En Heyecanlı Kavgası Günümüzün - Güray Öz

Ne çok şey “öğrendik” son günlerde.
Sık sık adını değiştiren bir “Cemaat” varmış. “Camia” maksadı anlatmayınca “Hizmet”te karar kılmışlar en sonunda. Bu “Hizmet”in tutmadığı, cümle âlemin “Cemaat”te ısrarından bellidir. Ama ne önemi var ki, zarfa değil mazrufa bakmalı insan. Zarfta kendini dünyanın her yerinde okullar kurmak, Türkçeyi yaymak olarak gösteren bir “Hizmet” var, mazrufta ise son günlerde künhüne tam olarak varamadığımız, tarafların pek iç içe girdiği bir kavga.
***
Önemsenmesi gereken kimi çevrelerin dediklerine bakılırsa, bu kavga çok önemlidir. Memleketin geleceği, demokrasimizin kurtuluşu bu kavgada şekillenmektedir. Arada bir hızlanan, tarafların sık sık celallendiği bu kavgadan demokrasinin çıkmayacağını daha önce yazdığımı hatırlıyorum.
Çıkar, diyorlar.
Özel yetkili savcı ve mahkemelerin, yürütmenin, siyasetin alanına müdahale edecek kadar aşırıya kaçtığını düşünen Başbakan Erdoğan’ın da sonunda patladığı, “Gelin beni de alın bari” dediği malum. Demek ki bir şeyler olacak.
Başbakan “olacak” dediğinde hep bir şeyler oluyor çünkü.
***
Başbakan bir şey dediğinde mutlaka bir şeylerin olduğu bir ülkede yaşadığımıza göre demokrasiden epeyce uzağız demektir. Peki, Nâzım’dan mülhem söyleyelim; pehlivanlar cümle libastan soyunmuş üryan iseler, herbiri aşikâr etmişse zamirin, gök kubbe sıcaksa ve kan kokuyorsa bu kavgadan bir şey çıkmaz mı?
Başbakan’ın tarafını tutan yazıcılar, aradan yıllar geçtikten sonra “özel yetkili mahkemelerin adalet için değil, düşmanı sindirmek, yok etmek için çalıştığını” yazıyorlar mesela. “Cemaat”, “Camia”, “Hizmet” ne derseniz, onlar ise özel yetkilerin zinhar kaldırılmasından, sınırlandırılmasından yana değiller.
En yetkili muhterem Hoca Efendi’nin “Herkül Org” sitesinde (sahi, bu sitenin adı neden Herkül?) yazdığı imalı, telmihli, ayetli, sureli yazılardan da belli can ile canan arasında bir şeyler olduğu.
Ne diyor “Kırık Testi”de Hoca Efendi?
“Andolsun Allah size birçok yerde ve Huneyn gününde yardım etmişti. Hani (o gün) çokluğunuz, içinizde bir beğenme hissi hâsıl etmişti; ama bu, size hiçbir yarar sağlamamıştı. Derken bütün genişliğine rağmen yeryüzü size dar gelivermişti.. nihayet geriye çekilmeye başlamıştınız. (Tevbe Sûresi, 9/25) âyet-i kerimesinden alınması gereken mesajlar nelerdir?”
İşte o mesaj yerini buluyor herhalde ki ileri gidişler, geri çekilişler birbirini izliyor. Dediği gibi Hoca Efendi’nin, bu kadar kibirli olmak iyi değil, dünya dar geliverir insana.
***
Ama yine de ısrarlıyım ben; bu kavgadan demokrasi çıkmaz. Çünkü kavganın taraflarının derdi demokrasi falan değildir. Demokrasi, işlerine geldiği zaman kullandıkları bir söylem, bir başka zamanda ise tam tersini de aynı kesinlik ve kararlılıkla savunabilecekleri bir “zaruret”tir onlar için. Örnek mi istiyorsunuz?
Sevgili kardeşim Doğan Akın’ın arşivlerden bulup çıkardığı ve pek güzel bir gazetecilik işi olarak bize sunduğu, Hoca Efendi’nin 2000 yılındaki DGM savunmasını alın okuyun. Sonra o savunmayı şimdi ÖYM’lerde ter döken avukatlara verin, savunma yazmak için kendilerini yormasınlar. Hoca Efendi’nin DGM savunmasını sunsunlar ÖYM’ye.
Ama siz siz olun bu kavgadan demokrasi, davadan beraat beklemeyin.
Demokrasi çünkü, siz varsanız, seyirci değilseniz, uğraşıyor, çabalıyor, mücadele ediyor, ötesini hayal edebiliyorsanız olabilecek bir şey, varılabilecek bir hedeftir.
Bu heyecanlı filmi seyredin seyretmesine de, size iş çıkmaz bu kavgadan.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget