Israrla soruyorsunuz... Tunceli’de halı sahada futbol oynarken baskına uğrayan polislerimizi niye yazmadın?
*
Yazmadım.
Elim varmadı.
*
Çünkü...
3 sene önce
8 Nisan, Salı
Chelsea-Fenerbahçe maçı..
*
Dokuzkaya ile Kutuderesi’nde
yuvalanan teröristlerin telsiz kodlarına giren askeri istihbarat, enteresan diyaloglara şahit oluyor, kulaklarına inanamıyordu. Küçük gruplar halinde dolaşan ve dinlendiklerinden haberi olmayan futbolsever teröristler, 21.45’te başlayacak olan Şampiyonlar Ligi maçını birlikte seyretmek için randevulaşıyordu! Buluşma yeri olarak da o güne kadar varlığı tespit edilmemiş, Zağge mevkiindeki bi mağarayı adres gösteriyorlardı.
*
Londra’da Stamford Bridge’de
düdük çaldı, maç başladı, bismillah,
henüz dakika 4, Ballack taktı, 1-0.
*
Ekran karşısındaki teröristler, erken gelen gole sevinçle çak yaparken... Subay astsubaylardan oluşan seçkin tim, mağaraya yarım saat mesafeye helikopterle iniyordu. İlk yarı böyle bitti.
*
İkinci yarıya baskılı başladık. 56’ncı dakikada soldan serbest vuruş kullanacağız, Alex topun başında, ceza sahası karışık, Lugano kafayla mı atacak filan derken...
Özel tim içeri daldı!
*
Bitiş düdüğü çaldığında, Lampard ikinciyi atmış, Fenerbahçe elenmiş,
bir futbol takımı kadar, 11 terörist öldürülmüş, yedek kulübesi kadar
terörist de yaralı ele geçirilmişti.
*
(PKK’nın tribüne çevirdiği mağarada, jeneratör, çanak anten, televizyon ve
ciddi miktarda patlayıcı madde bulundu.)
*
Nerde oldu bu?
Tunceli’de!
*
3 sene sonra...
N’ooldu Tunceli’de?
*
Elbette elimde bilgi-belge yok ama... Dinlendiğinden haberi olmadan maça gidip baskın yiyenlerin, dinlendiğinden haberi olmadan maça gidenleri
bastığından adım gibi eminim.
*
Top’arlarsak...
*
İşte o nedenle yazmadım.
Yazsaydım...
Maalesef “rövanş” derdim.
Yılmaz Özdil/Hürriyet
8 Eylül 2011
Yorum Gönder