Bu suçu nasıl işlemiş Fazıl Say?
Kendisine gönderilen bir cıvıltıyı (tweet) o da başkalarına göndermiş. Cıvıltı, Ömer Hayyam’a bir dörtlük; içeriğinde cennette çeşmelerden akan şarapların ve salınan hurilerin varlığı sorgulanıyor ve dünyada dinen yasak olan bu görüntülere ilişkin olarak “Bu nasıl iştir, Ulu Tanrım? Orası meyhane midir, genelev midir” sorularına varılıyor.
1048-1131 yılları arasında yaşayan İranlı filozof, matematikçi, astronom ve şair Ömer Hayyam, “evreni anlamak için, içinde yetiştiği İslam kültüründeki egemen anlayıştan ayrılmış, kendi içinde yaptığı akıl yürütmeleri eşine az rastlanır bir edebi başarı ile dörtlükler halinde dışa aktaran” bir düşünürdür.
Ömer Hayyam “Rubailerinde, dünya, var oluş, Allah, devlet ve toplumsal örgütlenme biçimleri gibi hayata ve insana ilişkin konularda özgürce ve sınır tanımaz bir şekilde akıl yürüttüğü görülmektedir. Akıl yürütürken ne içinde yaşadığı toplumun ne de daha önceki zamanlarda yaşamış toplumların kabul ettiği hiçbir kurala bağlı kalmamış, kendinden önce yaşayanların insan aklına koymuş olduğu sınırları kabullenmemiştir. Bir anlamda dünyayı, insanı, var oluşu kendi aklıyla baştan tanımlamış; bu nedenle de çağını aşarak ‘evrenselliğe’ ulaşmıştır”.
Fazıl Say’ın karşılaştığı sorun da işte bu “evrensellik” ile doğrudan ilişkilidir. Ömer Hayyam’dan bu yana dokuz yüzyıl geçmiş, fakat yaşadığımız coğrafyada yeşeren her düşünce evrenselliğe ulaşamadan bastırılmış, yok edilmiştir, yok edilmektedir.
Bu topraklarda özgür düşünenler, soran, sorgulayanlar ya ezilir ya da deli muamelesi görürler.
Hükümet içindeki en “çağdaş” görünümlü bakanlardan biri olan Egemen Bağış’ın bile, Fazıl Say’ın yargılanmasıyla ilgili olarak söylediklerine bir bakın: “Ben eğer yargı mensubu olsaydım, bunun Fazıl Say’ın ‘saçmalama özgürlüğü’ içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini düşünürdüm… Böylece Türkiye böyle bir davayla da karşılaşıp, bunu uluslararası platformda anlatmak durumuna düşmezdi.” Kafa budur!
Neyse, Sayın Avrupa Birliği Bakanı şu sıralar zaten işsiz, aldığımız duyumlara göre hacca gitmeye hazırlanıyor. Giderayak canını sıkmayalım. Gitsin, günahlarından arınsın, hele bir salimen dönsün, bakarız.
Yazımıza Hayyam’la başladık, onunla sonlandıralım:
“Adil davranmadıktan sonra / Hacı hoca olmuşsun kaç para / Hırka, tespih, post, seccade güzel ama / Tanrı kanar mı bunlara.” (Sabahattin Eyüboğlu çevirisi)
Yorum Gönder