şeye yakındır…
Öyleyse tek tek iyi insanların, iyiliğin; kötüler ve kötülük karşısında örgütlenmesi gerekiyor..
Kötülük lanetinin kökü tümüyle kazınamasa bile, onun zararlarını en aza indirgemenin yolu, iyi insanların tek tek iyi insan olma köşelerinden çıkarak güç birliği yapmaları, iyiliğin kötülüğe karşı örgütlenerek savaşım vermesidir…
Bu başarıldığında, başarılabildiği ölçüde, kötülüğün örgütlü iyilik karşısında hiç de yenilmez olmadığı; tam tersine, bir ucundan çözülen bir hırsızlar, katiller çetesi gibi, inanılmaz bir hızla çözülüp dağılacağı, paramparça olacağı görülecektir…

Ataol Behramoğlu/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget