Yıllar önce yönettiğim bir gazetenin patronu sık sık bize, “en”ler, “kaç”lar ve “ilk”ler konusunda soru sorar, yanıtları bulup haberleştirmemizi isterdi.
Çünkü bu üç sorunun çok çekici olduğuna, insanların “en”lerle, “kaç”larla ve “ilk”ler ilgili bir haberi görüp de okumamasının mümkün olmadığına inanırdı.
“En çok fotoğrafı çekilen ünlü”, “İlk borsa yatırımcısı”, “Türkiye’de kaç adet halı var, tezgâhta üretilmekte olanlar dâhil” gibi sorulardı bunlar...
Tahmin edersiniz; bizim gibi “yazılı hafızası” gelişmemiş bir ülkede çok zordu böyle soruların yanıtını bulmak... Dolayısıyla genellikle, istenilen o haberleri yapamazdık... Bu kez yüzüne hınzır bir ifade yerleştirir ve ders verircesine konuşurdu bizim patron:
“Madem bu soruların yanıtı yok, o zaman uydurun bir yanıt, doğrusunu bilen zaten yalanlar, biz de gerçeği öğrenme olanağı buluruz... Eğer yalanlanmazsa; zaten uydurduğunuz şey üç aşağı beş yukarı doğru demektir!”
Uydurmadık tabii... Bu yüzden de rahmetliyle az çekişmedik...
Ama onun bu “renkli” talebi, benim meslek hayatım boyunca “ilk”lere, “en”lere ve “kaç”lara kuşkuyla bakmama neden oldu.
Nerede bu sorulardan birinin yanıtını görsem, hep aynı soru geçti aklımdan:
“Ya birileri bunları uydurduysa?”
Ne yalan söyleyeyim; belki de hayatımda ilk kez, bir “ilk”ler kitabı okudum ve ne gariptir ki hiçbir kuşkuya kapılmadım.
POAŞ’ta uzun yıllar yöneticilik yapıp emekli olduktan sonra kendisini “araştırmacılığa” vuran Önder Güney, Türkiye’nin hemen hemen her konudaki “ilk”lerini bu kitapta toplamaya çalışmış...
Okumamızı kolaylaştırmak için de konuları alt başlıklar halinde ayırarak yazmış...
İşte birkaç örnek:
* Mustafa Kemal Atatürk’ün resmi olmayan ilk soyadı, “Öz”müş.
* Türkiye Cumhuriyeti’ni ilk tanıyan devlet, (3 Aralık 1920’de imzalanan antlaşmayla) Ermenistan olmuş...
* Bir cumhurbaşkanımızın ilk veto ettiği kanun, milletvekillerinin Ziraat Bankası’na olan borçlarının affedilmesini öngören kanunmuş. 1963’te Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarafından veto edilmiş.
* İş adamları ilk kez 18 Haziran 1974’te İzmir’de gösteri yürüyüşü yapmış.
* İlk ‘pop star’ımız 30 Kasım 1930’da ilk kez Cumhuriyet Gazetesi tarafından düzenlenen ses yarışmasını kazanan Hududat Şakir Hanım’mış.
* Cumhuriyet kurulduğunda illerimizin sayısı 71’miş. 1926’da çıkarılan bir yasayla Üsküdar, Beyoğlu, Çatalca, Gelibolu, Ardahan, Muş, Dersim, Genç, Siverek, Ergani ve Kozan ilçeye dönüştürülmüş. Bazı ilçeler il yapılmış.
Dedim ya, eğlenceli bir kitap “Türkiye’nin İlkleri...”
Okurken aklımdan geçen şey ise, “Acaba bugünün siyasetçileri, bürokratları, sanatçıları, gazetecileri, hangi ‘ilk’leriyle tarihe geçecek” oldu...
Gelelim eleştirilere:
Bir kitaba bu kadar çok bilgiyi sığdırırsanız, elbette ufak tefek hatalar da yaparsınız...
Örneğin yazar 17’nci sayfada Oltu Muharebesi’nin tarihini bir dizgi hatası sonucu 1920 yerine, 1020 olarak yazmış...
Kitap; 1919-2010 adasındaki “ilk”leri konu edindiği halde, 31 Ağustos 1913’te kurulan Batı Trakya Cumhuriyeti de bir “ilk” alarak kitaba alınmış... (19. sayfa)
Şans oyunlarının “ilk”lerinin anlatıldığı 387’nci sayfada “İlk iddia çekilişi”nden söz edilmiş... Oysa İddaa çekiliş değil, tahmin oyunu...
Yasa ile kaldırılan ilk milli bayram; hem 98, hem de 442’nci sayfalarda iki kez anlatılmış.
452’nci sayfadaki, ilk kez tabuları yıkan ‘regl kutlaması’nın, hangi tarihte yapıldığını yazmayı unutmuş.
Bu kadar kusur, kadı kızında da bulunur... Rahatlıkla söyleyebilirim ki; bir kitap okurken uzun zamandır ilk kez eğlenerek, şaşırarak, kimi zaman da üzülerek “bilmediğim birçok şey” öğrendim.
Biraz kafa dinlemek isteyen herkese öneririm.
Keşke roman olsaydı... O acılar yaşanmamış olurdu!
Savaş biter, cephedeki erkeklerin bir bölümü dönmez... Ölmüştür! Dönenler ise yaralı, yorgun, hastadır...
Hele o savaş yenilgiyle bitmişse; “küllerden yeniden doğmak” işi, sadece kadınların omuzlarına biner...
Ve bu “savaş sonrası manzarası”nı en iyi bizim kadınlarımız bilir...
Gazeteci büyüğümüz Orhan Karaveli, bu kitapta bize İkinci Dünya Savaşı’nda 20 milyon vatandaşını kaybeden Almanya’nın savaş sonrası günlerini anlatıyor... Evlatsız kalan aileleri, kocasız kalan kadınları, babası kalan çocukları ve işçisiz kalan fabrikaları...
Karaveli o günlerde genç ve yakışıklı bir muhabirdir ve Milliyet’in efsane yayın yönetmeni Abdi İpekçi tarafından, savaş sonrası manzaralarını yazması için Berlin’e gönderilir...
Daha sonra Abdi Bey’e bir mektubunda yazacağı gibi, bu kentte kalbinin koca bir kısmını bırakır...
Eğer Karaveli’nin gençlik fotoğraflarını görmesem, kimse bu kitabın bir roman olmadığına beni inandıramazdı!
TÜRKİYE’NİN İLKLERİ (1919-2010)
Türü: Araştırma
Yazarı: Önder
Güney
Yayımcı: İsim
Yayınları
Yayına hazırlayan: Elif Çelik
Baskı tarihi: Ağustos, 2011
Sayfa sayısı: 463
Kitapçı fiyatı: 24 lira
İnternet fiyatı: 20 lira
Kişisel not: Yazarla tanışmıyorum
BERLİN’İN YALNIZ KADINLARI
Türü: Anı
Yazarı: Orhan
Karaveli
Yayımcı: Doğan
Kitap
Baskı tarihi: Eylül, 2011
Sayfa sayısı: 200
Kitapçı fiyatı: 12 lira
İnternet fiyatı: 10.2 lira.
Kişisel not: Yazarla
tanışmıyorum
Mustafa Mutlu/VATAN
Yorum Gönder