Fetva;
Bir olay hakkındaki hükmü belirten, yargı koyan, güçlükleri çözen kuvvetli cevap anlamındadır.
Fetva verebilecek kişiye “Müftî” denir. Bu kişide 5 özellik olması gerekir;
İyi Niyet-İlim ve Vekar- Bilgide Kuvvet-Kimsenin etkisinde olmamak ve yeterlilik-Hak ile Batılı kolayca ayırt edebilecek yetenek.
Deniz Feneri e.V davası ve benzeri soygunları yapabilmek için çok sayıda İlahiyat Hocalarına, İmamlara, İslamcı Yazarlara ve İslamcı Gazetecilere, “Yardım Toplamak” için bolca “Fetva” hazırlatıldı. Bu fetvalar kullanılarak özellikle yurt dışındaki vatandaşlarımız milyonlarca Euro dolandırıldı.
Bu fetvaları veren karakter sahibi kişiler(!) ne karşılığında bu fetvaları verdiler ve bunlardan kaç tanesi bugün devletimizin önemli makamlarında utanmadan oturabiliyorlar? Onları bu makamlara kim getirdi?
“Yüzyılın Yardım Soygunu” adı verilen bu olaya tekrar değinmemin nedeni hem tarihe not düşmek, hem de bu “Sadaka Dolandırıcıları Çetesinin” gerçek yüzlerinin ortaya çıkmasına yardımcı olmaktır…
AKP ve özellikle Başbakan Erdoğan, Deniz Feneri davasının etkisizleştirilmesi için bütün güçlerini kullanıyorlar. Savcılar görevden alındı, bir tane de
“denetleyici savcı” atandı. AKP Milletvekilleri gruplar halinde Başbakan Erdoğan’ın arkadaşı ve akrabası Zekeriya Karaman’ı cezaevinde ziyaret ediyorlar ve Türk adaletine gözdağı vermeye çalışıyorlar.
Daha önce “Fosseptik Taştı” adlı bir yazımda belirttiğim gibi bu pisliği kapatmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Eninde sonunda bu sadaka dolandırıcılarının arkasındaki “Çete Reisi” günışığına çıkarılacaktır.
Bunlar bu soygunu o kadar pervasızca yaptılar ki, para aktarmada kullandıkları yan şirketler için ayrı ofisler tutma zahmetine bile girmediler.
*Almanya/Frankfurt Adam-Opel-Strasse 5, 60386 Frankfurt am Main adresindeki şirketler;
Deniz Feneri e.V Merkezi- Kanal 7 Int/TVT- Atlas Media Marketing GmbH- Atlas Pazarlama- Euro 7 Fernseh&Marketing GmbH- Europen Consultıng&Marketing GmbH- Taxi Quik GmbH- Weiss Handels und Investment GmbH-Rapidway GmbH.
*Eyüp Bulvarı No: 40 ve Otakçılar Cd No: 60 İstanbul-Türkiye adresindeki şirketler;
Beyaz Holding A.Ş(Bu defa AK diyememişler) Haliç Deniz Taşımacılığı ve Turizm Şirketi- Kanal 7- Yeni Dünya İletişim A.Ş- MEPA Medya Pazarlama ve Prodüksiyon Hizmetleri Ltd. Şti- Aktif Barter Anonim Şti.
*Tesadüfe bakın ki bu şirketlerin yönetimlerindeki çoğu isimler aynı;
Zekeriya Karaman-Zahit Akman-Mehmet Gürhan-Hakkı Sadal- Mustafa Çelik- Harun Kapıyoldaş…
*Kombassan- Jet Pa- Yimpaş modellerinde de fetva ile paralar toplanıp buhar edildi. Bu şirketleri kuranlar paraları iç edenler, tesadüfe bakın ki hepsi AKP’ nin adamlarıdır, AKP’li Bakan ve Milletvekillerinin çok yakın dostlarıdırlar.
