THY - Bir Reklam - Suç Duyurusu

Mutlak izlemişsinizdir. Ekim başından beri televizyonlarda, internette dönüyor. Ben ilk gördüğümden beri izlemeye doyamıyorum. THY’nin reklam filmi…
İlk seyrettiğimde şaşırdım! Doğru mu duyuyorum?! Mutfaktaydım, elimden tabak düştü. Kulaklarıma inanamadım. Benim İstiklal Marşım dünyanın tüm ritimleri, tüm armonileri, tüm çeşitlemeleriyle evime doldu. İçim ısındı. Yüzümde koca bir gülümseme, koştum televizyona yapıştım… İçim kıpır kıpırdı. Birkaç dakikada dünyanın dört bir yanında çalgıcılar, kendi geleneksel çalgılarıyla benim marşımı kendilerince yorumluyorlardı. Muhteşemdi! Ben İstiklal Marşı’nı duyunca gözleri yaşaran, Atatürk’e minnet borcu duyanlardanım. Ve şimdi nasıl da coşkulu, sevinçliydim!
Tayland’ın pirinç tarlalarında emekle bütünleniyordu benim İstiklal Marşım; Latin Amerika’da Brezilyalı çalgıcılarla samba ritmindeydi. Okyanus kıyılarında uçsuz bucaksız kumsallarda, Fas çöllerinde, Moğolistan steplerinde çeng’le sonsuzluğa açılıyor, Orta Avrupa’da bir pencere önünde genç bir kadının kemanında Mozart lezzetine uzanıyor, bağlamayla Anadolu’dan esintiler getiriyordu İstiklal Marşım…
Reklam filmi için 130 bin km yol kat edildi. 20 ülkede 40 müzisyen rol aldı; Tuncel Kurtiz sesini verdi. Filmin yönetmeni Bertan Başaran’ı ve tüm emeği geçenleri, katkıda bulunanları kutluyor ve teşekkür ediyorum…
“Avrupa’nın en iyi havayolu” seçilen; “en çok ülkeye uçan havayolu” diye bilinen THY, müziğin evrensel ve çağdaş diliyle, ulusal kimliğini harmanlamıştı. Bu filmle başarısına, coşkusuna beni de ortak ediyor; o sevinçten, kıvançtan pay almamı sağlıyordu!
Milli ve dini duygular
İşte ben tam bu duygular içindeyken… Güm! Kafama bir balyoz!
Haber, Anadolu Ajansı’ndan geldi. Bir vatandaş, emekli Ahmet Özmen Bey, bu reklam filminin “Türkiye’nin ulusal marşını küçük düşürdüğü” iddiasıyla THY yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunmuş!
Ahmet Bey, İstiklal Marşı “yerli yersiz, zamanlı zamansız, usulüne uygun olmayan bir biçimde (…) ulusal marşımızın değerini ayaklar altına alacak nitelikte, hatta çengi havasına benzetilerek çalınmaktadır” diyor; THY yöneticileri hakkında soruşturma başlatılmasını, reklamın durdurulmasını istiyor.
Tanrım bu ne hassasiyet! Kimi “milli duygularımız”, kimi “dini duygularımız” diye diye millete kan kusturuyor! (Fazıl Say duruşmasından beri, nasıl bir ülkede yaşadığımı sorup duruyorum kendime!) Kimileri de “Milli kutsalımızdır!” diye arka çıkıyor!
Beyler yetti be! Her gün kocası babası tarafından bir kadının öldürülmesi, parasız eğitim isteyen çocukların içeri tıkılmaları, verilen sözlerin tutulmaması milli duygularınızı, milli değerlerinizi alçaltmıyor mu? Hırsızlık, şiddet, yozluk, yolsuzluk “dini hassasiyetinize” hiç dokunmuyor mu?
Biraz da bunları görün be! Yeter artık yaratıcılığa, özgünlüğe, güler yüze, evrensel ve çağdaş olana savaş açmanız! Yeter!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget