ABD’nin asıl hedefi Türkiye - Mehmet Ali Güller


Son birkaç ayda ABD-Türkiye hattında ortaya çı­kan gelişmeleri alt alta toplarsak ortaya şu sonuçlar çıkıyor:
1-ABD basınında çıkan Beyaz Saray, Dışiş­leri ve Pentagon kaynaklı haberlerle, Türki­ye’nin Suriye faaliyetleri bir bakıma deşifre edil­di. Washington, sınırdan geçirilen silahlar, An­kara’nın cihatçı gruplara yatırım yapması gibi yorum-haberlerle Türkiye’yi zorda bıraktı.
2- ABD bu dönemde, Suudi Arabistan ve Katar’ın muhaliflere yaptığı silah yardımına engel ola­rak, Türkiye’yi fiilen yalnızlaştırdı.
3- Morton Abramowitz gibi ABD’li yetkililer “Türkiye’yi Suriye’de askeri liderlik yapama­makla” eleştirirken, Henri Barkey gibi özel gö­revliler de, “Türkiye’nin buna gücünün yetme­yeceğini” açıkladılar.
4- ABD bu dönemde Türkiye’yi sadece Su­riye’yle değil Irak, İran ve Rusya’yla da karşı kar­şıya getirmek için kimi tuzaklar kurdu. Haşimi tu­zağından, Moskova’dan kalkan uçakla ilgili veri­len istihbarata kadar pek çok olayın hedefi An­kara’ydı.
5- Bugüne kadar Türkiye’nin Irak’ın kuzeyi­ne sınır ötesi askeri harekât yapmasına karşı çı­kan ABD, Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone aracılığıyla bir tavır değişikliği işareti verdi. Bin La­din örneği üzerinden yapılan Karayılan ve Kan­dil göndermeleri anlamlı.

PKK’nin üstleneceği rol

Bu gelişmeler ne anlama geliyor? ABD Tür­kiye’ye karşı tavrını mı değiştiriyor? ABD Türki­ye’yi ittiği bataklıkta neden yalnız bırakıyor? Bu sorulara yanıt bulmak hayati…
Kuşkusuz tüm bu gelişmeler, ABD’nin inişe geçen gücüyle ilintili. Doğrudan müdahale gücü olmayan ABD araçları üzerinden kimi hamleler yapıyor ve bu hamleleri doğru analiz edebilmek Türkiye için kritik önemde.
Böyle bir incelemeye soyunmadan önce şu iki veriyi de bir köşeye yazmalıyız:
1-BDP Eş Başkanı Güften Kışanak ABD dö­nüşünde Obama yönetiminden rol istedik” de­mişti.
2-Aysel Tuğluk ise Obama yönetimi yeni­den seçilirse Türkiye’yi ve AKP’yi masaya yatı­racak! Bakın oturtacak demiyorum, masaya ya­tıracak! Bu, bir dizayn olacak! ”

Fiili Kürt koridoru
Gelin şimdi de tüm bu verileri, Suriye krizinin asıl hedefi olan “Irak’ın kuzeyindeki özerk yapı­yı, Suriye’nin kuzeyi üzerinden Akdeniz’e açmak” hedefi üzerinden değerlendirelim:
1- Daha önce TSK’nin sınır ötesi operasyonlarına Erbil itiraz eder, Bağdat ise sessiz ka­lırdı. Şimdi Irak’ın birliği mücadelesi veren Bağ­dat, hem sınır ötesi operasyona itiraz ediyor, hem de Irak’ın kuzeyindeki mevcut Türk askerlerinin çekilmesini istiyor.
Bölgedeki askeri varlık konusunda Erbil ile Bağdat’ın görüş değişikliğine girmesi, siyasal he­defleri nedeniyledir.
2- Türkiye’nin sınır hattı ile Suriye’nin kuze­yi. Fiili koridora dönüşmüş durumda.
Birincisi, aylar önce vurguladığımız gibi “Kürt koridoru” olması istenen “tampon bölge” Hatay- Kilis hattında fiilen oluşturuldu.
İkincisi, Türkiye’nin muhaliflere verdiği açık destek nedeniyle Suriye’nin kuzeyinde Şam’ın oto­ritesi zayıfladı ve PKK etkinlik kazandı.
Üçüncüsü, Türkiye ABD’nin F4 ve Akçaka­le tuzaklan sonrasında oluşturduğu “angajman kuralları” ile Suriye’nin kuzeyini ana hedefe uygun hale getirdi.
Tam bu süreçte AKP-PKK görüşme trafiği­nin başlatılması da önemlidir!

ABD, Türkiye’yle savaşıyor
ABD’nin araçlarıyla ilişkisini ve araçlarının kar­şılıklı pozisyonlarını anlayabilmemizi sağlayacak temel formül şudur: ABD’nin bölgedeki ana he­defi Kürdistan’ı büyütmek, Türkiye’yi küçültmektir.
ABD’nin 1991 ve 2003′te Irak’a saldırırken ki ana hedefi de Türkiye’ydi, şimdi Suriye krizindeki ana hedefi de Türkiye’dir!
Bunu Irak’ta görememek “Irak’ın kuzeyinin” inşasına neden oldu!
Şimdi Suriye’de görememek ise daha büyü­ğüne, Diyarbakır merkezli Büyük Kürdistan’a mal olacaktır!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget