Cumhuriyet Halk Partisi bugün 88. kuruluş yıl dönümünü kutluyor. CHP yönetimi bu yılki kutlamayı anlamlı bir açılış ile taçlandırıyor. CHP’nin uzun süredir eksikliğini hissettiği, her siyasi partinin ama özellikle sosyal demokrat partilerin olmazsa olmazı, Parti Okulu bugün, eski genel başkanlardan Altan Öymen’in vereceği ‘İlk Ders’ ile yeniden hizmete başlayacak.
1980 askeri darbesiyle kapatılmadan önce CHP’nin eğitim merkezi olarak kullanılan ve bugün milletvekili olan çok sayıda partiliyi yetiştiren Çevre Sokak’taki bina, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla yeniden parti okulu haline getirildi.
Tüm CHP’ye kadın hakları ve etik dersi
Engellilere de hizmet verebilecek şekilde hazırlanan bir konferans salonu ve 10 dersliğin yer alacağı binada, açılış günü Öymen’in ilk dersinin ardından partinin saygın isimleri Ali Topuz “CHP’de Gençlik Örgütlenmesi”, Betül Çotuksöken “Etiğe Dayalı Siyaset”, Ercan Karakaş “Sosyal Demokrasinin Temel İlkeleri”, Serpil Sancar “Kadının İnsan Hakları”, Gaye Usluer “Siyasal Partilerde Kadın”, İlter Ertuğrul “Kemalizm ve Sosyal Demokrasi” ve Necdet Basa “Günlük Olayları Siyaset Dili ile Yorumlamak” başlıklı eğitimleri verecek. Benzer eğitimler, pazartesi gününden itibaren tüm parti üyelerine verilmeye başlanacak.
Eğitimdeki dönüşüme tek alternatif
Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Perihan Sarı, parti okulunun yeniden açılışını “CHP’nin yenilenme, büyüme, güçlenme ve halkla bütünleşme sürecinin önemli ve gerekli adımı” olarak görüyor. En çok da AKP dönemi milli eğitim politikalarıyla dönüşüm yaşamak zorunda kalan yurttaşlar için, Cumhuriyet’in temel ilkeleri ve değerlerinin korunması doğrultusunda tek ciddi ‘alternatif ’ haline gelecek olması bakımından önemsiyor.
Parti görevi için eğitim şartı
CHP lideri Kılıçdaroğlu, parti okulunun yeniden açılması kadar, parti yönetiminde yükselmenin burada eğitim almaktan geçmesi ilkesini de teoriden uygulamaya pratiğe geçirme konusunda da kararlı. Bu yüzden “Modüler ve puanlama esasına dayalı bir eğitim sistemi” kuracaklarını belirten Sarı’nın belirttiğine göre, Genel Başkan dahil genel merkez ve yerel parti teşkilatlarındaki görevlere aday olan tüm partililerde, belli bir eğitimi almış olma şartı aranacak.
Öncelikli kitle: 2013 adayları
Eğitimde, bugünden yarına sonuç almanın zorluğuna işaret eden Sarı, Parti Okulu’na çağrılacak öncelikli grubun 2013 yılındaki yerel seçimlerde belediye başkanlıkları ve il genel meclisi üyeliklerine aday olacak partililer olacağını belirterek en az iki yıl sonrasını hedeflediklerini belirtiyor.
Parti Okulu’nda İlhan Tekeli ve Yiğit Gülöksüz gibi kamuoyunun yakından tanıdığı uzman isimler, ile sendikal yaşamdan gelen eğitmenler ile eski parti yöneticileri ders verecek.
Açık Öğretim modeli
Partinin tüm il ve ilçe teşkilatlarındaki yüzbinlerce partilinin eğitimi için Ankara’daki parti okulunun yetersiz kalacağının farkında olan CHP yönetimi, yerel çözüm arayışları üzerine de yoğunlaşmış durumda. Bunlardan biri, Muş’ta kurulan ‘gençlik merkezi’nin ülkenin değişik yerlerinde çoğaltılarak ‘bölgesel eğitim merkezleri’ haline getirilmesi.
Üzerinde durulan bir diğer ilginç yöntem ise, CHP’lilerin ‘uzaktan eğitim modeli’ ile ulaşılması. Bunun için, ilk kez Eskişehir Anadolu Üniversitesi bünyesinde başarıyla uygulamaya geçirilen ‘Açık Öğretim’ benzeri bir sistem kurulması konusunda Anadolu Üniversitesi’nin eski hocalarıyla temaslara geçilmiş bile…
Partinin 88. kuruluş yıl dönümünde başlatılan eğitim seferberliği bakalım kaçıncı yıl dönümüne iktidar girilmesini sağlayacak?
Gazetecilere özgürlük için ABD’den ikinci uyarı
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Temmuz ayında Libya toplantısı için geldiği İstanbul’da, “Türkiye’yle ilgili endişe duyduğum tek bir alan varsa o da ifade ve basın özgürlüğüdür. Bu Türkiye’nin kaydettiği tüm ilerlemelerle tutarsız. Dışarıdan bakan biri olarak bunu anlamıyorum” demişti.
ABD yönetimi bu yöndeki kaygılarını önceki gece ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland’ın ağzından bir kez daha dile getirme ihtiyacı hissetti. Nuland basın toplantısında sorulan bir soru üzerine şu yanıtı verdi:
“Bakanımız İstanbul’dayken basın özgürlüğü konusunda ve özellikle de gazetecilere getirilen kısıtlamalar konusundaki kaygılarımızı net biçimde ifade etmişti. Türk yetkililere soruşturma ve yargılama süreçlerinin şeffaf yürütülmesi ve zanlıların uluslararası standartlara uygun yargılanması gerektiğine inancımızı ifade etmiştik. Görüşlerimizin Türkiye’deki yetkililerce bilinmesini sağlamayı ve Türkiye’deki durumu izlemeyi sürdüreceğiz”
ABD, AB, Dünya Bankası ve uluslararası basın örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarından aynı mesajı üst üste alan hükümetimiz bu konuda ne yapmayı düşünüyor acaba?
Utku Çakırözer/Cumhuriyet
Yorum Gönder