Ebeveynler olarak, önce çocuklarınız için kendi ayırdığınız zamana bakın, sonra da öğretmenlerimizin onlar için verdikleri mücadeleyi gözünüzün önüne getirin.
Aileler olarak, çocuklarımız elbette öncelikle bizim çocuklarımız. Ama sakın unutmayalım ki, eğitimlerinde, gelişmelerinde, vizyonlarında yani hayata ve geleceğe bakış açılarında öğretmenlerimizin etkisi, kesinlikle bizden daha fazla.
Veli toplantılarında hep dile getirdim: Başarı sizin, başarısızlık da...
Bu yüzden, onlar için ne söylense, ne verilse yine de azdır...
Bu vesileyle, tüm öğretmenlerimizin, öğretmen adaylarımızın, emekli öğretmenlerimizin ve özellikle de atanamayan öğretmenlerimizin, öğretmenler gününü, canı gönülden kutluyoruz...
Yapılan tüm araştırmalar, öğretmenlerimizin mutsuz olduklarını ortaya koyuyor.
Çok haklılar ve bu konuda onlarca, hatta yüzlerce gerekçeleri var.
Ancak buna rağmen milyonlarca gencin en büyük hayali, her şeye rağmen yine de öğretmen olabilmek.
Kimileri bunu iş garantisi var, bu ilgi o yüzden diye yorumlasa da kesinlikle doğru değil.
Onların anlayamadığı, öğretmenlik aşkının parayla, pulla ölçülemeyeceği.
Eğer öğretmenlerimizin ya da öğretmen olmak isteyen gençlerimizin içinde o aşk olmasaydı, çok daha kolay iş ve çok daha fazla para kazanacakları mesleklere rahatlıkla yönelebilirlerdi.
Bu konuda eğitim fakültelerinin puanlarına bakmak yeter de artar...
Devleti yönetenlerin en azından bugün, onların bu fedakarlıklarını, karşılıksız bırakacaklarını sanmıyoruz...
Mini minnacık düzenlemeler bile onları müthiş rahatlatacak ve gönül verdikleri bu kutsal mesleğe, daha da sımsıkı sarılmaları için motivasyon sağlayacaktır...
YÖK Başkanı heyecanlı
YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya ile önceki gün öğle yemeğinde bir araya geldik.
Yeni YÖK yasa tasarısını anlattı. Çok heyecanlıydı.
Bıkmadan, usanmadan, ağır eleştirilerden hiç gocunmadan, hemen her gün farklı kişi ve kurumları ziyaret ederek tasarıyı anlatıyor.
Önceki YÖK başkanları gibi dayatmacı değil.
Biz böyle düşünüyoruz, peki siz ne diyorsunuz diye her görüşe açık olduklarını özellikle vurguluyor.
Peki bu konuda samimi mi?
Kesinlikle evet.
Bazı farklı öneriler geldiğinde, biz bunu niye düşünemedik ki dercesine hak veriyor ve kesinlikle dikkate alacağız diyor.
Rektörlüğü döneminde de sıcak diyalogdan yanaydı. Şimdi de öyle.
Bir anlamda YÖK’ün gülen yüzü oldu. Ama bu kadarı yeterli mi? İşte o tartışılır.
Peki söz konusu tasarı yasallaşır mı?
Önce Anayasa’nın değişmesi gerekiyor.
Zaten bu konuda da kesin konuşmuyor.
En azından biz elimizden geleni yapıyoruz izlenimi veriyor.
Önceki YÖK başkanları koltuklarından pek kalkmazlardı, Çetinsaya ise neredeyse hiç oturmuyor.
Umarız bu çabaları karşılığını bulur ve yeni bir yasal düzenleme gerçekleşir.
Çünkü, onun da ısrarla vurguladığı gibi, 27 üniversite için çıkartılan bu yasa, YÖK’e ve üniversitelere, artık dar geliyor...
LYS başarı puanı
Anadolu liseleri ve kolejler ile üniversiteye giriş sistemi sürekli değişiyor. Ve her değişiklikte de yeni mağdurlar yaratılıyor. Oysa yeni sistemin, eski öğrencilere uygulanmaması gerekir.Dün bu konuda şikayetçi olanlar, aynı dayatmayı, şimdi kendileri yapıyor. Alın size yüz binlerce lise öğrencisi ve mezununu çok yakından ilgilendiren bir dayatma örneği:
“Üniversite sınavındaki katsayının artık okul puanına göre değil de bireysel puana göre belirlenecek olması birçok öğrenci gibi, 12. sınıfta okuyan kızımı da mağdur edecek.
Çocuğum A. Anadolu Lisesi’ne çok iyi puanla girdi. Özel okulların nerdeyse hepsinden teklif edilen bursları ret ederek devlet okuluna gönderdik. Okulda sınavlar çok zordu ve aldıkları notlar da genel olarak 60-70 aralığında notlardı. Ancak, bunu sorun yapmadık nasılsa Ağırlıklı Okul Puanı’na göre üniversiteye yansıması olacağını düşünüyorduk.
Ancak yeni düzenleme ile şu anda benim çocuğum gibi bir sürü insan mağdur konuma düştü. Başka bir lisede okusaydı, normal zorlukta bir sınavda 95-100 aralığından aşağı not almazdı. Özel okullarda okuyanlar ve düz liselerde okuyanlar şu anda avantajlı konumlardalar.
O zaman 9. sınıfa başlarken sistemin böyle olacağını ilan etselerdi, bizler de veliler olarak, öğretmenler olarak, okul yöneticileri olarak ona göre yolumuzu çizebilirdik.
Oluşan bu durumda, bizler veli olarak hangi kurumu dava etmeliyiz ki bu düzenleme iptal edilsin? Davayı nereye açmalıyız?”
Özetin özeti: MEB, YÖK ve ÖSYM hakkında her yıl on binlerce dava açılıyor. Çünkü hak, hukuk adalet umurlarında değil...
Yorum Gönder