Önündesin, rengin uçmuş
Bu, eski sevdiğim bir duruş
Elin içinde benimkinin
İçelim, madem ömrümüz hoş
Geçmiş, tadmamışız ayrılık
Madem ne bardağım kırık
Madem ne de sürahimiz boş
Bir gün içimizden birimiz
İçmek veya doldurmak için
Burada olmayabiliriz.
Orhan Veli
Tüm okurlarıma soruyorum, özellikle şiiri, edebiyatı sevenlere...
Orhan Veli’nin bu şiirini bilir miydiniz?
Ben de bilmezdim. Kitaplarda yok, anılarda bile yok. Durup dururken nerden çıktı?
Ölmeyen anılar vardır. Şair dostlar hep canlıdır. Yaşam doludur. Kimi zaman, düşlerimde birlikte oluruz. Güzel saatler geçiririz. Ben boşuna “Düş Ekmeği”ni yazmadım! Taptaze ekmek gibidir kimi düşler! Benim şairlerle birlikte geçirdiğim o uzun saatler capcanlı duruyor. İçimde, dışımda, her bakışımda, her dizeyi yineleyişimde...
Yüksekkaldırım’dan inerken, Unkapanı Köprüsü’nden geçerken, Boğaziçi vapurunda Sait Faik’le, Orhan Veli’yle birlikte dolaşırken İstinye meyhanesinde bir iki kadeh atarken...
Şiirler okurduk. Sait Faik tüm şiirlerini bir kitapta toplamak istiyordu. Seçme yapıyorduk. Bunlarda iş yok diye kimini bir yana atıyordu. Sonra yeniden ele alıyordu. Orhan Veli ile böyle bir şiir sohbeti yapamadım. Kendine özgü bir kişiydi. Unkapanı Köprüsü’nden geçerken Necati Cumalı da vardı yanımızda... İstanbul’u bilmeyen Necati, nereye nasıl gideceğini bir türlü tahmin edemiyordu. Orhan Veli, “Şurdan sap, Eminönü’ne çıkar, tramvaya binersin” dedi. Necati bilmediği karanlık sokaklara korka korka dalıp gitmişti... Anılar işte bir başlarsa ardından daha neler gelir!
Gelelim Orhan Veli’nin kimsenin bilmediği şiirine... Kim verdi, nereden buldum bilmiyorum? Benim not defterlerim arasından çıkmaz mı? Hem de 15 Şubat 1937 tarihli!.. O mu verdi, bir başkası mı? Şiir gerçekten onun mu, bilmem. Ama yakıştırdım. Edebiyata bir katkısı olsun dedim.
Edebiyatçılık böyle bir şey işte! Durup dururken kopuyorsun çevreden. Başka bir dünya bekliyor seni...
Yorum Gönder