*Yeni Dünya İletişim A.Ş Kurucuları;
Recai Kutan-Zekeriya Karaman-İsmail Karahan-Azmi Ateş- Haşim Baran-Mehmet Taşkan-Sabri Erbakan(arka planda yönetici)
Erdoğan-Gül-Arınç üçlüsünün ayrılmasıyla bu şirkette kavgalar yaşandı. Necmettin Erbakan ve Recai Kutan hisselerinin zorla ellerinden alındığını bağıra, bağıra söylediler ama nedense yargıya gidemediler!.. Bu şirkette de “Yenilikçiler” galip geldi ve Yeni Dünya İletişim A.Ş, Almanya Deniz Feneri üzerinde tam bir hakimiyet sağladı ve tek patron Başbakan Erdoğan’ın akrabası Zekeriya Karaman oldu. Bu şirketin Ankara temsilcisi de Erdoğan’ın Basın Müşaviri Akif Beki yapıldı…
Alman Hakim Müller gerekçeli kararında asıl suçluların Türkiye’de olduğunu belirtti ve bunları (a) ve (d) kod isimleriyle yazdı. Alman Mahkemesinin şifresini çözdüğünüzde “Sadaka Dolandırıcıları Çetesinin” en tepesinde, tabii ki yine tesadüfen, Başbakan Erdoğan’ın akrabası ve dostu Zekeriya Karaman ortaya çıkıyor.(Yakışır tosunuma, oldu mu en tepede olacaksın. Ama dikkat edeceksin, yükseldikçe popon daha çok görünür)
(d) kod ismi için ufak bir çalışma yaptığınızda karşınıza muhteşem gövdesiyle, Belediye Başkanlığı döneminden beri Erdoğan’ın çantacılığını yapan, RTÜK eski başkanı Zahit Akman çıkıveriyor.
Benim anlamakta zorluk çektiğim konular şunlar;
*AKP Meclis Grubunu oluşturan 327 Milletvekilinden namusu ile yaşamış, haram yememiş, kim olursa olsun dolandırıcılardan nefret eden ve bunlardan hesap soracak bir tane bile milletvekili yok mu?
*Yüce dinimiz İslam’ın adını kullanıp, kendilerine “İslamcı Basın” diyen gazetecilerden bu konu ile ilgili yazı yazacak, soru soracak bir tane adam yok mu?
*Bunlara oy verenlerden; “Hey arkadaş ben sana oy verdim, bak senin için neler söylüyorlar. Kim bu Zekeriya Karaman-Zahit Akman, diyecek bir tane Müslüman yok mu?
*Bu soygunu düzenleyenler, onlara yardım edenler, göz yumanlar, davayı çarpıtmaya çalışanlar, Allah’ı aldatmanın mümkün olmadığını, dolandırılan sadaka paralarının hem kendilerinden hem de çocuklarından çıkartılacağını bilmiyorlar mı, bunlar rahat uyuyabiliyorlar mı?…
Fetva yerine geçmese de, tüm dünya da doğru kabul edilen bir söz vardır;
“Kim ki hırsızlığa bilerek yardım eder, suçu gizlemeye çalışır, bunun için kamu görevlilerini kullanırsa en büyük hırsız odur ve ondan mutlaka hesap sorulacaktır…
Deniz Feneri e.V için para toplama fetvası veren İlahiyatçılardan biri Avrupa ziyaretlerinden birinde, aynı işi yapan bir papaz ve bir haham ile ahbap olmuş. Sohbet ilerledikçe bizim ki şu soruyu sormuş;
*Topladığımız paralar hep Allah rızasını kazanmak için. Sizler topladıklarınızı Allah ile nasıl paylaşıyorsunuz?
-Papaz; Kilise bahçesinde bir daire çizeriz. Topladığımız paraları atarız. Daire içine düşenler bizim, dışarıda kalanlar ise Allah’ındır, der.
Haham; Havrada yere kendi büyük ama ağzı küçük bir vazo koyarız, paraları atarız. Dışa düşenler bizim, içine kaçanlar Allah’ındır, demiş.
İkisi dönüp bizimkine sormuşlar; siz nasıl pay edersiniz?
-Bizimki cevap vermiş; Topladığımız paraları havaya atarız, Allah ihtiyacı kadarını alır, geri bize kalır!…
Deniz Fenercilere duyurulur; Yıl 2011, hala cebi olan kefen(Cepkefen) icat edilmedi…
Sağlık ve başarı dileklerimle
Rifat Serdaroğlu
Yorum Gönder